Erişilebilirlik

17 Eylül 2004 - 2004-09-17


Türk ceza kanununda zinanın suç sayılmasıyla ilgili tartışmalar, New York Times’ın sayfalarına da Susan Harsh imzasını taşıyan bir haberle yansımış. Ceza kanunundaki değişikliklerin Meclis’ten geçme noktasına geldiği bir sırada muhafazakar milletvekillerinin zina konusunda yeni bir girişim başlattıklarını belirten Harsh, AKP’li kaynaklara dayanarak Başbakan Erdoğan’ın da bu girişimi desteklediğini aktarıyor:

'Adlarının açıklanmasını istemeyen AKP üyeleri, yeni girişimin Türkiye’nin gelecek yıl Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerine başlama umuduna zarar vereceğinin bilinmesine rağmen Erdoğan’ın aşırı dincilerin taleplerini destekleyen bir hava içinde olduğunu söyledi. Erdoğan, şimdiye kadar, bir çoğu AKP’nin Türkiye’nin laik demokrasisine bağlılığından şüphe ettiğini açıklayan Avrupalı liderlerin üyelik müzakerelerinin başlaması için belirlediği koşulları yerine getirmek için ne gerekiyorsa yaptı. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin 1998’de iptal ettiği zinayı suç sayan yasanın yeniden onaylanması konusunda parti içindeki dindar muhafazakarların sabrı taşmış görünüyor.'

New York Post ise, Amerikan Dışişleri Bakanlığının din özgürlüğü raporunda Suudi Arabistan’ın resmen din özgürlüğü bulunmayan bir ülke olarak tanımlandığını hatırlatıyor ancak bunun pratikte Amerika-Suudi Arabistan ilişkilerinde önemli bir değişiklik yaratmayacağı yorumunda bulunuyor. Washington yönetiminin aynı kategoride yer alan ülkelerin hiç birine şimdiye kadar yaptırım uygulamadığını belirten gazete, Suudi yönetimine karşı daha sert bir tavır takınılması gerektiğini savunuyor:

'Şimdi bu duruma sadece ciddi kaygı duymanın ötesinde teröre karşı küresel savaş açısından bakmak gerekiyor. Washington şimdiye kadar Suudiler söz konusu olunca, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden birinin ayağına fazla basmamak kaygısıyla hep havuç ve sopa politikası izledi. Havuç politikası bazı sonuçlar alınmasını sağladı ama bu, durumu fazla değiştirmedi. Belki de artık sopa politikasını düşünmek gerekiyor.'

Christian Science Monitor ise, İsrail başbakanı Ariel Şaron’un izlediği politikayla, Yol Haritası adıyla bilinen uluslararası barış planını hiçe saydığını yazılor. Şaron’un bu tavrı nedeniyle artık Filistinlilerle görüşmeler yoluyla bir uzlaşma ihtimali kalmadığını belirten gazete, İsrail başbakanının Amerika’nın aracı olarak süreci yönlendirmesine de kapıları kapattığını ve kendi planını uygulamaya sokmaya kararlı olduğunu ifade ediyor:

'Amerika, Şaron’un Filistin sorununu arka plana itmesine izin vererek inandırıcılığına bir darbe daha yedi. Ortadoğu’daki reformcular Washington’un Filistinlileri yüz üstü bırakmış göründüğü bir dönemde Amerika destekli demokrasiyi kendi kamuoylarına nasıl anlatabilirler? Bush yönetimi Şaron’a boyun eğerek kendini maalesef barış sürecinin dışında buldu.'

Washington Post gazetesi ise, Bush’un, Rusya’da demokrasiyi geriye götürecek adımları nedeniyle Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’i açıkça eleştirmesini olumlu bir adım olarak niteliyor. Gazete, Bush yönetiminin Moskova’yla temaslarında Beyaz Rusya ve Ukrayna’yı da gündeme getirmesi gerektiğini savunuyor. Rusya ile NATO ve Avrupa Birliği sınırları arasında kalan bu iki ülkenin Batının demokrasi ve serbest Pazar anlayışıyla, Rusya’nın denetimi altına girme seçenekleriyle karşı karşıya olduğunu belirten gazete, Bush yönetiminin bu konuda ağırlığını koyması gerektiği görüşüne yer veriyor:

'Bush yönetimi demokrasiyi desteklemek amacıyla İsveç, Slovakya ve Polonya gibi komşu ülkelerden bir temas grubu oluşturulmasını destekleyebilir. İki ülkeye seçimler sırasında uluslararası gözlemciler gönderilmesi için Avrupa Birliği ile işbirliği yapabilir. Seçimlere hile karıştırılması durumunda ortak ve sert bir tepki gösterileceğini de ifade edebilir. Son olarak, Bush doğrudan Ukraynalılara ve Belaruslara ülkelerinde gerçek bir demokrasi kurulmasını desteklediğini ve bu konuda Putin’den farklı düşündüğünü söyleyebilir.'

XS
SM
MD
LG