Erişilebilirlik

25 Eylül 2003 - 2003-09-26


25 Eylül tarihli New York Times gazetesi, bir yorumunda Irak’ın gelecekteki petrol gelirlerinden 20 milyar doların bu ülkenin yeniden yapılandırılmasına aktarılmasının, doğru bir adım olmayacağını savunuyor. Gazete aynı zamanda, böyle bir politikanın, Irak’taki Amerikan karşıtı eğilimleri artıracağı yönünde uyarıda bulunuyor:

"Iraklılar’ın yeni kazandıkları özgürlüğün bedeli, gelecekteki petrol gelirlerinden çıkarılacak. Bush Yönetimi’nin Irak’ın yeniden yapılandırılması için ihtiyaç duyduğu paranın, 20 milyar doları’nın Irak’tan alınması düşüncesi, Kongre’de gittikçe destek buluyor. Bu fikirIrak açısından hiç de olumlu değil. Elbette, Başkan Bush’un Irak ve Afganistan için istediği 87 milyar dolar, büyük para... Irak’ın yeniden yapılandırılmasının masrafları artıyor. Dış yardım ve Irak’ın petrol geliri beklentileri ise, gittikçe azalıyor. Ancak Irak’ın mevcut dış borçlarına 20 milyar dolarlık bir yük eklemek, doğru çözüm olamaz. Bu durum Birinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’ya uygulanan Versay-tarzı bir yaklaşım sergiliyor. Oysa ki, Beyaz Saray, söz verdiği gibi, Marshall Yardımı benzeri bir politika izlemeli."

New York Times, Irak’ın yıllık 10 milyar dolarlık petrol getirisinin, bu borcu ödemeye yetmeyeceğini de belirtiyor. Amerikan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Washington Post gazetesine yazdığı bir yazıda, Irak ve Afganistan’da yürütülen operasyonların temel amacının bu ülkelerdeki ulus-inşa etme çabalarına yardım etmek olduğunu söylüyor. Rumsfeld, Beyaz Saray’ın görüşlerini şu şekilde ifade ediyor:

"Bizler Irak’ta bir ulus inşa etmek için bulunmuyoruz. Bizim görevimiz, Iraklılara kendi uluslarını inşa etmeleri için yardımcı olmaktır. Hiçbir ülkede, yabancı unsurların bulunması doğal sayılmaz. Bir ülkeyi yabancıların yönetmesi, yada yerel sorunların dışarıdan gelen yabancı uzmanlar tarafından çözülmesi, bağımlılık yaratabilir. Dışarıdan gelen para yüzünden, bu insanlar ekonomilerini geliştiremez. Bu yüzden de, Iraklılara güvenlik ve ülke yönetimi gibi alanlarda, daha fazla sorumluluk vermeye çalışıyoruz. Bu durum, Irak’a uzun vadeli istikrar getireceği gibi, Amerikan askerlerinin ülkelerine daha çabuk dönmelerini de sağlayabilir. Irak’ın demokratikleştirilmesi, bütün Ortadoğu’yu etkisi altına alan terörizme de, büyük darbe vurabilir."

Ancak Rumsfeld, Irak’taki bu çabaların zaman ve sabır gerektirdiğinin de altını çiziyor. Amerikan gazetelerinde yer alan diğer bir gelişmeyse, Amerikan ordusuna bağlı Müslüman bir din görevlisinin ve Hava Kuvvetleri’nde görevli bir çevirmenin, casusluk suçlamalarıyla tutuklanması. Olayı ortaya çıkaran Washington Times gazetesi, bu durumu, Amerikan ordusunda görevli Müslüman askerlerin inançları ve ülkeleri arasında “çatışan değerler” şeklinde yorumluyor. Christian Science Monitor gazetesiyse, bu tip bir genellemeden kaçınılması ve Amerika’nın Müslümanlara yönelik bir önyargı oluşturmaması yönünde uyarıda bulunuyor:

"Öncelikli olarak Savunma Bakanlığı, tutuklanan bu iki kişi arasında bağ kuramadı. Üstelik herkes, aksi ispatlanıncaya kadar masumdur. Daha da önemlisi, hiç kimse Amerika’daki Müslüman topluma terör sempatizanı gözüyle bakamaz. Amerika’daki azınlık grupların, yıllar boyunca belli konularda günah keçisi olarak görülmesi, az rastlanan bir olay değil. Bununla birlikte, El Kaide üyelerinin ve sempatizanlarının Amerika’da olduğu da bir gerçek. Bunların bazıları tutuklanırken, diğerleri takip altında tutuluyor. Ancak bunu yaparken, temel özgürlükler ihlal edilmemeli. Devlet bu ülkede yaşayan ve yasalara uyan Müslümanların haklarına saygı göstermeli. Müslümanlar da aynı şekilde, radikal unsurlara taviz vermeyerek, kendi görevlerini yerine getirmeli."

XS
SM
MD
LG