Erişilebilirlik

'Gösteriler Yayılmazsa Etkili Olamaz' - 2003-06-29


İran’da son haftalarda başkent Tahran ve öteki bazı kentlerde, dini liderler aleyhinde gösteriler yapıldı. Güvenlik güçleriyle çıkan çatışmalarda birçok kişi tutuklandı, yaralananlar oldu. Bu kez gösterilerin daha yaygın ve rejimi daha çok tehdit eder nitelikte olduğu görülüyor. Hatta bazı uzmanlar din rejiminin devrilmesinin fazla uzun sürmeyeceğini düşünüyor.

Yale Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Programı Yöneticisi Abbas Emanet, kısa bir süre önce İran’dan döndüğünü, son gösterilerin, daha öncekilerden farklı olduğunu söylüyor:

“Bu kez İran halkının bütün kesimlerinde, çok yoğun bir değişim beklentisi var. Böyle bir değişimin, iyi de kötü de olsa, sırf ülke içinden doğan bir girişimle olamayacağı, dıştan desteğe de ihtiyaç olduğu kanısı mevcut. Ve açıkça, gelecekte olacaklar konusunda Amerika’nın çok önemli rol oynayacağı düşünülüyor.”

Abbas Emanet, komşu Irak’ta büyük bir Amerikan askeri gücü bulunduğunu, Başkan Bush’un, İran’da nükleer silahların hoşgörüyle karşılanmayacağını açıkça belirttiğini hatırlatıyor. Profesör Emanet, mollalar rejiminin savunma halinde olduğunu söylüyor. Washington yakınındaki George Mason Üniversitesi’nde Orta Doğu Tarihi Profesörü olan Şaul Bakhaş, bu kez İran’daki göstericilerin ve özellikle öğrenci gruplarının, rejim aleyhinde daha önce yapılan gösterilere kıyasla çok daha sert ifadeler kullandığını belirtiyor. Dini lider Ayetullah Hamaney aleyhinde “Hamaney’e İdam...” şeklinde sloganlar atıldığını söyleyen Profesör Bakhaş, İran’daki gibi bir baskı ortamı içinde bunu yapabilmenin önemini vurguluyor:

“Gösterici öğrenciler, demokrasi isteğinin yanısıra ülkenin en büyük dini lideri aleyhinde son derece sert görüşler dile getiriyor. Gösteriler, farklı üniversitelerde ve farklı şehirlerde yapılıyor. Orta sınıfa mensup İranlılar da gösterilere katılıyor; Otomobilleriyle gelip, korna çalarak öğrencilere destek oluyor. Rejimin, militanlarını sopalar, bıçaklar ve zincirlerle öğrencilerin üzerine salıp dövdürmesi, protesto gösterilerinden ciddi olarak çekindiğini gösteren bir kanıt.”

Ancak Profesör Bakhaş, gösterilerin etkisinin ancak sınırlı olabileceğine dikkat çekiyor; İran toplumunun diğer önemli kesimleri de katılmadığı takdirde bu protesto eylemleriyle rejimi devirmenin mümkün olamayacağını söylüyor. Uzman, bu kesimlerin başında da pazarın, yani İran ekonomisini ayakta tutan zengin tüccarların geldiğini belirtiyor. Yine de Şaul Bakhaş, cesaretin şart olduğunu ve bu son gösterilerde cesur davranışın örneklerine sık sık tanık olunduğunu söylüyor:

“Son birkaç hafta içinde ayrıca İran Meclisi’nin birçok üyesinin ülke yönetiminde açıklık ve demokrasi arzusunu dile getiren bildiriler imzaladığını gördük. Yine son günlerde, aydınlar, yazarlar, gazeteciler ve siyasi eylemcilerden oluşan 135 kişilik bir grup, dini liderin sahip olduğu aşırı yetkileri ve Ayetullah Hamaney’in her türlü eleştiri ve denetimin üzerinde olmasını sorgulayan bir bildiri yayınladı.”

Başkan Bush, gösterilerin, İran halkının özgürlük arzusunu ortaya koyduğunu söyledi. Bush yönetiminin, İran’da, reformcu olarak bilinen Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi liderliğindeki hükümetin, gerekli reformları yapmakta yetersiz kalacağı sonucuna vardığı anlaşılıyor. Amerika’da, İran’da değişimin ancak halktan gelecek baskılarla gerçekleşebileceğini düşünenler giderek artıyor.

Amerika’daki yeni-tutucu kesime dahil olduğu bilinen uluslararası ilişkiler uzmanı Michael Ledeen şöyle diyor:

“Gösterileri yapanlar, her sınıf ve kesimden, genç-yaşlı insanlar... Sözkonusu olan, sadece genç öğrencilerin, belli istekleri dile getirdiği bir eylem değil. Bütün halkın, özgürlük isteğiyle giriştiği bir ulusal hareket başlamış görünüyor. İran halkı değişimin, ülke içinde evrim yoluyla gerçekleşmesi konusunda umudunu kaybetmiş görünüyor. Cumhurbaşkanı Hatemi’nin de diğerleriyle birlikte gitmesini istemeleri bunu ortaya koyuyor.”

Michael Ledeen, İran’ı, en tehlikeli terörist devlet olarak niteliyor. Amerikan hükümeti İran’ın nükleer silah geliştirmeye çalıştığını savunuyor ve bunun mutlaka önlenmesi gerektiğine inanıyor. İran’da daha ılımlı ve demokratik bir yönetimin işbaşına gelmesinin bu sorunu da ortadan kaldıracağı düşünülüyor.

İranlı yetkililer ise buna, herhangibir Amerikan saldırısını engellemek için nükleer silaha ihtiyaçları olduğunu söyleyerek karşılık veriyor. Dışişleri Bakanı Bakanı Kemal Harazi, ülkesini hedef alan ekonomik yaptırımlar ve diğer kısıtlamalar tamamen kaldırıldığı takdirde nükleer tesislerinde uluslararası denetime izin vereceklerini söylüyor.

Amerika’nın İran’a karşı askeri eyleme geçebileceği şeklinde söylentiler dolaşırken Michael Ledeen ve diğer uzmanlar bunun sözkonusu olmadığını belirtiyor. Washington’un askeri değil manevi ikna yolunu tercih edeceğini ve İran’ın kaderini, kendi halkının tayin edeceğini söyleyen Michael Ledeen şöyle diyor:

“Bir gün gelip İran’ın büyük kentlerinde meydanlar hükümete karşı gösteri yapan ve görevi bırakmasını isteyen insanlarla dolarsa o zaman rejimin sonu gelmiş olacaktır. Bu senaryoda askeri yönteme yer yok. Askeri ayaklanma değil, siyasi devrim olabilir.”

İran rejimi ciddi ekonomik sorunlarla da karşı karşıya. İslamcı yönetim halka vaadettiği ekonomik refahı sağlayabilmiş değil. Amerika’da yayınlanan “Foreign Affairs” dergisindeki bir yazıda İran’ın yıllık petrol gelirinde 1979 İslam devriminden buyana yüzde 100 artış olmakla birlikte kişi başına milli gelirin en az yüzde 30 oranında azaldığı belirtiliyor. İran hükümeti nüfusun yüzde 15’inin yoksulluk çizgisinin altında yaşadığını kabul ederken gerçek oranın yüzde 40’a kadar yükseldiği tahmin ediliyor.

İran İçişleri Bakanlığı’nın bir araştırmasına göre halkın neredeyse yüzde 90’ı, hükümetten memnun olmadığını söyledi. Halkın yüzde 28’i ülkede köklü değişiklik isterken yüzde 66’sı aşamalı reformdan yana olduğunu belirtti. Mevcut durumdan memnun olduğunu belirtenlerin oranı ise yüzde 11’de kaldı.

İran’da sivil toplum örgütlerinin hızla yayıldığı, çeşitli sosyal sorunlara çare aramak için çok sayıda örgüt kurulduğu bildiriliyor. Birçok gazete rejim tarafından kapatılırken sürekli yeni gazeteler çıkıyor ve yaklaşık 2 milyon İranlının İnternet bağlantısı bulunuyor.

Yale Üniversitesi Profesörü Abbas Emanet, bilgi ve bilişim olanaklarının hızla yayılmasının, İran’da değişim yönünde etkili olacağını belirtiyor ancak bir değişimin ne getireceği konusunda kuşkular taşıyor. İran asıllı Profesör, batılıların İran’da batı tarzı bir laik hükümet beklememesi gerektiğini söylüyor. Uzmana göre mollalar ve köktendinci rejim muhtemelen işbaşından uzaklaşacak ama İran’da dinin ağırlıklı etkisi devam edecek:

“İran’da halkın çoğunun artık dine dayalı bir rejim istemediği söylenebilir. Ancak bu İran halkının, dinden uzaklaştığı anlamına gelmez. İslam, İran toplumu içinde çok önemli yer tutmaya devam edecektir ama yeni ortaya çıkmasını umduğumuz siyasi düzende yeri olmayabilir.”

İran’daki dinci rejim, protesto gösterilerine nisbeten kontrollu tepki gösterdi. Polisin aşırı kuvvet kullanmadığı, rejim yanlısı milislerin de sonradan kontrol altına alındığı görüldü. İran rejiminin, aşırı kuvvete başvurduğu takdirde protestoların yayılabileceği ve kendisine karşı tam bir meydan okumaya dönüşebileceği konusunda kaygılı olduğu sanılıyor.

XS
SM
MD
LG