Rusya’da Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’i destekleyen partilerin kazandığı seçim zaferi, 9 Aralık tarihli Amerikan gazetelerinde geniş biçimde değerlendiriliyor. Christian Science Monitor, “Putin tarzı seçim” başlığıyla yaptığı yorumda, Rusya’nın az gelişmiş kapitalizmine uygun, az gelişmiş bir demokrasiye sahip olduğu görüşüne yer veriyor:
"Seçimlerin adil geçtiğini söylemek çok zor. Putin, Birleşik Rusya Partisi’nin kazanması için bütün ağırlığını kullandı, muhalefet, yasal ve idari engellerle karşılaştı. Şimdi seçim sonuçlarına iyimser yaklaşanlar, Putin’in artan bu siyasi gücünü, Rusya’nın serbest pazar ekonomisine geçiş için fazlasıyla ihtiyaç duyduğu reformları uygulamak için kullanabileceğini söylüyor. Ancak, Rusya’nın tarihini de göz önünde tutan ve aralarında gerçek Rus demokratların da bulunduğu kötümserler, ülkenin çarlık dönemindeki gibi otoriter bir yönetime doğru kaymasından kaygı duyuyor."
New York Times ise, Irak’taki Amerikan askerlerinin isyancılarla başa çıkmak için uyguladığı politikaları eleştiriyor. Gazete, Irak’ta Amerika’nın yaptığı uygulamaların, İsrail’in Filistin topraklarındaki uygulamalarına benzediğini belirtiyor:
"İsrail-Filistin ilişkilerindeki anlaşmazlık, bütün Ortadoğu’daki siyasi diyalog çabalarına zarar veriyor. Irak’ın işgaliyle buna bir çözüm bulunacağı düşünülüyordu. Oysa, Amerika’nın Irak’taki taktikleri giderek artan biçimde İsrail’in Filistin’deki uygulamalarına benziyor. Şimdiye kadar hep, Amerika’nın iyi tanımadığı bir ülkede ve kültürel ortamda, bir ulus yaratma işini becerecek donanımda olmadığı ve bu işin Birleşmiş Milletler’e bırakılması gerektiği savunuluyordu. Ancak, artık Bush yönetimi bunu istese bile, Irak’tan çekilmek o kadar kolay olmayacak."
Amerika’nın Irak’ta izlediği politikalarla ilgili tartışmalar sürerken, Afganistan’da da Anayasa tartışmaları devam ediyor. Washington Times, hazırlanan taslağın Sünnilerin egemenliğini pekiştirdiği ve dini hoşgörüye yer vermediği görüşünü savunuyor:
"Taleban sonrasında yaşanan Anayasa tartışmalarının Bush yönetimine, bir ulus yaratma konusundaki en temel gerçekleri öğretmesi gerekiyordu. Bu gerçekleri hatırlatmak gerekirse; genel seçimlere ve çoğunluğa dayalı bir yönetime geçmeden önce siyasi ve sosyal kültürün dönüştürülmesi gerekir. Böyle bir kültürel dönüşümse, birkaç yıl değil on yıllar boyunca sürecek bir Amerikan işgalini ve yönetimini gerektirir. Çoğunluğun zorbalığı, demokrasi değil zorbalıktır."
Çin Başbakanı Wen Jiabao’nun Amerika gezisi de, gazetelerde öne çıkan konular arasında. Financial Times, gezi öncesinde Çin’in Amerika ile bir ticaret savaşından kaçınmak istediğini duyuruyor:
"Çin Başbakanı Wen Jiabao, Amerikan yönetiminden Çin’den yapılan ithalatı kısıtlaması yönündeki taleplere karşı direnmesini istedi ve Amerika’nın son tavırlarına karşı misilleme yapmayacaklarını açıkladı. Çin başbakanı, bir zamanlar Amerikan başkanlarının savunduğu serbest ticaret anlayışını destekleyen politikalarıyla ülkesinin Asya’daki ticari ortakları arasında büyük takdir topluyor. Başbakan Wen, Amerika’yı da ticari ve ekonomik konulara siyaset karıştırmaması konusunda uyararak, yaşanan soruna en iyi çözümün Amerika’nın Çin’e yaptığı ihracatı arttırması olacağını vurguladı."