19 Aralık tarihli Amerikan gazetelerinde pop şarkıcısı Michael Jackson’un bir çocuğu taciz ettiği iddiasıyla resmen suçlanması, geçen yıl Washington ve civarında dehşet saçan katillerden Lee Boyd Malvo’nun suçlu bulunması ve İsrail başbakanı Ariel Şaron’un açıkladığı işgal altındaki topraklardan çekilme planı ile ilgili haberler öne çıkıyor. Washington Times’ta ise Saddam Hüseyin’in yakalanmasının uzun vadeli sonuçları değerlendiriliyor. Gazete, devrik liderin yakalanmasının özellikle Ortadoğu’da alışılmamış değişimlere yol açma ihtimalinden sözediyor:
"İç politikada bu işten en kazançlı çıkan isim, tabii ki Başkan Bush. Bush’un, teröre karşı savaşı, özgürlük yandaşları ile despotlar arasındaki bir savaş olarak gösterme stratejisi büyük bir başarı kazandı. Dış politikada ise, Ortadoğu’daki bütün diktatörler, Saddam’ın bitkin bir şekilde delikten nasıl çıkarıldığını gördü. Buradan çıkarılacak sonuç Amerika’nın bu savaşı sonuna kadar götürmeye kararlı olduğudur. Saddam’la aynı kaderi paylaşmamanın yolu siyasi liberalizasyondan geçiyor. İran’ın mollaları da bu mesajı aldı."
New York Times gazetesinde ise Amerikalı yetkililerin Usame Bin Ladin’in yakalanmasından fazla umutlu olmadıklarına ilişkin bir haber dikkat çekiyor. Bin Ladin’in, kendisine sempati duyulan Afganistan ile Pakistan arasındaki dağlık bölgede saklandığını aktaran gazete, bu bölgede, Irak’ta olduğu gibi gerekli istihbaratı sağlayacak insanlar bulmanın zor olduğunu duyuruyor:
"Bin Ladin’in destekçileri dini inançlarla onun savunduğu dava için ölme isteğiyle hareket ediyor. Saddam’ı destekleyenler ise laik insanlardı. Ayrıca dil sorunu da Bin Ladin’in yakalanmasını zorlaştırıyor. Zaten seyrek bir nüfus yoğunluğuna sahip olan bölgede, yabancılar kolaylıkla belirlenebiliyor. Bölgedeki arazi koşullar da göz korkutucu bir nitelikte. Bunların dışında, yıllardır kaçak yaşamaya alışkın olan Bin Ladin, Saddam’ın aksine, saklanma konusunda büyük bir yeteneğe sahip."
Christian Science Monitor, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın okullarda türban ve diğer dini sembolleri yasaklayan yasaya destek vermesini eleştiriyor. Gazete, bu kararın asıl sorunları çözmediğini belirtiyor ve yeni sorunlar yaratabileceğini savunuyor:
"Cumhurbaşkanı’nın yerel seçimlerden sadece üç ay önce açıkladığı bu karar, sağın tepkisini yatıştırmayı ve Fransız demokrasisi açısından büyük bir tehlike olan aşırı sağcı Ulusal Cephe’yi zor durumda bırakmayı hedefliyor. Ancak, Müslümanları Fransa’nın diğer gruplarından ayıran önyargı, suç ve işsizlik gibi gerçek sorunları çözme konusunda hiçbir şey yapılmadan böyle bir karar alınması, sadece Müslümanların daha da yabancılaşmasına yol açacaktır. Ayrıca bu karar, Müslüman kızların devlet okullarından dini okullara kaymasına neden olarak entegrasyonu daha da zorlaştırabilir. Fransa açısından asıl tehlike türban değil, fanatizm ve fırsat eksikliğidir."
New York Times, ise Polonya’nın Avrupa Birliği Anayasası konusunda gösterdiği direnci değerlendiren bir makaleye yer vermiş. Gazete, Polonya’nın son Avrupa Birliği zirvesinde kendi haklarını korumaya yönelik tavrının ülke içinde iftiharla karşılandığını yazıyor:
"Tartışma, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ne oranda oy hakkına sahip olacağı konusunda yaşanmış olsa da, Polonyalılar açısından küskünlük ve güvensizliğin yanı sıra yeni bir özgüvene de yol açtı. Polonya halkı, ülkenin büyüklüğü nedeniyle özel bir muamele hak ettiğini düşünüyor. Ayrıca tarihsel olarak Polonya’yı işgal eden ülkelerden birisi olan Almanya ile Polonya’yı savunan ülkelerden Fransa’nın da dizginlenmesi gerektiği görüşünde. Ancak Polonyalıların çoğu geçmişlerinden çıkarttıkları derslerin ışığında ülkelerinin bir biçimde cezalandırılacağına inanıyor."