Erişilebilirlik

5 Nisan 2004 - 2004-04-05


Irak’ta Muktada Sadr yanlısı Şiilerin de, koalisyon güçleriyle çatışması, Amerikan gazetelerinde yeni ve tehlikeli bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Washington Post, Sadr’ın Amerikan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin en korkulu rüyasını gerçekleştirerek bir Şii ayaklanması başlattığını yazıyor. Gazete, bu gelişmeyi, savaşta yeni bir cephe açılması olarak yorumluyor:

Olaylar, Amerikan askerlerinin iki ayrı cephede silahlı muhalefetle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Bunlardan ilki Felluce gibi Sünni şehirler. İkinci olarak, şimdiye kadar Amerika’nın rolünden rahatsızlık hissetse de, sessiz kalan Şii bölgeleri de Pazar günü itibariyle devreye girdi. Dini tasvirlerden, Irak’ın sömürgeci geçmişinden çıkartılan sembollerden ve Filistin’deki çatışmadan güç alan bir Şii ayaklanması, eğer zorla bastırılmaya çalışılırsa, çok daha farklı bir biçime dönüşebilir.

Christian Science Monitor ise, Irak’ta işgalin başlangıcından bu yana yaşananları küreselleşme açısından değerlendiren bir makaleye yer veriyor. Iraklıların önemli bir kısmının Amerika ile İsrail’i kendi kültürel ve ekonomik dokularını bozan küreselleşmenin mimarları olarak gördüğünü belirten gazete, buna karşılık Irak’ta daha insani bir küreselleşme sağlanabileceğini savunuyor:

Irak’ta askeri güç, dünyanın en önemli malını, petrolü kontrol etmekte kullanılıyor. Ve işgal güçleriyle işbirliği içindeki firmalar, sağlık hizmetlerinden cezaevlerine kadar her şeyi özelleştirerek ülkeyi kelimenin tam anlamıyla talan ediyorlar. Gelişmekte olan diğer bir çok ülkede olduğu gibi, ekonomik küreselleşme Irak’ta da bir felaket olarak görülüyor. Ve ülke bir kaosa sürükleniyor. Bir çok Iraklı ise, bunu tam da Amerika’nın Irak’ı bilinçli olarak sürüklemek istediği yer olarak algılıyor.

USA Today gazetesi, Birleşmiş Milletler’in Saddam Hüseyin döneminde Irak’a uyguladığı petrol karşılığı gıda programıyla ilgili yolsuzluk iddialarından yola çıkarak, örgütün Irak’ın yeniden yapılanmasında oynayabileceği muhtemel rol konusunda ciddi soru işaretlerinin ortaya çıktığını savunuyor. Gazete, yolsuzluk iddialarının temelinde, Birleşmiş Milletlerin hantal bürokratik yapısının, muhasebe sistemindeki gevşekliğin ve denetim sistmindeki boşlukların rol oynadığını belirterek, bu hatalardan ders çıkarılması gerektiği görüşüne yer veriyor:

Suçlamalar, bütün diktatörlüklerde ve uluslararası yardım örgütlerinde rastlanabilecek yolsuzluklar olarak görülüp geçilebilirdi. Ama burada farklı bir durum var. Söz konusu skandal, Amerika’nın Irak’ı istikrarlı bir demokratik ülke haline getirme çabasında hayati bir rol oynayabilecek bir örgütü hedef alıyor. Petrol karşılığı gıda programıyla ilgili yolsuzluk skandalı Birleşmiş Milletlerin bu zorlu görevi nasıl başaracağına ilişkin ciddi soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

Özbekistan’da son günlerde yaşanan terör eylemlerini mercek altına alan New York Times, bu ülkenin terörle savaşta Amerika’nın yanında yer aldığını hatırlatıyor. Ancak New York Times, Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un desteklenmesi gerektiği gibi bir sonuca varmanın yanlış olduğunu vurguluyor. Gazete, Kerimov’un uyguladığı baskıcı politikalarla, terörün beslenebileceği bir ortam yarattığı görüşüne yer veriyor:

Eski bir Sovyet Politbüro üyesi olan Kerimov, bağımsızlığını kazandığı 1991’den bu yana Özbekistan’ı demir bir yumrukla yönetiyor. Siyasi muhalifler ve barışçı Müslüman örgütler, yıllardır baskı altında tutuluyor, kışkırtıcılıkla suçlanıyor. Dışişleri Bakanlığı’nın Şubat ayında açıkladığı yıllık insan hakları raporunda, Kerimov yönetimi sert bir dille eleştiriliyordu. Bakanlık bu ay sonunda, Kerimov’un 2002 yılında bağımsız bir yargı sistemi ve özgür basına sahip çok partili demokrasiye geçme konusunda verdiği taahhüdü yerine getirip getirmediği konusunda bir karara varacak. Amerika, Özbekistan’ın taahhütlerini yerine getirmesini sağlamalıdır. Aksi taktirde, bölgede demokrasiyi yayma konusundaki göreviyle çelişecektir.

XS
SM
MD
LG