Başkan Bush’un Ortadoğu’daki Müslüman ülkelere demokrasi çağrısı yapması 7 Kasım tarihli bütün Amerikan gazetelerinde öne çıkıyor. Yorumlarda, Bush’un bu konuşmasının, Amerika’nın Irak’a karşı açtığı savaşın gerekçesinin, kitle imha silahlarının yok edilmesi değil, Ortadoğu’ya yeni bir düzen verilmesi olduğunu ortaya koyduğu görüşü dikkat çekiyor. Washington Post gazetesinde Robin Wright imzalı makalede ise, Bush’un konuşması İslamiyetle demokrasinin birlikte varolabileceği görüşüne yer vermesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, Bush’un demokrasi çağrısına rağmen Amerika’nın teröre karşı savaşta despot yönetimlerle ittifak içinde olmasına dikkat çekiliyor:
"Bush’un konuşması, Amerika’nın Müslüman dünyasına ilişkin temel hedeflerini ortaya koyan bir nitelikteydi. Konuşma, genel bir demokrasiyi destekleme söylemi içinde, Irak ve Afganistan’da yeni yönetimlerin oluşturulması, Arap-İsrail barışı ve Kuzey Afrika’dan Güney Asya’ya kadar olan bölgede siyasi ve ekonomik açılımları kapsıyordu. Ancak Başkan Bush, yakın gelecekte, siyasi açılımları ciddi ölçüde sınırlandırabilecek acı gerçeklere değinmedi. Teröre karşı küresel savaşta ve İslami militanlığa karşı mücadelede, Washington’un pek de demokratik olmayan yönetimlerle kurduğu ittifaka dayanıyor."
New York Times gazetesinde ise Pentagon’un Saddam Hüseyin ve Usame Bin Ladin gibi isimleri yakalamak amacıyla gizli bir komando birliği kurduğu haberi dikkat çekiyor. Haberde, oluşturulan Özel Operasyonlar birliğinin alınan istihbarat bilgilerine göre daha hızlı bir şekilde harekete geçeceği belirtiliyor:
"En çok aranan isimlerin peşindeki bu birlik, kendini Irak ve Afganistan’da bulunan konvansiyonel Amerikan güçlerinin operasyon alanıyla sınırlı tutmayacak. Askeri yetkililer, bu yeni birliğin çalışma kuralları veya başka bir ülkenin sınırları içinde operasyon yapması durumunda o ülkenin iznini alıp almayacağı gibi konularda bilgi vermekten kaçınıyor. Ancak yetkililer, çalışmalarının şimdiden meyve vermeye başladığını belirtiyorlar ve Saddam Hüseyin’e daha da yaklaşılmasını buna örnek gösteriyorlar."
USA Today gazetesi’nde ise, 2004 yılında Yunanistan’da yapılacak Olimpiyatlarla ilgili alınan güvenlik önlemleriyle ilgili bir haber dikkat çekiyor. Haberde Olimpiyatlar sırasında terörist bir saldırıdan endişe duyan Amerikan yönetiminin Yunanistan’la işbirliği arayışına ve FBI başkanı Robert Mueller’ın Atina ziyaretine yer veriliyor:
"Keskin nişancılar, biyolojik ve nükleer saldırılardan duyulan kaygıların yanı sıra, Mueller’in gündeminde, Yunanistan’ın Kuzey sınırından ve deniz yoluyla Türkiye’den kaçak göçmenlerin yarattığı tehlikenin de yer alması bekleniyor. Teröristlerin, Olimpiyatlar öncesinde kaçak göçmenlerin kullandıkları yollarla Yunanistan’a sızmasından endişe ediliyor. Yunanistan olimpiyatların güvenliği için aralarında Amerika ile İsrail’in de bulunduğu yedi ülkeden oluşan bir danışma grubuyla birlikte hareket ediyor. Dışişleri Bakanlığı, Olimpiyatlarda yarışacak olan 650 Amerikalı atleti korumak için 100 ajan göndermeyi planlıyor. Ancak Atina, Olimpiyatlar sırasında sadece kendi güvenlik güçlerinin silah taşımasını istiyor. Avustralya ve İsrail’in de güvenlik gücü göndermek istediği bildirilirken, yabancı ajanların silah taşıyıp taşımayacağı konusu anlaşmazlığa neden oluyor."