Erişilebilirlik

'Kıbrıs Konusunda İpler Kopmadı' - 2003-03-11


Lahey’de başarısızlıkla sonuçlanan Kıbrıs görüşmesi Avrupa Birliği çevrelerinde hayâl kırıklığı yaratırken, Avrupa Komisyonu sözcüsü, Türkiye’nin Avrupa Birliği topraklarını işgâl eden bir ülke konumuna düşeceğini ve üyelik sürecinin sekteye uğrayacağını tekrarladı.

Avrupa Birliği’nin yürütme organı olan Komisyon tarafından yapılan açıklama, genişleme işleri ile Kıbrıs ve Türkiye dosyalarından sorumlu üye Gunther Verheugen’ün Londra’daki bir konferansta söylediklerinin tekrarı niteliğinde.

Komisyon’un sözcüsü Jean Cristophe Flori, mutat günlük basın brifing sırasında, Lahey görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasından duyulan üzüntüyü dile getirdi ve resmî tutumlarını yineledi.

Peki Komisyon’un ardı ardına yaptığı açıklamalar ne anlama geliyor? Gelişmeleri yakından izleyen İktisadî Kalkınma Vakfı’nın Avrupa temsilcisi Halûk Nuray’a göre, Türkiye üzerinde baskı kurmak veya iyi niyetli bir uyarıda bulunmak diye iki şekilde değerlendirme yapmak mümkün:

"Baskı politikası diye konuşuluyor. Bu baskı politikası doğrudur. Hayret edecek bir şey de yok. Dış ilişkilerde bu tür uygulamalar var, biz de yapıyoruz. Bize de yapılıyor. Önemli olan baskı politikası olup olmamasından ziyade, biz bu söylenenleri nasıl değerlendiriyoruz? Size bir baskı politikası uygulandığı zaman gücünüz varsa direnirsiniz, kendi politikanızda ısrar edersiniz, ya da kendi değerlendirmeniz gerçekçi değildir. Karşı tarafın baskı politikası sonuç verir. Biz hangi durumdayız ona bakmamız lâzım. Bunu baskı politikasından ziyade iyi niyetli bir hatırlatma olarak da görebiliriz. Gerçekte olabilecek ihtimallerden birisi budur."

Brüksel’de Türkiye ve Kıbrıs dosyaları ile ilgilenenlerde hayâl kırıklığı göze çarpıyor. Irak buhranı ve olası bir savaş yüzünden zaten yeniden bir belirsizlik ortamına giren üyelik sürecinin, şimdi de Kıbrıs’ta çözümsüzlük halinde iyice sekteye uğrayacağına dikkat çekiyorlar.

Avrupa Komisyonu şu sıralarda Türkiye’ye revizyona tabi tutulmuş yeni bir katılım ortaklığı belgesi hazırlığında. Yeni malî boyutu ile birlikte bu belge 14 Nisan’da Lüksemburg’da yapılması plânlanan dışişleri bakanları düzeyindeki yüksek siyasi karar organı Ortaklık Konseyi’nde onaya sunulacak.

16 Nisan’da ise Kıbrıs dahil 10 yeni üye ülke bir törenle katılma anlaşmalarını imzalayacak. Bu arada Avrupa Parlamentosu’nda da yeni Türkiye tasarısının önce dışişleri komisyonu ardından da genel kurulda onay süreci başlayacak. Peki adaylık süreci kısa dönemde olumsuz yönde etkilenebilir mi? Halûk Nuray’a göre hemen değil ama eninde sonunda evet.

"Çok kısa vadede değil. Umudumuzu kestik çözümden ipi koparıyoruz şeklinde kısa vadede negatif etkisi olmayacaktır. Biraz daha beklenecektir. Türkiye’de yeni bir hükümet oluşuyor. Bu hükümetin dizginleri ele almasını bekleyeceklerdir. AKP iktidarının biraz daha oturmasını bekleyeceklerdir. Muhtemelen biraz daha süre var bunu söyleyebilmek için. 2004’ün son günlerinde yine bir sıkışma bekleyecek bizi. Ama eninde sonunda adaylık sürecini etkileyecek. Kıbrıs’ın bu işle hiçbir ilişkisi yok, siyasi kriterler içerisinde Kıbrıs yer almıyor, adaylık süreci kendi halinde yürür, Kıbrıs da bir şekilde çözülür denmesi doğru değil. Adaylık sürecine etkisi mutlaka olacaktır."

Zaten Avrupa Komisyonu sözcüsü de Kopenhag Zirvesi’nde belirlenen takvime sadık kalacaklarını, Helsinki Zirvesi kararları çerçevesinde de çözüm olmasa bile Kıbrıs’ın üye olarak alınacağının belgelendiğini hatırlatıyor.

Rum yönetimi Avrupa Birliği’ne adanın tümünü temsil eden Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla 1 Mayıs 2004 tarihinde tam üye olacak. Bu tarihten itibaren de Türkiye ile ilgili her konuda diğer 9 yeni üye ile söz hakkı bulunacak. Elbette bu arada Türkiye’nin önünde 2004 tarihi bir başka dış ilişkisi açısından da önem taşıyor.

Türk Hükümeti ve Atina aralarındaki Ege sorununu bu tarihe kadar çözmek veya Lahey Uluslararası Adalet Divanı'na birlikte gitme kararı almak zorundalar. Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin aynı masada oturdukları, parlamenterlerinin aynı genel kurul salonunu paylaştıkları Avrupa Konseyi de düş kırıklığı yaşıyor.

Genel Sekreter Walter Schwimmer de yaptığı yazılı açıklamasında Kıbrıs’ta yaşayan herkesin diğer 800 milyon Avrupalı ile eşit haklara sahip olması gerektiğini vurguladı ve diyalogu kopartmadan çözüm arayışlarının sürdürülmesi çağırısında bulundu. Schwimmer, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’dan plânını masadan çekmeden çabalarını sürdürmesini de istedi.

XS
SM
MD
LG