Erişilebilirlik

2 Ekim 2003 - 2003-10-06


Başkent Washington’da, bir CIA ajanının kimliğinin basına sızdırılmasıyla ilgili skandal ve başlatılan soruşturmanın yankıları, basının öncelikli gündemi olmayı sürdürüyor. Amerikan Yönetimi’nin yeni sundugu Irak konulu Güvenlik Konseyi karar tasarısı ve Amerikan kadınlar milli futbol takımının Bayanlar Dünya Kupası karşılaşmalarında yarı finale yükselmesi, gazetelerde geniş yer bulan konular arasında. Irak sorununun bunca yoğun gündem arasında erimesi ise, Washington Post köşe yazarlarından Jim Hoagland’ın dikkat çektiği bir konu. Hoagland, konuyla ilgili olarak şu görüşleri dile getiriyor:

"Beyaz Saray, Washington’daki gelişmeler yüzünden, bir türlü Irak konusuna yoğunlaşamıyor. Oysa ki bu ülkenin özgürleştirilme sürecinin tamamlanması için, enerji kaynaklarına ve finansmana ihtiyaç var. Bugünlerde Irak konusu, ancak gizli gündemlerle ve başka konularla ilişkilendiriliyor. Irak’ın acil ihtiyaçlarının Amerika’nın siyasi ve bürokratik önceliklerine feda edilmesi, bu ülkenin geleceği açısından çok tehlikeli. Yönetimin Irak politikalarının savunulması ve Irak’ın ne pahasına olursa olsun, Amerikan denetimi altında tutulması yönündeki inatçı politikalarda ısrar edilmesi, bu tehlikeyi artırıyor. Irak konusu, özellikle başkanlık seçimi kampanyalarının yürütüldüğü bir dönemde, yalnızca Bush politikalarının sınavdan geçirildiği bir zemin olarak görülmemeli."

Wall Street Journal gazetesine yazan Yale Hukuk Fakültesi Dekanı Anthony Cronman da, Irak’taki demokratikleşme süreci tamamlanana kadar bu ülkede kalınması yönünde çağrıda bulunuyor. Kronman bu çağrısını, başkanlık seçimlerine hazırlanan hem Demokrat, hem de Cumhuriyetçi adaylara yöneltiyor. Christian Science Monitor gazetesindeki bir yorumda da, Adalet Bakanı John Aschroft’un terörle mücadele yasası eleştiriliyor. Senato Dış İlişkiler Komisyonu eski yetkililerinden Pat Holt’un kaleme aldığı bu makalede, şu görüşler aktarılıyor:

"Terör tehdidini ortadan kaldırmak, karmaşık bir iş. Her şeyden önce terörle mücadele edelim derken, kendi yaşamsal haklarımızı feda etmemeliyiz. Örneğin, başkent Washington’da, Kongre binası ve Dışişleri Bakanlığı gibi kamu binalarına halkın erişimi kısıtlandı. Güvenlik gerekçesi, halkın yaşadığı rahatsızlığı neredeyse haklı çıkartacak, sihirli bir sözcük haline geldi. Yurtseverlik Yasası ve Adalet Bakanı John Aschroft’ın diğer taktiklerinin ana amacı, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in yöntemlerinden pek de farklı sayılmaz. Kendimizi bu önlemleri uygulamaya kaptırırsak, uğruna savaştığımız değerleri kendimiz feda etmiş olacağız. Sonuçta, teröre destek veren iki devleti yıkmış da olsak, bu mücadelede zaferi, gene de teröristlerin eline vermiş olacağız."

Washington Times gazetesi ise, terörle mücadele konusunda Pakistan’ın yaptığı son değişikliklere dikkati çekiyor. Amerika’nın Pakistan’a 3 milyar dolarlık kalkınma yardımı sağlayacağını belirten gazete, Pakistan’ın aldığı yeni mali önlemleri cesaret verici şeklinde nitelendiriyor:

"Pakistan, terör örgütlerinin mali desteğini kesmek amacıyla bankacılık mevzuatını yeniden düzenlemeye karar verdi. Bu karar Amerikan Hazine Bakanı John Snow’un Pakistan’a yaptığı ziyaretin ardından alındı. Bu aynı zamanda, Afganistan ve Hindistan’dan bu ülkeye kaçak olarak getirilen paraların, kayıt altında alınmasını sağlaması açısından da önemli. Bu gelişmeler, Hazine Bakanı Snow’un uyguladığı diplomasinin, dış politikada olumlu sonuçlar yarattığını da ortaya koyuyor. Snow geçen ay boyunca Suudi Arabistan ve Pakistan gibi ülkeleri ziyaret ederek, terör örgütlerinin mali kaynaklarını kurutmanın yollarını aradı. Pakistan’ın bankacılık yasalarında yapacağı değişiklikler de Hazine Bakanı Snow’un bu çabalarının bir sonucu."

XS
SM
MD
LG