Ferid Zekeriya’nın zina tartışması ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri konusunda Newsweek dergisinde yayımlanan makalesi bugün Washington Post’ta da yer alıyor. Gazetede dikkat çeken bir başka makale ise, Pakistan’da demokrasiye dönüş tartışmalarıyla ilgili. Devlet Başkanı Pervez Müşerref’in Genelkurmay başkanlığı görevini bu yıl sonunda bırakacağını açıklamasına rağmen şimdi bu sözünden vazgeçmeyi düşündüğünü belirten gazete, asıl şaşırtıcı olanın General Müşerref’in verdiği sözü tutmaması değil, bunun tam da Başkan Bush’la yapacağı görüşme öncesinde ifade edilmesi olduğunu yazıyor:
"Bush, Amerika’nın geçmişte uyguladığı, gerektiğinde otoriter yönetimleri destekleme politikasını reddederek İslam aleminde kendini bir demokrasi şampiyonu olarak gösterdi. Ancak öyle görünüyor ki Müşerref korkacak bir şeyi olmadığına inanıyor. Belki de son dönemde Washington’dan gelen çelişkili açıklamalardan cesaret alıyor. Üst düzey yetkililer Müşerref yönetimini NATO dışı önemli bir müttefik olarak tanımlıyor. Ancak Pakistan’la Amerika arasında uzun vadeli bir ittifak demokrasi ve sivil yönetime dönüş, nükleer silahsızlanma, İslamcı aşırı güçlerin hepsine karşı tavır alma gibi unsurları içermelidir. Bush bu yönde adım atılmasında ısrarcı olmayarak Pakistan’ın geleceği açısından daha fazla sorun oluşmasına katkıda bulunuyor."
Christian Science Monitor ise, bir başka Müslüman ülkenin, Endonezya’nın demokrasi sınavını mercek altına alıyor. Gazete 155 milyon kayıtlı seçmenin bulunduğu ülkede dün yapılan seçimleri Irak açısından da ders çıkartılacak büyük bir başarı olarak tanımlıyor:
"Irak demokrasisi aynı yolu izlemeyebilir ama Endonezya örneği, yoksulluğa, çekişmelere ve İslami aşırılığa rağmen bir ülkede serbest ve adil seçimler yapılabileceğini gösteriyor. Bu ifade, ordunun siyasetteki rolünün azaltılması ve temel hakların tanınması konusunda Endonezya’nın atması gereken adımlar olmadığı anlamına gelmiyor. Ancak bu seçim en azından halkın demokrasiye duyduğu açlığı ortaya çıkardı."
New York Post ise Heritage Vakfı’ndan Peter Brookes’un, Cakarta’dan yazdığı makalesine yer veriyor. Brookes, Müslümanların çoğunlukta olduğu 47 ülkeden sadece 11’inde seçimlere dayalı bir demokrasi olduğunu, 16 Arap ülkesinin hiçbirinde ise özgür seçim düzenlenmediğini ifade ediyor. Makalede, Endonezya seçimlerinin Müslümanların çoğulcu bir siyasi yapı içinde yaşayabileceğini göstermesi açısından büyük önem taşıdığı vurgulanıyor:
"Bir Müslüman ülke olarak Endonezya, İslamiyet’in laik, hoşgörülü ve demokratik olabileceğini kanıtlıyor. Endonezyalı İslam savunucuları, İslam öğretisi içinde demokratik değerleri aradı ve buldu. Bu sayede gerçekleşen Endonezya seçimi, demokratik devriminin başarısı ve İslamiyet ile demokrasinin birlikte yaşayamayacağı yönündeki düşünceyi de ortadan kaldırıyor. Endonezya, İslam aleminde diğerlerinin fark etmediği bir şeyi fark etti: Radikalizm ile terörizmin en iyi panzehiri özgürlük, demokrasi ve serbest pazardır."
Amerikan başkanlık seçiminde ise bütün dikkatler Başkan Bush ile Demokrat rakibi John Kerry arasında yapılacak televizyon tartışmalarına çevrilmiş durumda. USA Today gazetesi televizyon tartışmalarının Amerikan seçimlerinde sonucu değiştirebilecek kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Gazete, kamuoyu yoklamalarına göre bu yıl da televizyon tartışmalarının seçmenlerin üçte birinin sandık başında vereceği kararı etkileyeceğini aktarıyor:
"Bush’un Irak’ta Ocak ayında yapılması planlanan seçimleri engellemeyi amaçlayan kararlı ve kanlı ayaklanmayı nasıl bastıracağını açıklaması gerekecek. Ekonominin düzeldiği ve işsizliğin artmasının geçmişte kaldığı yönündeki görüşünü inandırıcı bir biçimde anlatması gerekecek. Kerry’nin ise kararsız seçmenleri 11 Eylül sonrası ortamda Beyaz Saray’da oturmak için gerekli liderlik yeteneklerine sahip olduğu konusunda ikna etmesi gerekecek. Televizyon tartışmaları “ülkedeki en yüksek makama getirmek için kime güvenmek gerekiyor” sorusuna verilecek hayati önemdeki cevabın verilmesinde hala en iyi ve son şans."