Erişilebilirlik

'Tutuklamalardan Önce Ankara'nın Aranması Gerekirdi' - 2003-07-11


4 Temmuz’da 11 Türk askerinin Kuzey Irak’taki Amerikan birliklerince gözaltına alınmasıyla Ankara ile Washington arasındaki hava yeniden gerginleşti. İkili ilişkilerdeki ilk gerginlik, Irak savaşı öncesinde Türkiye’nin Amerikan askerlerine topraklarında konuşlandırma izni vermemesiyle patlak vermişti. Ankara, askerlerin gözaltına alınması üzerine sert tepki gösterirken, gelişmeler Türk kamuoyunda öfkeyle karşılandı. Olayın soruşturulması için Washington ve Ankara ortak komite toplantıları başlatırken, Washington’daki çevreler askerlerin gözaltına alınmasını nasıl değerlendiriyor; bu gelişmenin ikili ilişkileri nasıl etkileyeceğini düşünüyor.

Melek Çağlar, merkezi Washington’da bulunan Rand araştırma kuruluşunun Türkiye uzmanlarından Stephen Larrabee’yle görüştü.

"Belirsizlik Çağında Türk Dış Politikası" kitabının ortak-yazarı Stephen Larrabee, Türk askerlerinin Kuzey Irak’ta gözaltına alınmasının Türk-Amerikan ilişkilerini zedelemeyeceği görüşünde. Zira, Larrabee’ye göre iki ülkenin ortak çıkarları hala çok geniş bir coğrafyada işbirliğini gerektiriyor.

Larrabee, ilk olarak Amerika’nın Kuzey Irak’ta Türk askerlerini gözaltına almasını doğru bulup-bulmadığı sorusunu yanıtladı. “Olayın tam olarak nasıl geliştiğini söylemek zor ancak Amerika’nın farklı bir tutum izlemesi daha iyi olurdu” diyen Larrabee izlenmesini daha doğru bulduğu tavrı şöyle açıklıyor: "İstihbaratın alınmasından hemen sonra bence Dışişleri Bakanı Powell ile Savunma Bakanı Rumsfeld’in Türk muhataplarını derhal arayıp, konuyu görüşmesi daha iyi olurdu. Ancak görünen o ki bunun yerine daha alt düzeyde bir yetkili tutuklama emrini vermiş."

Askerlerin tutuklanması bazı çevrelerde, Amerika’nın Türkiye’ye vermek istediği bir mesaj olarak da değerlendirildi. Rand uzmanı Stephen Larrabee ise aynı görüşleri taşımıyor: "Ben bunun bir mesaj olduğunu düşünmüyorum. Olay tamamen yanlış anlaşılma ve alt düzeydeki yetkililerin bu konuda doğru hareket etmemesinden ibaret. Elbette, alınan istihbaratta iddia edildiği gibi bölgedeki valiye saldırı planı sözkonusuysa, Amerika bu planın gerçekleşmesini istemez. Ama bu istihbaratın doğruluğundan emin olunmadığı için Amerika’nın askeri bir operasyonla tutuklamalara gitmek yerine konuyu en üst düzeyde diplomatik çerçevede gündeme getirmesi gerekirdi. "

Rand uzmanı Stephen Larrabee, Mart ayında Türkiye’nin Amerikan askerlerine izin vermemesiyle ikili ilişkilerde belirli bir gerginlik oluştuğunu ancak tutuklamaların Amerika’nın Türkiye’ye belirli bir mesaj vermek için giriştiği bilinçli bir çaba olmadığını kaydediyor.

Milliyet gazetesi dış politika yazarı Sami Kohen, konuyu ele aldığı yazısında “Süleymaniye baskınıyla artık Türk - Amerikan ‘stratejik ortaklığı’ tamamen öldü” görüşünü savunuyordu. Larrabee ise "Ortaklık öldü” görüşüne katılmıyor:"Son gelişmeler kısa vadede belki ilişkileri zorlaştırmış olabilir ama Türkiye ile Amerika arasındaki bağlar, askerlerin tutuklanması gibi münferit bir olayın bozamayacağı kadar güçlü. "

Stephen Larrabee, başta Amerika olmak üzere iki tarafın da ilişkileri eski düzeyine getirmek için çaba göstermesi gerektiğini söylüyor.

Türk tarafının ilişkilerin eski düzeyine gelmesi için Amerika’dan beklentisi bu konuda resmen özür dilenmesi, Amerika bu beklentiyi yerine getirecek mi? Stephen Larrabee yanıtlıyor: "Eğer bu konuda yanlış yapılmışsa, eğer alınan istihbarat yanlışsa Amerika’nın özür dilemesi gerekir. Ancak önce istihbaratın doğru olup-olmadığını görmek için beklememiz lazım."

Rand uzmanı Stephen Larrabee, bazı Amerikan gazetelerinde iddia edildiği gibi Ankara ile Washington’un Kuzey Irak’taki çıkarlarının çakışmadığını belirtiyor. Rand uzmanı, “Her iki taraf da bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını başından beri istemiyor, bu da çıkarlarımızın ortak olduğunu gösterir” diyor. Larrabee, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya gibi bölgelerde iki tarafın ortak çıkarlar doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini vurguluyor, Amerikan ve Türk basınının bazı farklılıkları ön plana çıkarmasının ilişkilere zarar verebileceğini kaydediyor.

Rand uzmanı Stephen Larrabee, son olarak, Senato’da yeniden gündeme gelen Ermeni karar tasarısını da değerlendirdi: "Umarım bu tasarı Senato’dan geçmez. Çünkü karar tasarısının geçmesi hiç kuşku yok, ilişkilere zarar verecektir. Bu durumda da Amerikan yönetiminin zararları asgariye indirmek için harekete geçmesi gerekecek."

Larrabee, tasarının geçmemesi için Başkan Bush ve tüm diğer üst düzey yetkililerin ellerinden geleni yapmasının; tasarının kabulünün ikili ilişkilere zarar vereceğini Senato’ya mutlaka anlatmasının şart olduğunu da kaydediyor.

XS
SM
MD
LG