Erişilebilirlik

24 Haziran 2004 - 2004-06-24


'Diplomasinin etkili olabilmesi için sözcüklerin içinin dolu olması gerekir. Hiçkimse Amerika’nın boş konuştuğu yanılgısına kapılmasın!...' George W. Bush’un Ocak ayındaki Ulusa Sesleniş konuşmasından bu cümleyi aktaran Washington Post, Irak’taki rejim değişikliğinin ulusların psikolojisini de değiştireceğini uman Bush’un yanıldığını ve bu durumun Kasım seçimlerinde sandığa yansıyacağını vurguluyor:

'Oysa 1999’da İngiltere Başbakanı Tony Blair’in Kosova’dan bahsederken değindiği “yeni enternasyonalizm” fikri, büyük heyecan yaratmış ve hatta Irak’taki rejim değişikliğine önemli ideolojik katkı yapmıştı. Fakat bugün Amerika binlerce Şiinin gömüldüğü toplu mezarları, Kürtleri hedef alan soykırımı ve bir yıl önce devrilen Baas rejiminin işlediği savaş suçlarını unutmuş görünüyor. Ortadoğu’daki terör şebekelerine karşı mücadele ederek Arap rejimlerini kökten dincilikle mücadeleye zorlama ihtimali, Ebu Gureyb’da ve Felluce’de yaşanan sorunların gölgesinde kaldı. Bunun yerine seçime kilitlenen Bush yönetimi, bütün enerjisini seçim kampanyasına harcıyor.

New York Post ise 33 yaşındaki Güney Koreli Kim Sun-il’in Irak’ta öldürülmesini yorumluyor ve bu kanlı tablonun aslında bir tükeniş ifadesi olduğunu savunuyor:

'Teröristler Kim Sun-il’i bırakmak için Güney Kore’den Irak’taki askerlerini geri çekmesini istediler. İstedikleri oldu mu? Hayır! Geçen Cuma aynı şekilde öldürdükleri Paul Johnson’ın hayatına karşılık El-Kaide militanlarının serbest bırakılmasını istediler. Bu talep yerine getirildi mi? Yine hayır! Zarkavi’nin de adamlarının da günleri sayılı, savaşı kaybediyorlar, bunun farkındalar ve bu yüzden insanları boğazlıyorlar. Fırsat bulurlarsa yine yapacaklar. Ama şunu bilmeliler: kaybetmeye gittikçe daha fazla yaklaşıyorlar ve Başkan Bush’un dediği gibi, 'onlar kaybettiklerinde Irak barış dolu bir ülke olacak'.'

Kökten dinci militanların rehineleri kafalarını keserek öldürmesini irdeleyen Washington Times ise, bu tür infazların Kuran’da yeri olup olmadığını tartışıyor. Washington Times yazarının görüşlerini aktardığı uzmanlardan kimileri, bazı ayetlerin ve surelerin bu tür infazları meşru kıldığını savunurken, kimileri de Kur’an’ın dördüncü ayetinin kırkyedinci suresinde sözü edilen ve “boğazına çökmek” şeklinde tefsir edilebilecek cümlenin, illa öldürmek anlamında kullanılmadığı görüşünde:

'Laik Hıristiyan ülkelerin geçmişlerinde de kafa keserek adam öldürmek var. Ancak Hıristiyan ve Yahudi dinlerinde böyle bir infaz yönteminden söz edilmiyor. Irak’taki infazları gerçekleştirenler, bunun kutsal bir eylem olduğuna inanıyor. Ama terörü tetikleyen asıl güdü aşağılanmışlık. Terör ve kafa kesme ise bir tür güç kazanma ve intikam eylemi.'

Los Angeles Times ise, yetki devrinin gerçekleşeceği 30 Haziran tarihi yaklaşırken, Irak’ın ne kadar bağımsız olacağını sorguluyor. 30 Haziran’dan sonra Saddam Hüseyin’in serbest bırakılmasının söz konusu olmayacağını, Amerikan ordusunun muhtemel bir iç savaşı önlemek için Irak’ta çok miktarda asker bırakacağını, Irak bakanlıklarını ve bütçesini, tayin edeceği danışmanlarla kontrol etmeyi sürdüreceğini belirten gazete, Amerika’nın bu gerçekleri çekinmeden açıkça ortaya koyması gerektiğini vurguluyor:

'Başkan Bush’un iktidarın aslında Iraklılar’a bırakılmayacağını itiraf etmesi yeniden seçilme şansını etkiler mi bilinmez, ama bu Amerikan dış politikasının nüfuz ve itibarını artırır. Tabii bunu yaparken, Birleşmiş Milletler’le sinir savaşını bir yana bırakmalı, Örgüt’ün Irak’ta bir nebze söz sahibi olmasını sağlamalıyız.'

XS
SM
MD
LG