New York Times muhabiri Susan Sachs, PKK’nın son dönemde artırdığı eylemlerinin yansımalarını Diyarbakır mahreçli bir haberle mercek altına alıyor. Sachs, yazısında, Kürtlerin ekonomik durumlarında ve kültürel hakların alınmasında bir iyileşme yaşandığı dönemde PKK’nın yeniden silaha başvurmasının bölge halkında rahatsızlık yarattığını belirtiyor. Haberde, Türk yetkililerin de Kuzey Irak’taki özerk Kürt yapılanmasından şikayetçi olduğu da ifade ediliyor:
'Burada, PKK’ya bağlılık ve Ankara’daki hükümet ile generallere duyulan güvensizlik oldukça yoğun. Anca, Kürt toplumu, artık, her düzeyde gerillaların taktiklerini, zamanlamasını ve hedeflerini sorguluyor, bu eylemlerin Kürtlerin siyasi alanda elde ettikleri kazanımları ortadan kaldıracağından kaygı duyuyor. Şiddet olaylarının artmasının siyasi yansımaları da var. Mevcut hükümetin Kürtlere yönelik kısıtlamaları azaltmasına karşı çıkan milliyetçilere, özellikle de ordu içindekilere malzeme sağlıyor.'
Amerikan gazetelerinin manşetleri ise Başkan Bush ile Demokrat rakibi John Kerry arasındaki ilk televizyon tartışmasına ayrılmış. Yapılan yorumlarda genellikle Kerry’nin daha başarılı olduğu kaydediliyor. Chicago Tribune gazetesi muhabirlerinden Michael Tackett köşesinde şöyle yazıyor:
'Bush kesin ve katı bir portre çizerken Kerry akıcı, esnek ve işbirliğine inanan bir tavır sergiledi. Adaylardan biri, Amerika’nın, gerektiğinde tek başına bile olsa dünyaya jandarmalık yapmak için daima alarmda olması gerektiğini, diğeri ise kalıcı bir barış için ittifakların gerekli olduğunu savundu. Kerry kendini bir daha kanıtladı ama ipi göğüslemek için daha yapacağı çok şey var.'
Christian Science Monitor ise Amerikan askerlerinin görev süresinin uzatılmasının sonuçlarını değerlendiriyor. Irak’taki direniş nedeniyle yedi ay olan görev süresinin bir yıla uzatıldığını hatırlatan gazete, bunun hem askerlerin morali üzerinde olumsuz bir etki yaptığını hem de ordunun yeni asker bulmasını zorlaştırdığını belirtiyor:
'Ordunun asker sayısını artırması gerektiği konusunda hiçbir şüpheye yer verilmemeli. Savunma bakanı Donald Rumsfeld orduya 30 bin asker alınmasında ancak bunun geçici olmasında ısrar ediyor. Savunma bakanlığı tarafından hazırlanan rapora göre Amerikan ordusunun önündeki seçenekler şunlar: asker sayısını ciddi ölçüde artırmak; görev alanını küçültmek veya başka ülkelere güvenmek. Rumsfeld, geçici bir düzenlemeye giderken son iki seçeneğe güveniyor olabilir.'
Washington Post ise, Batının Rusya’ya karşı yeni bir politika belirlemesi gerektiğini savunan ve 115 Avrupalı ve Amerikalı liderin imzaladığı mektubu değerlendiriyor. Gazete, aralarında eski devlet başkanları ve başbakanların da bulunduğu liderlerin Rusya’daki gelişmeleri bir tehdit olarak değerlendirdiğini yazıyor:
'Batılı ülkeler, Putin yönetimindeki Rusya’yla ne ölçüde ve nasıl bir işbirliği yapacaklarını yeniden değerlendirmeli ve net bir şekilde demokrasi güçlerinden yana tavır almalıdır. Her şeyden önce liderler çifte standarttan vazgeçmeli ve Ortadoğu’da demokrasi isterken Avrasya’daki tersi gelişmeleri görmezlikten gelmemelidir. Mektubu imzalayan liderler “Rusya’da olup bitenler hakkında gerçeği konuşmalıyız” diyor. Onlar bunu yaptı. Eğer Bush yönetimi de aynısını yaparsa, Putin bu sözleri dinleyebilir.'