Kıbrıs’ın Türk ve Rum siyasi parti liderleri Strasburg’da toplanıyorlar. Türkiye ve Avrupa açısından uluslararası ilişkilerin ön cepheye çıkacağı yeni bir haftaya girilirken çalkantılar yaşanan bir yerküreye huzur, istikrar ve barışın nasıl getirilebileceğine dair arayışlar toplantıların gündemlerine damgasını basıyor.
Küreselleşme sürecinde, Avrupa Birliği’ndeki yurttaşların ağız tadıyla yeni bir haftaya başladıklarını söyleyebilmek bile giderek güçleşiyor. Her gün yeni işten çıkarmalarla çoğalan işsizler ordusu, artan yaşam pahalılığı, sadece siyasi iktidarlara değil, refahına düşkün sade vatandaşlara da uykusuz geceler geçirtmiyor değil. Bir hafta boyunca yapılacak toplantılar işte bu yüzden dünyanın bir bakıma bozulan dengesini yeniden düzleştirme hedefi güdüyor. Strasburg’da Avrupa Konseyi, giderek daralan zaman diliminde, iki halkı barış, istikrar ve huzur içinde yeniden birleştirme çabalarında önemli bir adım atıyor ve iki tarafın siyasi parti liderlerini buluşturuyor. Kıbrıs’tan getirilerek dikilecek sedir ağacıyla da bu birleşme çabalarındaki buluşmayı simgeleştiriyor. Zirveye, Kıbrıs Türkleri’nin Cumhuriyet Meclisi’nde veya dışında temsil edilen siyasi partileri katılıyorlar. Ulusal Birlik Partisi, Derviş Eroğlu; Toplumcu Kurtuluş Partisi, Hüseyin Angolemli; Cumhuriyetçi Türk Partisi, Mehmet Ali Talat; Yenilikçi Atılım Partisi, Ertuğrul Hasiploğlu; Demokrat Parti, Serdar Denktaş; Birleşik Kıbrıs Partisi, İzzet İzcan ve Özker Özgür tarafından temsil ediliyor. Bazı milletvekillerinin de tören ve toplantılara katılmak üzere Strasburg’a geldikleri bildiriliyor.
Avrupa Birliği de kendi tarafında, Kıbrıs’ın da bulunduğu Akdeniz’i bir barış ve istikrar gölüne döndürme çabalarını sürdürüyor. Palermo’da Pazartesi günü Avrupa Birliği üyesi 15 devletin yanı sıra, Akdeniz havzasının 12 ülkesiyle, birlik üyeliğine hazırlananlar, ticaret bakanları düzeyinde bir araya geliyorlar. Amaçları, 2010 yılında başlaması plânlanan Avrupa-Akdeniz serbest ticaret bölgesiyle ilgili yeni adımlar atabilmek. Kıtanın genişlemiş geleceğini anayasal bir düzene oturtma çalışmalarının tatil öncesi ve belki de sonuncusu hafta ortasında Brüksel’de yapılacak.
Avrupa Kurultayı Ekim'de başlaması plânlanan hükümetler arası konferans öncesi özellikle dış politika alanında mevcut bazı pürüzleri gidermeye çalışacak. Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nun gündemi de yine daha iyi bir dünyayla ilgili. Yıllık dünya insan hakları raporu çerçevesinde din ve inanç özgürlüklerinin genişletilmesi ve dini istismar konusu yaparak kendi menfaatleri doğrultusunda kullanan çevrelere karşı nasıl mücadele edileceği görüşülecek. Ancak rapor ve karar tasarısından önce Dönem Başkanı İtalya’nın Dışişleri Bakanı Franço Frattini, komisyon üyeleri önünde dış politika ve güvenlik konularında izleyecekleri politika üzerine bilgi verecek, soruları yanıtlayacak. İtalya’dan sonra başkanlık İrlanda’ya geçiyor. Hafta sonunda Dublin’de Avrupa Parlamentosu’nun İrlandalı Başkanı Pat Cox, Türkiye dahil genişleme sürecinde yer alan devletlerin yanı sıra, Avrupa Birliği’nin temsilcisi büyükelçileri başkentinde toplayacak. İtalya’nın Dublin büyükelçisinin de katılacağı toplantı, İrlanda döneminde yapılacak çalışmalar ve ulaşılması amaçlanan hedefler üzerine bilgi vermek, üye ve aday ülkelerin büyükelçilerinin görüşlerini dinlemek için düzenleniyor.
Barış ve istikrar yerleştirilmek istenen bir başka bölge olan Kafkaslar da Avrupa Konseyi’nin gündeminde. Bu arada Konsey'in Irkçılıkla Mücadele Komitesi Ermenistan üzerine hazırladığı raporunu açıklayacak. Hem de tam Konsey’in Erivan’da bir daimi temsilcilik açtığı sırada. Elbette, bazı taşları yerine koymakla başlayan inşa çalışmaları, bugünden yarına sonuçlanacak gibi değil. Her tarafta bir şantiye görünümü dışa yansıyorsa ve herkes elinde inşaata bir kürek sallamakla meşgulse, gelecek nesillere daha iyi günler bırakabilmek için. Fakat ne pahasına ve hangi özveri karşılığında, işte Avrupalılar da dahil olmak üzere dünya vatandaşları gelecekten daha çok biraz da bencilcesine kendilerini düşündüklerinden bu soruyu sormadan edemiyorlar. İktidarların işleri de işte bu yüzden zor. Bir taraftan homurdanmaları susturmak, diğer taraftan da geleceğin binalarını inşa etmek zorundalar.