Erişilebilirlik

14 Eylül 2004 - 2004-09-14


Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yetkilerini artırma girişimleri bir çok Amerikan gazetesinde birinci sayfadan duyuruluyor. New York Times, konuyla ilgili yorumunda, Putin’in, Beslan kentindeki okul baskını trajedisini Yeltsin döneminden kalma son demokrasi kırıntılarını da ortadan kaldırmak için kullanmakla suçluyor. Gazete, Putin’in yerel ve bölgesel yöneticilerin seçimle değil atamayla belirlenmesi önerisinin terörle mücadeleyle bir bağlantısı olmadığını vurguluyor:

"Rusya’nın Çeçen ayrılıkçılığının siyasi boyutuyla uğraşmayı ısrarla reddederek sanki bir çözümmüş gibi askeri saldırıları, kukla hükümetleri ve sahte seçimleri öne çıkarmasının sorumluluğu Putin’e aittir. Doğal olarak sorun bu yöntemlerle çözülemedi ve daha da büyüdü. Bugün de Rus demokrasisinin daraltılmasının Rusya’nın gerçek sorunlarını çözmeyeceğini görmek çok kolay. Ancak köşeye sıkışmış bütün despotlar gibi Putin için de, gerçek bir değişime gitmek yerine bir günah keçisi yaratmak daha kolay bir yöntem."

Christian Science Monitor ise baş makalesinde Rusya ve Çin’in demokrasi sorununu değil, nükleer silahsızlanmadaki rolünü mercek altına alıyor. İran ve kuzey Kore gibi ülkeler ile terör örgütlerinin kitle imha silahlarına sahip olmasının önlenmesinde bu iki ülkenin çok önemli olduğunu belirten gazete, Amerika’nın bu konuda daha fazla çaba harcaması çağrısında bulunuyor:

"Washington, Rusya’nın İran’a baskı yaptığını ileri sürüyor ancak hala bir sonuç alınmış değil. Çin de Kuzey Kore’nin nükleer silah programını sona erdirmesi görüşmelerinde bu ülke üzerindeki nüfuzunu kullanmaya istekli görünmüyor. Başkanlık seçimi kampanyası Irak’ta olduğu gibi terörle mücadelenin askeri boyutuna odaklanmış durumda ancak, Amerika’nın güvenliğini artırmak için dost ülkelerle yürütülecek diplomatik temaslar da en az askeri mücadele kadar önem taşıyor. İran ve Kuzey Kore’yi durdurmanın gerekliliği ise hala önemini koruyor ve Bush’un Rusya ile Çin’i bu amaca yönlendirme şansı hala var."

Boston Globe ise, Kuzey Kore’nin nükleer programıyla ilgili olarak Bush yönetimini suçluyor ve Demokrat başkan adayı John Kerry’nin bu konuda Bush’a yönelttiği eleştirilere destek veriyor. Gazete, Bush yönetimi içindeki sertlik yanlılarının pratik yaklaşımları ve bir uzlaşmaya varılmasını engellediği görüşüne yer veriyor:

"Bazı ideologlar, Bush’un, nükleer tehdidin sona ermesi için bir pazarlığa girmesini engellediği için, Dünya şimdi, Kuzey Kore hükümetinin nükleer silah üretmesi ve bunların bir ya da bir kaçını teröristlere satması tehdidiyle karşı kaşıya. Bu tehlikenin sorumlusu Bush’tur. Kasım ayındaki seçimi kim kazanırsa kazansın, Kuzey Korelilerle görüşmelere başlamalı ve plütonyumlarını koruma ve denetim altına almaları karşılığında onların ihtiyaç duyduğu enerji yardımı ile ilişkilerin normalleştirilmesini önermelidir."

Washington Post’ta yayınlanan Ferit Zekeriya imzalı makalede ise Amerika’nın Irak’taki Şiilere karşı izlediği strateji sorgulanıyor. Şii lider Mukteda El Sadr yönetimindeki Mehdi ordusuyla bir uzlaşma sağlandığını ve şu anda isyancıların esas olarak Sünnilerden oluştuğunu hatırlatan Zekeriya, koalisyon güçleri ile geçici hükümetin Şiilerle Kürtlere yakınlaşarak Şiileri yalnızlaştırma politikası izlemesini öneriyor:

"Bir Şii stratejisi anlaşılır bir şeydir ancak bazı riskleri de içeriyor. Eğer Sünnilerin bir temsilcisi olmazsa, yeni kurulacak düzeni de desteklemeye daha az eğilimli olacaklardır. Irak’taki en sevindirici sürpriz şimdiye kadar etnik ve dini bir çatışma yaşanmaması oldu. Direniş, milliyetçilik, Amerikan karşıtlığı gibi başka sorunlar yaşandı. Ancak bu hassas bir denge, eğer Amerika ve Irak yönetimi mezhepçi bir strateji geliştirirse, dengeler değişebilir. İngiltere, eskiden kolonilerinde istikrar sağlamak için belirli bir grubu desteklerdi. Ama bu politika neredeyse her seferinde iç savaş ve kan gölü yarattı. Allavi ve Amerika da aynı hatayı yaparsa, 140,000 Amerikan askeri bunun ortasında kalacak."

XS
SM
MD
LG