Erişilebilirlik

Bush ile Kerry'nin AB ile İlişkilere Bakışı - 2004-09-02


Avrupa ile ilişkiler yaklaşık 60 yıldır Amerikan dış politikasının en önemli unsurlarından birini oluşturuyor. Bugünlerde Başkan George W. Bush, Irak savaşı nedeniyle Avrupalı müttefiklerle ilişkide yaşanan sorunları çözdüğünü savunurken, Demokrat Partili rakibi John Kerry başkan seçilmesi durumunda yeni bir ittifaklar dönemi başlatacağını söylüyor.

Amerika’nın Sesi yazarlarından Brent Hurd, Bush ve Kerry’nin Avrupa ile Amerika arasındaki ilişkilere bakışını araştırdı:

Bu yıl Haziran ayında, Atlas Okyanunsunun iki tarafından temsilcilerin biraraya geldiği çeşitli toplantılar düzenlendi. Bunların başında İstanbul’da düzenlenen ve Başkan Bush’un da katıldığı NATO zirvesi geliyordu. Aslında bu zirve aynı ay içinde Avrupalı müttefiklerle Amerika arasında yapılan dördüncü büyük toplantıydı.

Bush İstanbul’da yaptığı konuşmada şöyle dedi:

"NATO’nun 21. yüzyılın tehditlerine askeri açıdan uygun bir yapılanmaya gitmesini sağlamak için birlikte çalışacağız”.

Bir çok uzmana göre, Bush’un NATO zirvesindeki bu mesajı, bazıları tarafından “yakın geçmişte Kuzey Atlantik ittifakı içinde yaşanan en ciddi bölünme” olarak görülen anlaşmazlığı aşma çabasını yansıtıyordu.

Başkan Bush, Haziran başında da Normandiya çıkarmasının yıl dönümüne katılmak için Fransa’ya gitmiş ve sanayileşmiş ülkelerin yer aldığı G-8 grubu zirvesinde bir çok Avrupalı müttefiki ağırlamıştı. Ardından İrlanda’da Avrupa Birliği yetkilileri ile bir araya gelmişti.

George Washington Üniversitesinde siyaset bilimi profesörü olan James Goldgeier, Başkan Bush’un Avrupalı müttefiklerle arayı düzeltme çabasının, köklü bir değişim olmadığı sürece boşa harcanmış bir çaba olacağı düşüncesinde:

"Asıl sorun şu, müttefikleri karar alma mekanizmasına dahil etmediğiniz sürece işin içine çekemezsiniz. Oysa Amerika, şimdiki yönetim altında aslında, karar mekanizmasına müttefiklerin çok da dahil olmasını istemeyen bir görüntü çiziyor.”

Profesör Goldgeier Başkan Bush’un izlediği tek yanlı politikalar nedeniyle birçok müttefik ülkenin, kendini dışlanmış hissettiğini belirtiyor. Goldgeier, yönetimin küresel ısınma ile ilgili Kyoto protokolünü reddetmesini buna örnek gösteriyor:

"Aslında Clinton yönetimi de Avrupalıların büyük önem verdiği Kyoto protokolüne Bush yönetiminden daha istekli yaklaşmıyordu. Ancak izlenen yöntem farklıydı. Bush yönetimi önceden hiçbir görüşme yapmadan, tartışmada bulunmadan ‘bu anlaşmayı imzalamayacağız, size iyi şanslar’ dedi. Avrupalılarla önceden bir araya gelerek ‘bu sözleşmeyi kaldıramayız, kabul edemeyeceğimiz bir çok madde var gelin birlikte başka alternatifler üzerinde çalışalım’ deseydi durum farklı olurdu.”

Demokrat Parti başkan adayı John Kerry ise seçildiği takdirde müttefik ülkelerle ilişkiler konusunda farklı tutum izleyeceğini söylüyor:

"Söz veriyorum, göreve başladıktan sonra birkaç hafta içinde Birleşmiş Milletler’e gideceğim... Yeniden milletler topluluğuna katılacak ve Amerika’nın dünya ile ilişkilerinde yeni, onurlu onurlu sayfa açacağız.”

Kerry’nin başkan seçilmesi durumunda Avrupa’dan beklediği destek çok mu abartılı? Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nin Avrupa programı yöneticisi Simon Serfaty, bu düşüncede:

"Senatör John Kerry’nin ister Avrupa kıtasından ister başka yerden olsun, ek güçleri nereden bulmayı ümit ettiğini anlayamıyorum. Irak’ta mevcut durum göz önüne alındığında birçok ülkenin asker göndereceğine inanmakta zorlanıyorum. Ancak Avrupalıların da, Bush için yapmadıkları bir şeyi Kerry için yapıp yapmama konusunda bir karar vermesi gerekecek.”

Serfaty, seçimi kim kazanırsa kazansın Amerika ile Avrupa arasındaki yapısal farklılıkların süreceği uyarısında bulunuyor. Gerek Bush’un ikinci kez kazanması durumunda, gerekse iktidara Kerry’nin gelmesi halinde ezici Amerikan askeri gücünü kullanma ve teröre karşı mücadele ihtiyacı devam edecek.

Ancak Serfaty Avrupa-Amerika ilişkilerinin her iki taraf açısından da göz ardı edilemeyecek kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor:

"Biz Amerikalılar ve Avrupalılar birbiriyle uyumlu değerler, ortak çıkarlar ve ortak hedefleri paylaşan bir topluluk oluşturuyoruz. Yaklaşık 50 yıldır evli olan bir çiftin yakınlığına sahibiz. Bu kadar zamandan sonra aşk bitebilir ama her iki taraf da artık birbirine o kadar benzer hale gelmiştir ve mal varlığı o kadar iç içe geçmiştir ki, boşanmak imkansız hale gelir. Amerika ve Avrupa’nın birlikte yapabileceği şeylerin hiç birini tek başına daha iyi ve daha etkin yapması mümkün değil."

Simon Serfaty, Avrupa ile ortaklık konusunda yeni bir yaklaşım tarzı geliştirmenin, hem başkan Bush hem de başkanlığa seçilmesi halinde Kerry açısından olumlu bir adım olacağını düşünüyor.

Seçimi kazanması durumunda John Kerry’nin hemen Avrupalılarla yakınlaşmaya başlaması gerektiğini kaydeden Serfaty, Bush’un yeniden seçilmesi halinde ise, ilişkileri yeniden canlandırma yolunda ilk adımı Avrupalıların atması tavsiyesinde bulunuyor.

XS
SM
MD
LG