Erişilebilirlik

11 Haziran 2004 - 2004-06-11


Christian Science Monitor, Irak’ın yeni başbakanı İyad Allavi’nin daha yönetimi devir almadan ülke gündemindeki iki önemli sorunu çözmeyi başardığını yazıyor. Gazete, Allavi’nin attığı doğru adımlar sayesinde, Irak’taki koalisyon askerlerinin statüsü ve Kürtlerin hakları konularında doğabilecek çatışmaların önlendiğini vurguluyor.

"Allavi, Irak’taki yabancı askerler konusunda, Birleşmiş milletler Güvenlik Konseyi’ne gönderdiği mektupla Irak ve Amerika’nın askeri koordinasyonu nasıl sağlayacağına ilişkin Fransa’nın yaşadığı kaygıları gidermeyi başardı. Allavi’nin bu adımı, Irak’ın egemenliğiyle ilgili kararın oybirliğiyle alınmasına yardımcı oldu. Ardından geçici anayasada yer alan maddelere kendi hükümetinin de saygı göstereceği teminatı vererek Kürtlerin kaygılarını gidermeyi başardı. Allavi, geçici anayasaya desteğini açıklarken, akıllıca davranarak Şii liderlerin de görüşünü aldı. Potansiyel bir bölünme veya iç savaş, Irak’ın geleceği için en büyük tehdidi oluşturuyor. Allavi, geçici anayasaya destek vererek bu tehlikeyi şimdilik savuşturmayı başardı."

Washington Post ise, nükleer silahlanmaya karşı Bush yönetiminin izlediği politikaları mercek altına alıyor. Konunun G-8 zirvesinde de gündeme geldiğini hatırlatan gazete, burada kararlaştırılan önlemlerin yetersiz olduğunu vurguluyor. Washington Post, nükleer malzemelerin dünya çapında denetim altına alınması çabalarının çok yavaş ilerlediğine de dikkat çekiyor:

"Zenginleştirilmiş uranyum veya plütonyum dışında, bir nükleer silah üretmek için gerekli bütün malzeme, dünya pazarından rahatlıkla sağlanabilir. Eski Sovyetler Birliği’nde ve diğer ülkelerde bu tür yüzlerce ton malzeme, güvenli olmayan koşullarda saklanıyor. Amerika’nın on yıldır sürdürdüğü programla Rusya’da bu malzemelerin sadece %20’sinin güvenliği sağlandı. Diğer ülkelerde bu oran daha da düşük."

Amerika’da gündemin ilk sırasında ise eski başkan Ronald Reagan’ın cenaze töreni var. Önceki günlerde olduğu gibi bugünde gazeteler Reagan hakkındaki yorum ve haberlerle dolu. Reagan’ın morali bozuk ve Sovyetler karşısında gerileyen bir Amerika devraldığını hatırlatan Washington Times da, kırkıncı başkanın soğuk savaşı kazanmasıyla tarihe geçtiğini yazıyor:

"Reagan, sekiz yıllık başkanlık görevinin ardından Beyaz Saray’dan ayrılırken, güç dengesi büyük ölçüde değişmiş ve Batı’nın lehine dönmüştü. Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’daki komünist diktatörlükler, çökmek üzereydi."

Boston Globe ise, Amerikan basınındaki genel havanın aksine, Reagan’ı eleştiriyor. Gazetenin yazarlarından H.D.S. Greenway, Bush’un da kendine Reagan’ı örnek seçtiğini belirtiyor ancak iki başkan arasında benzerlikten çok farklılık bulunduğunu savunuyor. Reagan döneminde de başarısızlıklar ve fiyaskolar yaşandığını kaydeden yazar, bunlardan hiç birinin Irak’taki başarısızlık kadar büyük olmadığı görüşüne yer veriyor:

"Reagan’ın güçlü idealleri ve hedefler vardı ancak Bush’la kıyaslandığında, pratiğin gerekleriyle ideoloji arasındaki dengeyi tutturmayı çok daha iyi başardı. Bush hakkındaki üzücü gerçek, ideologların ülkeyi uçuruma götürmesine izin vermesidir. Kırkıncı ve kırk üçüncü başkanlar arasındaki belki de en büyük fark, Reagan’ın insanları birleştirmeyi bilmesiydi."

XS
SM
MD
LG