Erişilebilirlik

27 Ağustos 2003 - 2003-08-28


Irak’taki Amerikan askerî kayıplarının artması, Washington’un Irak politikasının, Amerikan basınında günden güne daha fazla sorgulanmasına yol açıyor. Özellikle de liberal basın, savaş sonrası Irak’ın yeniden yapılandırılmasında, uluslararası desteğe ihtiyaç duyulduğunu yineliyor. New York Times gazetesi, Irak’ta istikrarlı bir barışın ucuza mal edilmeyeceği ve uluslararası destekten yoksun tutulamayacağı görüşünde. Gazete bu konuda şunları yazıyor:

"Amerikan ordusunun savaş sonrası Irak’ta verdiği askeri kayıp, Mart ve Nisan aylarındaki asıl çatışmalarda ölenlerin sayısını aştı. Bush Yönetimi uluslararası destek almadan, yanlış Irak politikalarını izlemeye devam ederse, Amerika insan kaybı ve para bakımından, büyük bir maliyet ödemek zorunda kalacak. Birleşmiş Milletler’e daha fazla yetki verilmesi ve Irak’a çok sayıda yabancı askerin sevkedilmesi, ne Amerika’nın bu ülkedeki yükümlülüklerini, ne de askerlerinin karşı karşıya kaldığı tehlikeleri hafifletebilir. Ancak yine de bu durum, en azından Amerika’nın Irak’taki savaş sonrası durumunu kolaylaştırabilir. Bunun yanı sıra Iraklılar, ülkelerinin Ortadoğu’da bir Amerikan ileri karakolu olduğu izlenimine kapılmaz. Bu aynı zamanda, Amerikan halkının, Irak’ın yeniden modern, demokratik ve gelişmiş bir ülke olması için gereken uzun vadeli çabalara destek vermesine yarayabilir." Liberal görüşlü New York Times gazetesi Irak’taki durumla ilgili yorumunda bu fikirleri savunuyor. Muhafazakar Amerikan basını ise, Irak’ta uluslararası destek konusuna tam anlamıyla karşı çıkmasa da, yönetimin Irak politikasını sert biçimde eleştiren medya organlarını teslimiyetçilikle suçluyor. Washington Times gazetesinde yayınlanan bir yazı bu görüşü savunanların tipik bir örneği. Gazetenin köşe yazarlarından Tony Blankley, sabırsızlık ve aceleci beklentilerin, Amerikan halkının bir özelliği olduğunu vurguluyor ve şunları ekliyor:

"Sabırsızlık şu anda bizim sonumuzu getirebilir. Saddam Hüseyin’in ordusunu yenmek savaşın sonunu getirmedi, aksine başlangıcını hazırladı. Medya organları, Irak’a girerek, teröristlerin arı kovanına çomak soktuğumuz görüşünde. Zaten asıl yapılması gereken bu. Ortadoğu’yu kontrol altına almamız ve yeniden şekillendirmemiz gerekiyor. Ya da bu bölgenin daimi bir terörist yatağı olarak kalmasına göz yumacağız. Ancak, sabır ve azimle başarabiliriz. 11 Eylül olayları, bize başka seçeneğimiz olmadığını gösterdi."

Washington Times gazetesi yazarlarından Tony Blankley, yazısında bu görüşleri savunuyordu. Kuzey Kore’nin nükleer silah programının bugün Çin’de gerçekleştirilecek çok taraflı görüşmelerde masaya yatırılması, dikkatleri bir süreliğine de olsa, Ortadoğu’dan uzaklaştırıyor. Washington Post gazetesi, Kuzey Kore’yle yapılan görüşmelerin bütün olumsuzluklara rağmen, sonuç verebileceğine işaret ediyor:

"Kuzey Kore’yle görüşmelerden çekilmenin tek alternatifi, Washington’daki şahinlerin de savunduğu gibi, rejim değişikliğini hedef alan ekonomik yaptırımlar, ya da bir savaş. Yaptırımlar, Çin ve Güney Kore’nin desteği olmadan hiçbir işe yaramaz. Savaş ise en son çıkar yol, ancak bu iki Kore’yi de faciaya sürükleyebilir. Görüşmelerin sürdürülmesi ise, kötünün iyisi bir tercih. Kuzey Kore’yle görüşmelerde başarı sağlanması imkansız sayılmaz. Amerika’nın Çin’i bu konuda arabuluculuk çabalarının içine çekmesi bile, diplomatik bir başarı sayılabilir. Pyonyang, Washington’la ikili görüşmelerini daima bir şantaj aracı olarak kullanmasına rağmen, çok taraflı görüşmeler aksine bir sonuç getirebilir. Kuzey Kore lideri Kim Jong İl, masaya oturan bölgesel güçlerin karşısında, tamamen dışlanma, ya da dünyanın geri kalanıyla işbirliğine gitme seçimini yapmak zorunda bırakılabilir."

XS
SM
MD
LG