New York Times gazetesinde yer alan bir yorumda, Irak’ın yeniden yapılandırılması çabalarına katkı sağlamak amacıyla, Madrid’te başlayan Uluslararası Yardım Konferansı’na değiniliyor. Gazete, konferansa katılacak devletlere ve uluslararası finans kurumlarına “cömert davranma” çağrısında bulunuyor:
Saddam Hüseyin diktatörlüğünün kalıntıları üzerinde, daha güvende ve refah bir Irak toplumunun oluşturulması, bu ülkenin işgaline karşı çıkan ülkelerin bile yararına olur. Elbette Irak’ta yardım görevlilerinin rahat çalışabilmesi için, güvenli ortam sağlanmış değil. Bunun yanı sıra, doğru projelerin seçilmesi, savurganlıktan kaçınılması ve daha çok Iraklıya iş olanağı yaratılması gerekiyor. Aynı şekilde, Saddam döneminden kalan 300 milyar dolarlık dış borcun silinmesi, Irak’ın kendi gelirini kendi ekonomisine aktarmasını sağlar ve bu ülkeyi dışa bağımlılıktan kurtarabilir. Ancak Irak’ta güvenlik sağlanmadıkça, yeniden yapılandırma çalışmaları için, bu ülkeye yapılan en cömert yardım bile yetersiz kalır."
Christian Science Monitor gazetesinin bir yorumundaysa, başarısızlığa uğrayan son Amerikan destekli Ortadoğu barış planına, yeni bir alternatif bulunduğu belirtiliyor. Gazete, İsrailli ve Filistinli iki eski bakan tarafından hazırlanan bu yeni planı onaylaması yönünde, İsrail Başbakanı Ariel Şaron’a baskı yapılması gerektiği görüşünde:
"Cenevre Anlaşması adıyla anılan plan, İsviçre tarafından destekleniyor. 1993 Oslo anlaşmalarından beri bütün barış planlarını temel alan bu yeni plan, Washington’un son barış girişimlerinin başarısızlığa uğramasının ardından, daha da önem kazandı. Eğer yeterli sayıda Avrupa ülkesinin, Amerikalı Yahudi liderlerin ve hatta Başkan Bush’un desteğini alabilirse, Şaron hükümeti bu yeni plan çerçevesinde, Filistinlilere yeni tavizler vermeye zorlanabilir. Plan, ayrı bir Filistin devleti öngörüyor. Tek farklı yanı ise, Filistinli mültecilerin ülkelerine geri dönüş hakkından söz etmiyor. İsrail için bu konu zaten, görüşmelerin başlamadan kesilmesi anlamına geliyor. Ancak çözümsüzlük sürerse, İsrail önümüzdeki yıllarda nüfus çoğunluğunu Filistinlilere kaybedip, bir Yahudi devleti olma özeliğini yitirebilir."
Christian Science Monitor, yeni barış planının, eski İsrail Başbakanı İzak Rabin’e düzenlenen suikastin sekizinci yıldönümü olan, 4 Kasım’da sonuçlandırılacağını da ekliyor. Wall Street Journal gazetesiyse, dün toprağa verilen Bosna eski Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’i anıyor. Bosna Hersek Uluslararası Yüksek Temsilcisi görevindeki Lord Ashdown tarafından yazılan yazıda, İzzetbegoviç için şunlar deniyor:
"İzzetbegoviç, 90'lı yılların başındaki iç savaşta, acımasız Balkan diplomasisinin ezdiği bir devlet adamıydı. Ancak uzun vadede, kendisiyle birlikte Dayton Barış Anlaşmasını imzalayan, diğer eski Yugoslavya liderlerinden daha güçlü biri olduğunu kanıtladı. İki yıl önce görevi bırakmasına rağmen, İzzetbegoviç halkının gözündeki baskın siyasi rolünü koruyabildi. Asla bir aldatmacaya kapılmadı ve halkını belli bir refah düzeyine getiremediğini anlayınca da görevinden ayrıldı. Bugün Bosna’daki durum daha ümit veriyor. Ekonomisi ilerleme yönünde. Siyaset ise, geçmişin milliyetçi söylemlerinin etkisinden kurtulmuş durumda. Artık geçmişin yaralarına değil, geleceğin vaat ettiği umutlara bakılıyor. Son birkaç yıl boyunca Dayton Barış Anlaşması, Bosna’nın düzenli bir şekilde toparlanma çabalarına güç verdi. Şimdi bu güç, Bosna’yı gelecekteki Avrupa Birliği üyeliğine doğru taşıyor."