Erişilebilirlik

Avrupa'daki Kürtlerin Af'fa Tepkileri - 2003-08-07


Türkiye’nin yurt dışındaki temsilcileri siyasi ve ideolojik amaçla suç işlemek üzere kurulmuş terör örgütlerine mensup Türk ve Kürtlerden, "Topluma Kazandırma Yasası"ndan yararlanmak isteyenlere hiçbir engel çıkartmadan pasaport veya dönüş belgesi vermeye başladı.

Avrupa’dan gelecekler Kırklareli'ndeki Gaziosmanpaşa Göçmen Misafirhanesi’nde ağırlanacak; ardından da gerekli hukuki işlemlerin tamamlanması için yargı önüne çıkartılacaklar.

Avrupa’daki PKK – KADEK yanlıları ise, yasanın güven verici olmadığı gerekçesiyle "genel bir af çıkartılmasını" istiyorlar.

Dün yürürlüğe giren topluma yeniden kazandırma yasasını ve bölgedeki gelişmeleri DEP eski milletvekili Remzi Kartal radyomuza değerlendirdi.

Kartal, 4 yıl önce PKK tarafından tek taraflı olarak ilân edilen ateşkesin, 1 Eylül'den itibaren bozulabileceğini ve önümüzdeki alt aylık dönemin yeniden çatışma ortamında geçebileceğini söyledi.

Kuzey Irak’taki Kadek militanlarının Türk Ordusu ile Amerikan askerleri arasında cendereye alınmasının beklenmediğini anlatan Kartal, ABD’nin zaten zor olan durumunu istikrarsızlığa sürüklemeye kalkışmasının yararına olmayacağına dikkat çekti.

Brüksel’de tatile çıkmayanlar arasında, Kürtler’in "Kürdistan Ulusal Kongresi" diye adlandırdıkları oluşumun yöneticileri de bulunuyorlar. Önümüzdeki altı aylık süreç kendileri için her bakımdan büyük önem taşıyor. Elbette bu arada, kongrelerine üye ve Türkiye tarafından terörist örgüt olarak tanımlanan oluşumların dünden itibaren yürürlüğe giren yasadan etkilenmemesi için çalışmalar da yapıyorlar.

Kongrenin sözcülerinden DEP eski milletvekili Remzi Kartal Türkiye’ye toplu bir dönüş olmasını beklemiyor. Kartal "dört yıldır sürdürülen ateşkese ve Türkiye’nin demokratikleşme sürecine verilen kürt desteğine yasal cevap bu olmamalıydı", demeye getiriyor;

"Dört yıldır Türkiye’de; toplumsal barış, demokratik çözüm ve sorunların çözümü konusunda AB sürecine paralel olarak çok büyük adımlar atıldı./PKK, Kadek ve diğer bunlarla ilgili Kürt kurumları, Türkiye’nin bütünlüğü çerçevesinde toplumsal barış ve demokratik çözüm konusunda çok büyük sorumluluk gerektiren adımlar attılar. Cevap olarak da toplumsal barış ve topluma demokratik katılımı sağlayacak bir yasal sürecin açılması beklentisi vardı. Yani bir süredir örgütten kaçmış, mücadeleden kaçmış, Kürt halkından kopmuş şurada, burada kalan, bekleyen, devletle de ilişkisi olan bazı insanlar, küçük sayıda insanlar bu yasadan dolayı müracaat edebilir. Ve geri dönüş için gerekçe arayan imkânlar arayanların bir bölümü, çok küçük miktardadır bunlar müracaat edebilirler yoksa Kadek saflarında veya KNK veyahut Kürtlerle ilgili diğer kurumlar içinde , siyasi çözüm toplumsal uzlaşı isteyen, bekleyen, isteyen insanlarımızın hiçbiri bu yasadan dolayı gelmeyecektir. Bunun çok net bilinmesi lâzım. Kamuoyunun gelişmeleri iyi kavraması lâzım. Hükümetin yaptığı bu yanlış adım en azından Türkiye kamu oyu tarafından doğru algılanmalıdır."

Önümüzdeki 1 Eylül tarihi Kuzey Irak’ta yerleşik veya Avrupa’da sürgünde bulunan kürtler açısından büyük önem taşıyor. Zira, Türk hükümeti bu tarihe kadar kürtlerin bekledikleri açılımı yapamazsa, tek taraflı ateşkes sona erdirilecek.

Remzi Kartal Türkiye’nin yeniden gerginlik ve çözümsüzlük politikasına dönüş yapmasında bu kararın etkili olduğuna işaret ediyor:

"Kürtler, AB sürecinin Türkiye’den yana başlatılması konusunda olumlu bir rol oynadılar. O günden bu yana tüm alanlarda sorumlu bir yaklaşım gösterdiler. Buna rağmen bu süreç içerisinde Türk devlet politikası AB sürecine yönelik bir takım aldatıcı kararlar almakla beraber, bunları bile uygulamayan, gereğini samimi bir şekilde yerine getiremeyen çifte standart bir politika uyguladı, kürt gerillalarına karşı sürekli imha etme temelinde bir politika sürdürdü. Ortaya çıktı ki, devlet bir adım atma, toplumu demokratik bir uzlaşı ortamına çekme, kürt sorunun çözme noktasından ziyade gerillalara yönelik operasyonları arttırıyor, faili meçhul cinayetler, kontrgerillanın halka yönelik yaptığı karanlık işlemler, kapsamlı eylemlerden şu çıkıyor; devletin kürt sorununu kabul etme, o anlamda çözüme gibi bir olumlu yaklaşımı yok, tam tersine tasfiye etmeyi, teslim ettirmeyi, pişman ettirmeyi esas alan bir yaklaşımı var ve tasfiye operasyonu genişliyor. Doğal olarak gerilla kendini meşru savunma temelinde korumayı esas alan bu güçler 1 Eylül'e kadar eğer bu politika değişmezse, ateşkes iki taraflı olarak devlet tarafından kabul edilmezse, 1 eylülden itibaren tek taraflı uyguladığımız ateşkesi ortadan kaldırıyoruz, aktif olarak kendimizi savunma, süreçteki gelişmelere müdahale etme noktasında bir politika yürüteceğiz diye bir açıklama yaptı. Bizim de yapılan açıklamalardan aldığımız bilgi bu."

Türk medyasında Türkiye’nin, Kuzey Irak’ta PKK ve Kadek’i tasfiye operasyonları için Washington’da destek aradığına dair haberler çıkıyor. Gerçi Amerikalı komutanlar, Genel Kurmay başkanı Orgeneral Özkök ile yaptıkları görüşmelerde bu konunun gündeme gelmediğini açıkladılar ama pazarlıkların ağırlık konusunun bu olduğu yine basın tarafından öne sürülüyor. Peki Kürtler ne düşünüyorlar bu konuda? Remzi Kartal’a göre kamuoyu aldatılıyor;

"Türk basını gerçekten ne yazık ki, Türk halkının çıkarları açısından gerçekleri yansıtma, bilgilendirme noktasında çok talihsiz bir rol oynuyor. Bu Irak’taki gelişmeler konusunda da öyle. Türkiye hep şunu esas aldı. Kürt sorununu kabul etmeyen ve direnişi tasfiye edilecek mantığı ile ve hep dışarıdan destek alarak bu tasfiyeyi esas alan politika yürüttü. Son dört yıla kadar da herkesin desteğini aldı. Fakat Türkiye aynı politikada ısrar ediyor; gerçeği görmüyor. Amerika ve Avrupa’nın politikalarında değişim var. Kürtlerde çok büyük değişim var. 4 yılda bütün politikalarını olumlu yönde değiştirdiler ve yürüttüler. Türkiye ise hiçbir değişim yapmadı. Dışarıdan bakıldığında Türkiye savaşta ısrarlı Kürtler barış istiyor. Bölgede istikrarsızlığın sürmesini istiyor. Kürtler ise Irak’ta ve Türkiye’de istikrarı istiyor. Böyle bir tabloda ABD niye Türkiye’ye yardım versin, Kadek’e karşı kapsamlı bir mücadeleye girsin. Böyle bir beklenti, Kürt sorununu dışarıdan aldığı destekle inkâr politikasına ısrarlıdır. Bu Türkiye’ye kaybettirdi her zaman. Bu politikayı terk etmelidir. Türk kamuoyu bunu görmeli, Türk basını gerçekleri doğru aktarmalı, bahsettiğiniz gelişmeler çarpıtılmış, gerçeği ifade etmeyen gelişmelerdir."

Diğer bir deyişle Amerika’nın Iraklı kürtlerin de yardımıyla PKK ve Kadek mensuplarını sınırdışı edeceği veya Türk Silahlı Kuvvetleri ile cendere arasına alacağı haberleri de mi maksatlı?

"Hiç böyle bir şey söz konusu değil. Irak’ta zaten istikrarsızlık var, ABD’nin yaşadığı sorunlar var, sorunları çözmede halkın desteğini almak istiyor. Bu çerçevede Kadek gibi geniş halk desteği olan, sürekli barış ve çözümü destekleyen bir gücün üzerine askeri olarak gidip kendisi için istikrarsızlık yaratması Amerika’nın yararına değildir."

Remzi Kartal’a göre, demokratikleşme tam gerçekleşmeden, temel hak ve özgürlükler ortamı gerçek anlamda yerleşmeden, Doğu Anadolu’nun ekonomik açıdan kalkınması ve yatırımları artması mümkün değil;

"Fakat varolan çatışmanın uzlaşı ortamına dönüştürecek köklü bir yaklaşım olmadığı sürece bölgedeki yatırımlarda da çok ciddi bir gelişmenin olmayacağı düşüncesindeyiz. AKP gerçekten Türkiye açısından zaman kaybettiriyor. Ekonomik yatırımlar da, bölge halkının siyasal, kültürel, sosyal, genel beklentilerinin bir parçasıdır ama hükümet samimi ve çözümleyici bir tutum sergilemelidir. Şu andaki tutumu böyle değildir."

Önümüzdeki altı ay Türkiye’nin Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerini başlatma çabaları açısından da önemli bir dönem. PKK ile çatışmaların başlamasının ve Türkiye içinde gerginlik ortamı doğmasının üyelik sürecine de ağır bir darbe indireceğine hiç kuşku yok. Acaba elde edilmek istenen netice bu mu?

XS
SM
MD
LG