Erişilebilirlik

9 Ekim 2003 - 2003-10-09


9 Ekim tarihli Amerikan gazetelerinde Hollywood yıldızı Arnold Schwarzenegger’in California eyalet valisi seçilmesinin yankıları, geniş yer buluyor. Öte yandan, Türkiye’nin Irak’a asker gönderme kararına yönelik Iraklıların tepkileri de, gündemin ilk haberleri arasında yer almayı sürdürüyor. Los Angeles Times gazetesindeki bir yorum, Türkiye’nin Irak’a asker göndermesinin dezavantajlarına dikkati çekiyor. Lehigh Üniversitesi’nden Henry Barkey ve Rajan Menon’un ortak kaleme aldığı yazıda, Türkiye’nin Irak’ta çözümsüzlük getireceği öne sürülüyor:

"Irak’ta Türkiye’nin devreye girmesi, daha çok sorun yaratabilir. Ankara için, Irak’a birlik göndermek, Washington’la ilişkilerin düzeltilmesinden daha fazla anlam taşıyor. Irak’ın bölünerek bir Kürt devleti kurulması, Türkiye’nin en büyük kabusu. Durumu kendi Kürt nüfusu için de bir tehdit olarak gören Ankara, Irak’ta doğrudan müdahale şansına sahip olacak. Her ne kadar Türk askerlerinin Sünni bölgelerine yerleştirilmesi öngörülüyorsa da, bu Türkiye’nin niyetinden duyulan kuşkuları gidermeye yetmiyor. Herhangi bir iç istikrarsızlık yaşanması durumunda Türkiye askerlerini derhal Kürt bölgelerine nakledebilir. Türkiye’deki yoğun kamuoyu muhalefetine rağmen Irak’a asker gönderilmesiyse, bu müttefik ülkedeki Amerikan karşıtı görüşleri tırmandırabilir." Barkey ve Menon, Türk askeri gönderilmesine en fazla karşı çıkan kesimin Iraklı Kürt nüfusu olduğunu belirtiyor, ve durumun Amerika’nın Saddam’a karşı savaşındaki en önemli müttefiki olan Kürt halkını, bir anlamda dışlayacağını kaydediyor. İki uzman, aynı zamanda Türkiye’nin Irak’a doğrudan müdahalesinin, İran’ın Şii nüfusa müdahalesini teşvik edebileceğine de dikkati çekiyor. Milwaukee Journal Sentinel, Türkiye gibi Müslüman bir ülkenin Irak’a asker gönderme kararırın çok önemli olduğunu belirtiyor. Gazetenin yorumu şöyle devam ediyor:

"Irak’taki Amerikan birliklerinin komutanları, Müslüman bir ülkeden gelecek askerlerin, gayrimüslim işgal gücünün yarattığı tansiyonu daha düşürebileceğini çok önceden kabul etmişti. Türkiye, Amerika’nın talep ettiği gibi 10bin askerlik bir katkı sağlarsa, Koalisyonun üzerindeki yük de biraz olsun hafiflemiş olacak."

Christian Science Monitor gazetesindeyse, Ortadoğu uzmanı Helena Cobban, İsrail-Filistin sorununa yeni bir çözüm arayışında. İki devletli barış çözümü ümitlerinin suya düştüğünü savunan Cobban, Güney Afrika modelini öneriyor:

"Güney Afrika’da siyah ve beyaz ırklar arasında bazı sorunlar yaşansa da, demokrasiye geçiş süreci başarıyla tamamlandı. Aynı şey neden İsrail ve Filistin arasında da olmasın? Batı Şeria’daki İsrailli yerleşimciler, istiyorlarsa kalsınlar. Ama orada kalacaklarsa da, o geniş toplumun bir parçası olmayı ve diğerleriyle eşit haklara sahip olmayı kabullenmeleri gerekir. Bu durum, birleşik bir İsrail-Filistin devletine katılmak isteyen bütün Filistinliler için de geçerli. Belki bu durum tek kültürlü bir Yahudi devletinin sonunu getirebilir. Ancak Kutsal Topraklar’da, Güney Afrika’da olduğu gibi,insanlık tarihine yeni bir başlangıç yapılabilir."

Helena Cobban, ilk kez 1930'lu yıllarda ortaya atılan ortak İsrail-Filistin devletine yönelik düşüncenin, bugünlerde aydın kesimler arasında daha yoğun tartışıldığını da belirtiyor. New York Times gazetesi ise, başmakalesini son günlerde Beyaz Saray’da yaşanan iç sorunlara ayırıyor. Gazete bu konuda şunları yazıyor:

"Yönetim içindeki görüş ayrılıkları ve karşılıklı suçlamalar gittikçe artıyor. Geçen hafta patlak veren casus skandalının ardından Beyaz Saray ve Merkezi İstihbarat Örgütü CIA, karşılıklı birbirlerini suçladı. Öte yandan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice’a açıkça öfkesini gösterdi. Dışişleri Bakanlığı ise, Rumsfeld’e yönelik eleştirilerden bir hayli memnun. Rumsfeld’in öfkesi, savaş sonrası Irak ve Afganistan’ın denetiminin, Ulusal Güvenlik Konseyi’ne bırakılması gerektiği yönündeki haberlerden kaynaklanıyor. Savunma Bakanlığı bu durumu, Rumsfeld’in devre dışı bırakılması şeklinde algılıyor. Oysa bütün bu tartışmalar, Irak’ta yapılması gereken işlerden daha öncelikli değil. Eğer Ulusal Güvenlik Konseyi’ne verilen bu görev, yüzeysel bir yetki değişimi değilse, buna sevinmek gerekir."

XS
SM
MD
LG