Erişilebilirlik

15 Haziran 2004 - 2004-06-15


Christian Science Monitor yazarlarından Peter Ford, Avrupalı seçmenin önemli bir kısmının sandık başına gitmediğini, gidenlerin ise kendi ulusal hükümetlerinden duydukları hoşnutsuzluğu sandığa yansıttığını belirtiyor. Seçime katılım oranının özellikle Birliğe yeni üye olan ülkelerde daha düşük olduğuna dikkat çeken yazar, seçmenlerin bu kayıtsızlığının Avrupa’nın entegrasyonu açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu vurguluyor:

'İspanya’daki Sosyalistler ve Yunanistan’daki Muhafazakarlar dışında, Avrupa’da iktidardaki her parti, seçimden kan kaybederek çıktı. İktidardaki Sosyalist Parti’nin beşinci olduğu Polonya’daki sonuçlar, seçmenlerin kendi hükümetlerini protesto amacıyla oy kullandığını kanıtlayan en önemli örnek. Batı Avrupa’da ise en ağır darbeyi Almanya başbakanı Gerhard Schroeder yedi. İngiltere, Danimarka, Hollanda ve bir ölçüde İtalya hükümetleri, Amerika’nın Irak politikasına verdikleri desteğe kızan seçmenlerin hışmına uğradı.

Washington Times da, Doğu Avrupa’da eski Komünist düşüncenin yeni bir biçim altında etkinliğini sürdürdüğünü savunuyor. Jeffry Kuhner imzalı makalede, Avrupa’yı bölen yeni bir fay hattı oluştuğu düşüncesine yer veriliyor ve Amerikalı muhafazakarların bu gelişmeye daha fazla ilgi göstermesi çağrısı yapılıyor:

'Doğu Avrupa’da, Doğulu Slav uygarlığı ile çoğunluğu Katolik olan Orta Avrupa arasında yeni bir fay hattı oluşuyor. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Çarlık Rusya’sı arasında yüzyıllar süren çekişme yavaş yavaş yeniden su üstüne çıkıyor. Batılılar, Amerika ve reform yanlısı bir eğilim taşıyor, Avrupa Birliği ve NATO gibi kuruluşlara üyeliği savunuyor. Slav düşünceliler ise, Amerika ve Batı karşıtı bir dış politika izliyor ve komünizme dönüşü savunuyor. Ancak Kıta Avrupa’sındaki bu bölünme geri dönülmez bir noktaya ulaşmış değil. Bush yönetimi, Balkanlar ve Ukrayna’daki reformcularla ilişkilerini geliştirmeli, onlara yardımcı olmalıdır.'

New York Post gazetesi yazarlarından Dick Morris de, İngiltere’deki Avrupa Parlamentosu seçimlerini mercek altına alıyor. Yazar, Brüksel merkezli düzenlemelerin İngiltere’nin bağımsızlığına gölge düşürdüğü görüşünü savunuyor ve Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin oyların yaklaşık yüzde 20’sini almasını, İngiliz halkının Avrupa Birliği bürokratlarına gösterdiği tepkiye bağlıyor:

İngiltere, yıllarca Brüksel’in ekonomik baskısıyla yaşamak zorunda kaldı. Ama Birliğin, yeni anayasa ile Avrupa için ortak bir dış politika ve savunma politikası oluşturmaya kalkması bardağı taşıran son damla oldu ve İngilizler buna tepki gösterdi.'

New York Times ise, California eyalet hükümetinin küresel ısınmaya karşı gündeme getirdiği yeni önlemlere ve bu önlemlerin yol açtığı tartışmalara değiniyor. Yeni önlemler çerçevesinde otomobil üreticilerinin gelecek on yıl içinde karbondioksit emisyonunu yüzde 30 oranında azaltması gerekeceğini hatırlatan gazete, tartışmanın sadece California eyaleti ile sınırlı kalmayacağına dikkat çekiyor:

'İklim değişikliği sorunu yerel önlemlerle çözülemeyecek kadar büyük bir sorun ve küresel bir politika gerektiriyor. Ve bu mücadelenin, Amerika katılmadığı sürece kazanılması mümkün değil. Eyalet düzeyinde atılan adımlar, küçük de olsa zamanla federal hükümeti harekete geçmeye zorlayabilir.'

XS
SM
MD
LG