Erişilebilirlik

10 Mart 2004 - 2004-03-10


Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerine kilitlenen Amerika’da basın, Bush hükümetinin politikalarına yönelik eleştirilerini sertleştiriyor. New York Times, eleştiri oklarını, Beyaz Saray’ın kendine en güvendiği noktaya, güvenlik politikalarına yöneltiyor. Beyaz Saray’ın 11 Eylül’e kadar kitle imha silahlarının yayılmasını önleme meselesini ciddiye almadığını savunan gazete, Bush’un tehlikeyi yeni yeni kavradığını, ama hükümetin hala gereken adımları atmadığını belirtiyor. Irak’ı işgal etmek için milyarlar harcayan hükümetin; Rusya, İran ve Kuzey Kore’nin denetimsiz nükleer programları konusunda çetin müzakerelere girmemesini, Pakistan merkezli nükleer kaçakçılık şebekesinin başı Abdül Kadir Han’ın bizzat Amerikan gizli servisleri tarafından sorgulamamasını eleştiren New York Times, durumun ciddiyetini kavratmak için Harvard Üniversitesi John F. Kennedy Kamu Yönetimi Okulu tarafından hazırlanmış bir felaket senaryosuyla, Amerikan Bilim Adamları Federasyonu tarafından hazırlanmış daha mütevazı bir başka senaryoya yer vermiş:

'Manhattan’a gizlice sokulan bir nükleer bomba kent merkezinde patlatılsa, sonuç; 500 bin ölü ve Amerikan ekonomisine 1 trilyon dolar doğrudan zarar ... ya da bir 30 santimetre uzunluğunda, 2 buçuk santimetre çapında, cepte taşınabilecek kadar küçük bir radyoaktif kobalt çubuğu, 5 kilogramlık patlayıcı madde kullanılarak patlatılsa, saatte 2 kilometre gibi mütevazı bir hızla esen bir rüzgar bile, radyoaktif parçacıkları 1000 kilometrekarelik bir alana dağıtır, üç ayrı eyalet nükleer kirlenmeye maruz kalır, New York şehrinin bazı kesimleri, onlarca yıl yaşanamaz hale gelir.'

Nükleer silahların yayılmasının doğurduğu tehlike Washington Times’da da bir köşe yazısına konu olmuş. İran’ın nükleer programının denetlenmesini önlemek için uluslararası toplumla köşe kapmaca oynadığı belirtilen köşe yazısında, Avrupa Biriliği’nin üç büyükleri İngiltere, Almanya ve Fransa, tehlikeli bir iyimserlikle İran’ın oyalama taktiklerine göz yummakla suçlanıyor:

'İran, Avrupalıların aymazlığını Amerika’ya karşı kullanıyor. Devlet kontrollü medya, İran’ın nükleer programının bütünüyle barışçı olduğu propagandasını yaparken, İran’ın nükleer çalışmalarından sorumlu Milli Güvenlik Yüksek Kurulu’nun önde gelenlerinden Hasan Ruhani, İran’ın; Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’nın yanında dünyanın altıncı nükleer gücü olarak tanınmasını istiyor. İran’daki gibi paranoyak bir rejimin nükleer güç olmasına izin verilmesi kabul edilemez. Bu konuda diplomatik bir çözüm için zaman daralıyor ... belki geç bile kaldık.'

Güvenlik konusundaki kaygılar Amerikan basınında gündemin ön sıralarını tutarken, Christian Science Monitor gazetesi, konuya bambaşka bir açıdan yaklaşıyor. Gazetede yayımlanan bir köşe yazısında, Amerikan Başkanı Bush’un seçim kampanyası için hazırladığı ve 11 Eylül saldırılarından hemen sonra Dünya Ticaret Merkezi’nin enkazından görüntülerin yer aldığı tanıtım filminden yola çıkarak, Beyaz Saray iki yüzlü davranmakla suçlanıyor:

'Burada bir tür çifte standart var ... Dünya Ticaret Merkezi’nin enkazından kurtarılan terör kurbanlarının görüntülerini gönül rahatlığıyla kullanan, ve hatta kendisini '11 Eylül’ün sahibi' ilan eden Başkan Bush, Irak’tan öldürülen askerler için düzenlenen törenlerin görüntülenmesine karşı çıkıyor. Oysa bu, terörle savaşın diğer yüzü değil mi?'

Son olarak Washington Post’ta yer alan bir yoruma yer vereceğiz. 'Rus dersi' başlığıyla yayımlanan yorumda, Rusya’da seçimler öncesinde demokratik sürecin aksadığına dikkat çekiliyor. Ezici bir çoğunlukla yeniden seçilmesi kesinleşen Vladimir Putin’in, baskıcı uygulamalarına rağmen Beyaz Saray tarafından 'güvenilir'bulunduğunu kaydeden ve Clinton döneminde aynı hatanın Yeltsin’e karşı yapıldığını anımsatan gazete, Amerika’nın, dış politikasında, Rus demokrasisindeki zaaflardan ders çıkarması gerektiğini vurguluyor.

'Rusya bize şunu öğretmeli: dünyanın herhangi bir yerinde demokrasi konusundaki ısrarımız bir kez serbest seçimler yapıldıktan sonra bitmemeli. Demokrasiyi destekleme konusunda sahip olduğumuz araçlar ve demokrasi kültürü eğitimi çok etkili olmayabilir ama son derece ucuz. Iraklı çocukları bugün anayasal hakları ve demokrasi konusunda eğitmek, bundan 10 yıl sonra ordumuzu Irak’a yeniden göndermekten çok daha ucuza mal olur.'

XS
SM
MD
LG