2 Eylül tarihli Amerikan gazetelerinde yine Irak konusu geniş yer tutuyor. Washington Post, yorumunda, Amerika’nın Irak için başka ülkelerden mali yardım arayışlarında bir hayli zorlanacağına dikkati çekiyor: "Bush yönetimi, Irak’ın yeniden yapılandırılması için diğer ülkelerden mali yardım sözü almakta zorlanıyor. Irak’ta bir türlü güvenlik sağlanamaması ve Amerika’nın ülkenin yönetiminden ödün vermek istememesi buna gerekçe olarak gösteriliyor. Bu durumun, gelecek ay, Madrit’te, Irak’a mali yardımda bulunacak ülkeler arasında yapılacak toplantıyı da etkilemesi bekleniyor. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler yetki paylaşımı konusunda Washington’la bir uzlaşmaya varana kadar, Madrit toplantısının ertelenmesi isteniyor. Irak’ın Amerikalı yöneticisi Paul Bremer’ın da dile getirdiği gibi, Irak’ın yeniden yapılandırılması için milyarlarca dolara ihtiyaç var. Amerika’nın Irak’ı işgaline karşı çıkan Fransa ve Almanya gibi gibi ülkeler, şimdi bu ülkenin masraflarını üstlenmek istemiyor. Birçok ülke de bu konuda ‘Bekle gör’ politikası izlemeyi tercih ediyor."
Christian Science Monitor gazetesinde yer alan bir yorumda ise, Amerika’nın Irak’ı demokratikleştirme çabalarına daha iyimser bakılıyor. Gazetenin görüşleri şöyle:
"Demokratik bir Irak hayali, gerek Bush Yönetimi, gerekse Amerikan halkı için tek başına üstlenilen ve son derece masraflı bir yük. Çok az ülke, böyle bir görevi üstlenebilecek ideale ve güce sahip. Aynı şekilde çok az ülke, Ortadoğu’da terörizmin tamamen yok edilmesi görevini, çıkarlarıyla bağdaştırabilir. Amerika’nın bu anlamda ilk görevlerinden biri, Irak’ta bir hükümetin kurulması oldu. Bakanlar bugün görevlerine başlayacak ve Amerika’nın önderliğinde önümüzdeki bir-iki yıl boyunca Irak’ı yönetecekler. İkinci adım ise, Irak’taki saldırıları önlemek üzere, yerel unsurlardan oluşan bir güvenlik gücü kurulması olacak. Irak örneği, sadece bir başlangıç. Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleeza Rice’ın dile getirdiği gibi Amerika, Ortadoğu’da çoğulcu demokratik rejimler kurulmasını, uzun vadeli bir yükümlülük haline getirmeli."
Los Angeles Times gazetesinde yer alan Robert Scheer imzalı bir yazı ise, Bush Yönetimi’ne Irak politikasından dolayı sert bir şekilde yükleniyor. Yazar görüşlerini şöyle dile getiriyor:
"Los Angeles Times gazetesi, geçen hafta Irak’taki kitle imha silahlarını araştıran ikinci bir Amerikan ekibinin, hiçbir iz bulamadığını yazmıştı. Bunun yanı sıra ekip, ne Irak’ın nükleer silah programına dair bir iz, ne de devrik Irak yönetiminin El Kaide örgütüyle bağlantısını ortaya çıkarabildi. Bütün bu macera, sonu gelmez bir sahtekarlıktan başka bir şey değil. Dünyanın en büyük demokrasisinin lideri olan Başkan Bush, Saddam Hüseyin’e yönelttiği yalancılık ve inkarcılık suçlamalarıyla, kendisi karşı karşıya kaldı. Başkan Bush, Amerikan halkını aldatmakta öylesine ustalaşmış ki, yalanlarla ülkesini savaşa sürüklemek suçlamasıyla bile yargılanmıyor. Şimdi ise Bush yönetiminin sürgündeki Iraklılar tarafından aldatıldığı iddia ediliyor. Bu açıklama, Başkan Bush’un, diplomatlar ve istihbarat yetkililerinden çok Iraklı muhaliflerin kanıtlanmamış iddialarına önem vermiş olduğunu gösteriyor. Amerikan yönetimini aldattığı söylenen bu Iraklı muhalifler, bugün Irak’ı yöneten Hükümet Konseyi’ne atandı. Bütün bu gelişmeler, halen Amerikan Dış Politikası’na yön veren yeni muhafazakarların, 11 Eylül’den sonraki gelişmeleri istismar etmek için, hiç zaman kaybetmediğini ortaya koyuyor."