Dünya çapında gerçekleştirilen bir sağlık araştırmasına göre, kalp hastalıkları kalkınmakta olan ülkelerde salgın düzeyine ulaşmış durumda. Düşük ve orta gelirli ülkelerde ölümlerin büyük bir kısmı, kalp krizi de dahil olmak üzere, kalp hastalıklarından kaynaklanıyor.
Kalp hastalığı, bir zamanlar yağlı yiyeceklerin, hareketsizliğin ve sigara alışkanlığının yaygın olduğu zengin sanayileşmiş ülkeler özgü bir sorun olarak bilinirdi. Ancak New York’ta Columbia Üniversitesi’ne bağlı Dünya Enstitüsü’nün bir raporuna göre, kalp hastalıkları, dünyanın diğer bölgelerinde de benzer nedenlerden dolayı aynı ölçüde yaygın.
Raporda, dünyada her yıl kalp hastalığı ve kalp krizinden kaynaklanan yaklaşık 17 milyon ölümün yüzde 80’inin gelişmekte olan ülkelerde meydana geldiği belirtiliyor. Bu rakam, bir yıl içinde AIDS’in neden olduğu ölümlerin yaklaşık altı katı büyüklüğünde.
Araştırma sonuçları kaleme alan ve New York’taki Columbia Üniversitesi’nde geçici görevle çalışan Sydney Üniversitesi halk sağlığı uzmanı Stephen Leeder, kalp hastalıklarındaki artışın dünya çapında kentleşme ve refahın artışıyla bağlantılı olduğunu belirtiyor.
"Büyük şehirler, ekonomik olarak daha verimli, ama insanların belki de ihtiyaç duyduklarından daha fazla yemelerine yol açan, ucuz yiyeceklerin bulunduğu, sigara alışkanlığının daha yaygın olduğu bir ortam. Ve her şey birbirine yakın olduğu için, insanlar o kadar da çok hareket etmiyor, yürümek veya bisiklete binmek yerine araba kullanıyor.”
Leeder’in başkanlığındaki ekip yaygın kalp hastalıklarıyla ilgili bulgularını Brezilya, Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Rusya özerk Tataristan Cumhuriyeti’ndeki ayrıntılı araştırmalarına dayandırıyor.
Buna göre, örneğin Güney Afrika’da, kalp hastalıklarından ölen 34 ila 65 yaş arası erkeklerin oranı, Amerika’dakinden yüzde 75 daha fazla. Aynı oran Hindistan’da yüzde 44, Brezilya’da yüzde 27, Rusya’da ise yüzde 460 oranında daha fazla. Sadece, Çin’deki kalp hastalıkları oranı Amerika’dakinden daha düşük.
Kalkınmakta olan ülkelerdeki kurbanların çalışma çağında olduklarına dikkat çeken Leeder, bunun da verimliliği olumsuz etkilediğini vurguluyor. Buna karşılık, zengin sanayileşmiş ülkelerde, önleyici tedbirler ve tedavi sayesinde, kalp hastalıklarına genellikle yaşlı insanlarda rastlanıyor.
Columbia Üniversitesi’nin raporuna göre, dünya nüfusunun yaşlanması göz önüne alındığında, sorun önümüzdeki yıllarda daha da büyüyecek.
Raporda, ülkelerin kalp hastalıklarını bir sağlık sorunu olarak görmenin yanı sıra ekonomik bir sorun olarak da algılamaları ve siyasi gündemin üst sıralarına taşımaları öneriliyor.
Rapordaki öneriler arasında, sigara kullanımının denetlenmesi, şehirlerin daha sağlıklı bir yaşam biçimine uygun planlanması ve mahalle kliniklerinde göreceli olarak daha ucuz tıbbi müdahaleler sağlanması da yer alıyor.
Öngörülen ucuz sağlık hizmetleri arasında kalp hastalıklarının en önemli faktörleri arasında yer alan yüksek kolesterol ve yüksek tansiyonu tespit edecek testler ve bu rahatsızlıkların tedavisine yönelik ilaç dağıtımı önerileri dikkat çekiyor.