Erişilebilirlik

15 Nisan 2004 - 2004-04-15


Başkan Bush’un İsrail Başbakanı Ariel Şaron’a verdiği destek bugünkü Amerikan gazetelerinin bir çoğu tarafından manşetten duyuruluyor. New York Post’a göre, Bush’un mevcut gerçekleri göz önüne alan bir barış planına destek vererek, Filistinlilere “kendi geleceğinizi kurmanın yolu İsrail’i yok etme düşüncesinden vazgeçmektir” mesajını vermiş oluyor. Amerikan başkanının İsrail-Filistin anlaşmazlığı konusunda yeterli çabayı göstermemekle suçlandığını hatırlatan gazete, Bush’un, bir barış anlaşmasına varılması ve Filistin devletini kurulması için şimdiye kadar en fazla çaba harcayan lider olduğunu da savunuyor.

"Yıllar boyunca dünya kamuoyunu yönlendiren liderler İsraillilere hangi konularda uzlaşmaları ve fedakarlık yapmaları gerektiğini anlattı. Filistinlilerden ise, İsrail’in varlığını tanıma ve şiddete son verme konusunda muğlak vaatlerde bulunmaları istendi. Ancak yıllardır süren savaştan bitkin düşmüş İsrail gibi bir ülkeden bile, sırf Birleşmiş Milletler ve kendi içindeki bazı solcu entelektüeller istiyor diye intihar etmesini beklemek gerçekçi olmaz."

New York Times ise, “Gazze’den Bağdat’a” başlıklı makalede, Amerika’nın İsrail’in Gazze konusunda geliştirdiği politikalardan çıkarması gereken dersler olduğu görüşüne yer veriyor. İsrail’in Gazze’den çekilmesiyle Filistinli liderlerin Gazze halkının sorunlarını çözme sorumluluğuyla karşı karşıya kalacağını vurgulayan gazete, Irak’ta 30 Haziran’da iktidarın devredilmesiyle birlikte Iraklı liderlerin de benzer bir sorumluluğu taşımak zorunda kalacağını savunuyor.

"Eğitilmiş binlerce Iraklı polisimiz olabilir. Ama kendi hükümetleri işbaşında olmadıkça, Amerika’yı savunuyor olacaklar ve bunu da can-ı gönülden yapmayacaklar. Savunabilecekleri tek şey kendi hükümetleri olacaktır. Ayrıca, şu anda Iraklı liderleri bir çoğu ülkede ters giden her şeyden Amerika’yı sorumlu tutuyor. Bush yönetimi tabii ki eleştirileri hak ediyor, ama bu kadarını değil. Irak’ın yeni liderleri, tıpkı Hamas, Arafat ve Hizbullah örneğinde olduğu gibi, ancak sorumluluğu kendi omuzlarında hissettikleri zaman uyumlu ve sorumlu bir politika izleyeceklerdir."

Benzer bir yaklaşımı savunan Washington Post da, Irak’ın sivil yöneticisi Paul Bremer’ı ve Bush yönetimini Iraklı liderlere isyancılarla mücadele ve ülke yönetimine katılma konusunda yeterince yetki vermemekle suçluyor. İktidarın devredileceği 30 Haziran tarihine sadece on hafta kaldığını hatırlatan gazete, Iraklı Kürtler, Irak Ulusal Kongresi ve diğer yerel oluşumlara daha fazla önem verilmesi gerektiğini savunuyor.

"Geçici işgal yönetiminin Irak’ın siyasi geleceği konusundaki niyetlerini daha iyi anlamadıkları sürece, Iraklıların ve Amerikalıların büyük bir kısmı bu yönetime destek vermeyecektir. Bush ve Bremer’ın 10 hafta sonra Irak’ta kimin iktidar olacağını bilmedikleri yönündeki televizyon açıklaması Amerikalıları bile şaşırtıyor ve morallerini bozuyorsa, bunun bir de Irak’taki yankısını düşünün. Gerçek iktidarı Iraklılara vermeyip Amerikalıların kendi elinde tutması yönündeki gizli bir gündem, ne uzun süre gizli kalabilir ne de sürdürülebilir."

İngiltere başbakanı Tony Blair’in başkan Bush’la yapacağı görüşmeyi değerlendiren Washington Times, Blair’in de Bush gibi, kendine yöneltilen bütün eleştirilere rağmen terörle savaş konusunda kararlı bir tutum izlediğini hatırlatıyor. Gazete, Bush’la Blair arasındaki ittifakın pratik olduğu kadar sembolik bir önem de taşıdığını vurguluyor.

"11 Eylül’den bu yana, özellikle de Irak’ın işgalinden sonra, Batılı ülkeler İslamcı fanatiklere karşı savaşın nasıl sürdürüleceği konusunda bölündüler. Soğuk savaş döneminde, dünya doğu ve batı olarak bölünürken, Amerika ve Batı Avrupa büyük ölçüde komünizme karşı birleşti. Ancak Madrid’teki bombalı saldırıların da gösterdiği gibi, “ya oradasın, ya da buradasın” durumu artık değişti. Biliyoruz ki, Bush-Blair ittifakı sürdükçe, teröre karşı savaşta ileriye umutla bakabiliriz."

XS
SM
MD
LG