Erişilebilirlik

Savaş İçinde Savaş Tehlikesi Bölgeyi Nasıl Etkileyecek? - 2003-04-08


Irak savaşında çatışmalar başkent Bağdat’ta yoğunlaşırken, kuzeyde koalisyon güçleriyle beraber hareket eden Kürtler zaman zaman Irak birliklerinin direnişiyle karşılaşıyor. Iraklı Kurtlerin savaşa aktif olarak katılmaları ve Saddam rejiminin devrilmesinde önemli bir rolü üstlenmiş olmaları bölgeyi nasıl etkileyecek... Bu soruyu Amerika’da çalışan siyaset bilimi uzmanları yanıtlıyor...

Türkiye’nin, topraklarında Amerikan askerlerinin konuşlanmasına izin vermemesi üzerine Washington savaş planlarında değişikliğe gitti ve kuzeyden ağır silahlarla büyük bir cephe açmak yerine birkaç bin kişilik kuvvetle saldırıyı başlatmak zorunda kaldı. Kuzeye havadan indirilen bu Amerikan birliklerine Kürtler de eşlik ediyor ve Irak askerlerine karşı birlikte savaşıyor.

Yeni planın başarıyla yürütüldüğünü söyleyen bazı uzmanlar, bunun ilk plana göre daha iyi olduğu düşünüyor. Bu görüşü savunanlara göre, Türkiye üzerinden ağır silahlarla açılacak kuzey cephesi savaşın süresini kısaltacak, ancak Türkiye için, Kuzey Irak’a daha çok asker gönderme fırsatı yaratarak, belki de yeni bir Türk-Kürt çatışmasına neden olacaktı.

Washington’daki CATO Enstitüsü Savunma Politikaları Program Direktörü Charles Pena, bu görüşü dile getiren uzmanlardan...

"Orijinal planın uygulanmadığına ne kadar sevinsek az, çünkü kuzeyde böylelikle yeni bir kıyamet kopmadı... Türkler bu konuda dikkatli davranıp, Kuzey Irak’a daha fazla asker sokmadılar. Kürtler de aynı hassasiyeti gösterdi. Kuzeydeki Irak birliklerinin bu toprakları savunmaya pek meraklı görünmedikleri de dikkate alınırsa, bu bölgede istikrar büyük ölçüde korunmuş oldu. Tabii, güneyde gösterdiğimiz hızlı ilerlemeyi burada gösteremedik ama en azından bizi zor durumda bırakacak şartlar da ortaya çıkmadı."

CATO Enstitüsü uzmanı Charles Pena’nın bu görüşünü Peter Galbraith de paylaşıyor. Kuzey Irak ve Kürtler konusundaki çalışmalarıyla tanınan eski diplomat kuzeydeki gelişmelerin şaşırtıcı derecede iyi olduğunu söylüyor:

"Kuzeye gönderilen Amerikan birlikleri peşmergelerle birlikte savaşıyor, bu da Amerika’nın stratejisi açısından Kürtlerin önemini artırıyor. Kuzey cephesi Kürtlerden oluşuyor. Bence bu son derece yerinde. Çünkü eninde sonunda Kürtler Iraklı ve Irak’taki rejimi değiştirecek mücadele de Irak içinden çıkmalı, Irak halkı tarafından yürütülmeli."

70 bin kişiye varan askeri güce sahip olduklarını söyleyen Kürtler, Irak’taki muhalifler arasında, rejim değişikliği için savaşan koalisyon güçlerine yardım edebilecek kapasiteye sahip tek grup.

Askeri uzmanlar, Iraklı Kürtlerle Afganistan’daki Taleban rejiminin devrilmesinde büyük rol oynayan Kuzey İttifakı arasında benzerlik kuruyor. Ancak Kuzey İttifakı gibi Kürtler de ülkenin tamamını temsil etmiyor.

Washington Yakındoğu Politikaları Araştırma Merkezi Türkiye Program Direktörü Soner Çağaptay, Kürtlerin koalisyon güçleriyle birlikte savaşmasının ileride siyasi açıdan sorunlar yaratacağını söylüyor.

"Afganistan’daki Kuzey İttifakı da peşmergeler gibi düzenli bir ordudan oluşmuyordu. Değişik etnik gruplardan gelen aşiret liderlerinin öncülüğündeki birliklerden oluşuyordu. Peşmergelerle Kuzey İttifakı arasındaki en büyük benzerlik bu... Ancak önemli bir unsur daha var ki bu gözden kaçırılmamalı... Kürtler, tüm Irak halkını temsil etmiyor, sadece Irak’taki etnik gruplardan birini yani Kürtleri temsil ediyor. Süryanileri, Arapları temsil etmiyorlar."

Türkiye, uzun yıllardır, Iraklı Kürtlerin bağımsızlık ilan etmesine şiddetle karşı çıktığından bu tür bir gelişmeyi önlemek için bölgeye asker gönderme tehdidinde bulunuyordu. Savaş öncesinde Amerika’ya Türkiye arasındaki görüşmelerde de Türk tarafı hem bu konuyu, hem de Musul ve Kerkük petrollerini kimin kontrol edeceği ve Türkmenlerin geleceği konusundaki kaygılarını gündeme getirdi."

Kerkük, bence ciddi bir konu” diyen Ortadoğu uzmanı Soner Çağaptay Kerkük’ün hem Türkler hem Kürtler için büyük önemi olduğunu söylüyor:

"Kürtler Kerkük’ü kendilerine ait görürken, aynı iddiayı Türkmenler de taşıyor. Her ne kadar Türkmenler Kerkük’te çoğunlukta olmasalar da varlıkları, Kürtlere göre daha fazla hissediliyor. Çünkü Kerkük nüfusu içinde kültürel ve siyasi orta sınıfı Türkmenler oluşturuyor. Bu durumda sorulması gereken soru Kürtler, Kerkük’e girecek mi ve eğer girerlerse Türkmenler buna nasıl karşılık verecek? Türkmenler bunu bir saldırı olarak algılayacaklar mı ? Bu faktörler dikkate alındığında Kürt liderler bu konuda çok akıllıca davranmak zorunda. Kerkük’le ilgili hak iddiaları ancak ve ancak Türkmenler, Kürtler ve Süryanileri memnun edecek bir formülle çözülebilir."

Türkiye, kuzeyde kurulacak bağımsız bir Kürt devletinin kendi topraklarındaki 12 milyon Kürt için kötü bir örnek oluşturacağı endişesini de taşıyor.

Lehigh Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Henri Barkey bu nedenle Kerkük’ün kontrolünün Türkiye açısından büyük bir kaygı kaynağı olduğunu söylüyor.

"Kerkük’e girdikleri takdirde Kürtlerin, bu kentteki petrol dahil her türlü kaynağı ele geçirip zenginleşeceği konusundaki kaygı Türkiye’de oldukça yaygın... Kürtlerin daha sonra da bağımsızlık isteyeceklerinden ve bu şekilde başlayacak bir bağımsızlık hareketinin Türkiye’de yaşayan Kürtleri de etkisi altında almasından korkuluyor..."

Eski büyükelçi ve Amerikan Ulusal Güvenlik Akademisi uzmanlarından Peter Galbraith, Türkiye’nin özellikle iki noktada kaygılı olduğunu söylüyor.

"Biri, Türkiye’ye büyük bir göçmen akınını önlemek. Bunun olmayacağı anlaşılıyor. Uzun vadede ise Türkiye’nin kaygısı Kürtlerin federe yapıdan ayrılıp bağımsızlık ilan etmesi. Bu ihtimal gerçekleşebilir. Eğer Kürtler federe yapı içerisinde kalmak istemiyorsa, Irak’ın toprak bütünlüğünü korumanın pek mümkün olacağını sanmıyorum. Ve bence bugünkü durum da bunu gösteriyor."

Peter Galbraith bu görüşleri dile getirirken Lehigh Üniversitesi profesörü Henri Barkey de “Amerika, bir yandan Irak’a demokrasi getirme iddiasını taşırken bir yandan da Türkiye’nin isteklerini yerine getirmek için neredeyse ters takla atıyor” diyor. Barkey, Türklerle Kürtlerin çatışan çıkarlarını dengede tutmanın Amerika için hiç de kolay olmayacağını da sözlerine ekliyor:

"Türkler, ‘Irak federal devlet olmasın, Kürtler de şu, şu, şu imkanlara sahip olmasın’ diyor. Ama eğer Irak demokrasiye geçecekse, ve halkı kendi geleceğini belirleyecekse, nasıl bir yönetim nasıl bir ülke istedikleri ne Türkleri ne de Amerikalıları ilgilendirir. Türkler, Kuzey Irak’ta önemli bir rol üstlenme iddiasıyla kendilerini zor duruma düşürdü. Türkler, bir yandan Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasını isteyip, Kürtlerin bağımsızlık ilan etmesine karşı çıkarken, bir yandan da yaptıklarıyla Kürtlerin bağımsızlık isteğini körüklüyor. Çünkü eğer Kürtler 10 yıldır sahip oldukları özerkliğe rağmen en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelirse, neden en azla yetinmek istesin ki..."

Savaş sonrası Irak’a ilişkin bu ve benzeri sorular daha yanıtlanmayı beklerken, birçok gözlemci, Irak’taki tüm etnik gruplar kadar Türkiye’nin de isteklerinin karşılanmasının savaş içinde yeni bir savaşın çıkmasını engelleyeceğini düşünüyor.

XS
SM
MD
LG