Erişilebilirlik

2 Mart 2004 - 2004-03-02


Irak’ta yönetim konseyinin geçici anayasa konusunda uzlaşmaya varması Washington Post tarafından ileriye doğru atılmış olumlu bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak Ortadoğu’da yazılı metinlerden çok uygulamanın önemli olduğunu hatırlatan gazete, Irak’ın gerçek bir demokrasiye geçip geçmeyeceği konusunun da önümüzdeki dönemde sınavdan geçeceği yorumunda bulunuyor:

"Dün Bağdat’ta açıklanan geçici anayasa, kendisini Müslüman bir ülke olarak tanımlayan ancak siyasi ve dini özgürlüklere yer veren demokratik ve federal bir Irak için makul bir çerçeve oluşturuyor. Hazırlanan metinde bazı önemli boşluklar da bulunuyor ve durum hem şimdi hem de kalıcı anayasanın hazırlanacağı gelecek yıl muhafazakar dini liderler tarafından istismar edilebilir. Ancak yine de varılan uzlaşma Bush yönetiminin bu yıl Irak’ta egemen bir yönetim oluşturarak istikrarı sağlama planında önemli bir adım oluşturuyor ve Irak’ta yeni gelişen siyasi sınıfın pragmatizm ve uzlaşma noktasındaki isteğini yansıtan olumlu bir işaret anlamına geliyor."

Christian Science Monitor ise, Irak’ta kabul edilen geçici anayasanın bütün bölgeyi etkileyebileceği görüşüne yer veriyor. Gazete, geçici anayasayı Arap dünyası açısından bir çeşit Philadelphia bildirgesi olarak nitelendiriyor:

"Uygarlığın beşiği olarak bilinen Irak yakında bütün Arap ve Müslüman dünyasını da sarsabilir. Şiiler, Sünniler ve Kürtlerden oluşan 25 üyeli Konsey’in dini ve etnik kimliklerini bir kenara bırakarak Irak’ın bütünlüğü ve ortak ilkeler konusunda uzlaşmaya varması Irak’ın bütün bölgede örnek bir yönetim oluşturabileceğinin işaretini veriyor. Konseyin bu başarısı işgal sonrasında oluşacak yönetim konusunda da umut vaat ediyor. Belirlenen ilkeler sayesinde alışılmadık bir Arap demokrasisi filizlenebilir."

New York Post ise Usame Bin Ladin’in yakalanması konusunda yoğunlaşan çabaları değerlendiriyor. Usame Bin Ladin yakalanmasına yönelik beklentilerin gereksiz bir biçimde arttırılmamasını savunan gazete, Bin Ladin yakalansa bile terör tehdidinin bitmeyeceğine dikkati çekiyor:

"Tıpkı Saddam Hüseyin’in ele geçirilmesinin Irak’ta direnişi bitirmemesi gibi Bin Ladin’in yakalanmasının da teröre karşı savaşın sona ermesi anlamına gelmeyeceğini akılımızda tutmamız gerekir. El Kaide artık sadece bir terör örgütü olma noktasını aştı ve ideolojik bir hareket haline geldi. El Kaide güç kaybetti ama ideolojisi zayıflamadı. Tam tersine, örgütün küresel cihat anlayışının İslam dünyasında güç kazandığını savunanlar var. Ve el Kaide anlayışı Usame öldükten sonra da yaşamaya devam edecek gibi görünüyor."

Haiti devlet başkanı Jean-Bertrand Aristide’in ülkeyi terketmesinde Amerika’nın rolüyle ilgili tartışmalar sürerken, Washington Times konuya başka bir açıdan yaklaşıyor. Venezuela, Brezilya, Arjantin ve Paraguay’daki yönetimlerin Amerikan politikalarına denk düşmeyen uygulamalarını tek tek sıralayan gazete, Latin Amerika’da Washington yönetimi açısından ciddi bir tehlike potansiyelinin gelişmekte olduğunu savunuyor:

"Kesin olan bir şey var, yeni Amerikan başkanını güney sınırlarında, Haiti’deki kargaşayı gölgesinde bırakabilecek ciddi bir sorun bekliyor. Ve eğer bu sorun göründüğü gibi gerçekten de teröre karşı savaşta sıradaki ve en yakın cephe olacaksa, bu sorunla baş edebilmek için büyük ve vizyon sahibi bir başkomutan gerekecek. Başkomutanlık adaylarından biri olan John Kerry ise Latin Amerika’da ortaya çıkan yeni nesli Amerikan karşıtı solcuların çabalarına karşı koyma girişimlerinin önde gelen muhaliflerinden biriydi."

XS
SM
MD
LG