New York Times gazetesinde Suriye devlet başkanı Beşşar Esad’ın Ankara’daki temaslarıyla ilgili bir haber dikkat çekiyor. Gazete, Esad’ın Türk yetkililerle yaptığı görüşmede Iraklı Kürtlerin bağımsız bir devlet kurma niyetlerinden duyulan rahatsızlığın gündeme geldiğini aktarıyor:
"Her ikisi de Irak’a komşu olan Türkiye v Suriye’nin liderleri, Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir devlet kurma isteğine kapılabilecek olan Kürtleri uyararak, ülkenin bütünlüğünün korunması gerektiğini belirttiler. Washington’da da, dışişleri bakanı Colin Powell, Amerika’nın Kürtlerin çoğunlukta olduğu kuzey Irak’ın geleceğine Iraklıların karar vermesi gerektiğine inandığını ancak, bu bölgenin mutlaka Irak’ın bir parçası olarak kalması gerektiğini söyledi. Iraklı Kürt liderlerin bağımsızlık istemediklerini söylemesine rağmen, Türkiye önemli ölçüde bir özerkliğin veya etnik temellere dayalı bir idari yapılanmanın ayrılıkçı düşünceleri teşvik etmesinden kaygı duyuyor."
New York Times bunları yazarken, Christian Science Monitor ise, Başkan Bush’un Ortadoğu ülkelerinde demokrasiyi geliştirme projesine farklı bir bakış getiriyor. Gazete, şimdiye kadar hep Ortadoğu’nun demokrasiye hazır olup olmadığı sorusunun gündeme geldiğini hatırlatarak, “Amerika, Ortadoğu’da demokrasiye ne kadar hazır” sorusuna cevap arıyor:
"Özgürlüklerin güvence altına alındığı, hukuk kurallarının egemen olduğu ve iktidar değişikliklerinin seçim yoluyla barışçı biçimde gerçekleştiği sistemler herkesin ortak arzusudur. Ancak, demokratik sistemlerde ortaya nasıl sonuçlar çıkacağını kestirmek pek kolay olmayabilir. Amerika’nın terörle mücadeleyi öne çıkardığı bir dönemde, kurulacak yeni yönetimler farklı terörizm ve terörist tanımlamaları geliştirebilir. Uzun süredir Mısır’daki ve diğer Arap ülkelerindeki yönetimler tarafından baskı altında tutulan İslami akımlar, güç kazanabilir."
Christian Science monitor Ortadoğu konusunda bunları yazarken Washington Post gazetesi de Ortadoğu barış sürecinde yaşanan tıkanıklık nedeniyle Avrupa ve Rusya’nın yeni arayışlara hazırlandığını aktarıyor okuyucularına. Gazete, Avrupa ve Rusya’nın, özellikle 2004 yılında yapılacak Amerikan başkanlık seçimi nedeniyle Washington yönetiminin ciddi bir girişimde bulunamayacak olmasından endişe ettiğini bildiriyor:
"Filistin yönetiminin yıkılmanın eşiğine geldiği bir dönemde, Amerika Ortadoğu barış sürecini yeniden canlandırması yönünde ciddi bir baskıyla karşı karşıya. Avrupalı diplomatlara ve Birleşmiş Milletler yetkililerine göre, Washington yönetimi bunu yapmadığı taktirde, konuya taraf diğer ülkeler alternatif arayışlarının sonuçlarına katlanmak zorunda kalacak. Yetkililerin açıklamasına göre, Başkan Bush’un Haziran ayında açıkladığı Yol Haritası’nı destekleyen diplomatik dörtlünün diğer üyeleri olan Avrupa Birliği, Rusya ve Birleşmiş milletler, Amerikan başkanlık seçimleri nedeniyle 2004 yılının da kayıp bir yıl olmasından kaygı duyuyor."
Washington Times’ta ise Pakistan’ın nükleer silahlarının güvenliğiyle ilgili bir yorum dikkat çekiyor. Ülkedeki İslamcı akımların etkinliğini ve devlet başkanı Pervez Müşerref’e düzenlenen suikastleri hatırlatan gazete, Washington yönetiminin kitle imha silahlarını kontrol altında tutma politikası çerçevesinde, devreye girmesi gerektiği görüşüne yer veriyor:
"Amerika, her hangi bir hırsızlığa veya kazara ateşleme ihtimaline karşı, Pakistan’ın nükleer kapasitesinin güvenliğini sağlama konusunda önemli bir rol oynayabilir. Böyle bir yardım, Hindistan açısından da gerekli olduğu için elbette bu ülkeyi de kapsamalıdır. Daha da önemlisi, Hindistan’ın da benzer bir sürece dahil edilmesi, Amerika’nın Pakistan’a yönelik böyle bir tavrının doğurabileceği siyasi sonuçları da nötralize edecektir. Bölgenin tamamına ilişkin bu tür bir politika, İslamabad ve Yeni Delhi arasında karşılıklı nükleer güvenliğin sağlanmasına da hizmet edecektir."