Erişilebilirlik

Türkiye Irak Konusunda Ne Yapacak? - 2003-01-30


Türkiye Irak’a komşu, ancak aynı zamanda Amerika’nın geleneksel müttefiği olmaktan ötürü, dış politikada zor bir durumda kaldı. Irak’a savaşın konuşulduğu bir ortamda, iki aylık Türk hükümeti Irak’a yapılacak askeri bir müdahaleyi desteklemesi için Amerika’dan baskı görüyor. Kamuoyu yoklamaları ise, Türk halkının yüzde 80’ının Irak’a savaşı desteklemediğini gösteriyor. Bu zor durumda Türkiye ne yapacak?

Türk yetkililer Irak’a savaşın Türkiye için çok büyük sorunlar yaratacağını belirtiyor. Zayıf durumdaki ekonominin daha da sarsılacağı, Kürt nüfus içinde karışıklık yaratılacağı, Türk yetkililerin dile getirdiği korkular arasında.

Ancak hükümet yetkilileri Amerika’nın 50 yılı aşkın bir süredir Türkiye’nin önemli müttefiği olduğunu da belirtiyorlar. Onlara göre, Irak silahsızlanmaya ikna edilemezse, Washington saldırmaya kararlı. Ayrıca, önlemek mümkün olmadığı taktirde savaş çıkarsa, Türkiye doğru tarafta olmak durumunda.

Böyle bir durumda kalan Türkiye, şu sıralarda savaşı önleyecek diplomatik çabalarına devam ediyor. Savaş çıktıgı taktirde acaba Türkiye, Amerika’nın saldırılarında topraklarını kullanamasına izin verecek mi? Radikal gazetesinden Murat Yetkin Türkiye’nin iki kademeli bir yaklaşım izlediğini söylüyor:

"Bunlardan biri askeri seçeneğe lüzum kalmadan, daha krizi önleyecek bir çatışma ortaya çıkmadan tüm diplomatik imkanları sonuna kadar denemektir. İkincisi ise, görüşmeleri sürdürmek ve Amerikan silahlı kuvvetleriyle planlamaya devam ederek savaşın çıkacağı ana hazırlanmaktır."

Başbakan Abdullah Gül İran ve çeşitli Arap ülkelerini ziyaret ederek ve Irak konusunda İstanbul‘da altı ülkenin dışişleri bakanlarını biraraya getiren bir toplantı düzenleyerek, diplomatik seçeneği kullandı. İstanbsul toplantısı, Irak Lideri Saddam Hüseyin’i Birleşmiş Milletler silah denetçileriyle tam bir işbirliği yapmaya çağıran bildiriyle sonuçlandı. Hükümet aynı zamanda da silahlı kuvvetlere, Türkiye’deki tesislerin kollanılması konusunda Amerikalı askeri yetkililerle görüşme yetkisi verdi.

İngilizce yayınlanan Turkish Daily News gazetesinin editörü İlnur Çevik, bölgedeki Amerikan askeri yığınağı göz önünde tutulduğunda, bunun amacının açık olduğunu söylüyor:

"Türkiye Amerika’nın Irak’a saldıracağı gerçeğini görüyor. Ve bunu önlemek için elinden geleni yaptığına inanıyor. Türkiye Arap ülkeleri ve İran’a gitti, bunları İstanbul’da biraraya getirdi, bildiri yayınlanmasını sağladı, fakat sonuçta Amerikan askerlerinin yola çıkartılmasını önleyemedi."

Türkiye’yle Amerikalılar arasında sağlanan anlaşmaya göre, Türkiye Amerika’nın üs ve limanları kullanamasına izin veriyor, ve kuzeyden Irak’a cephe açılmasına imkan verecek şekilde, Amerikan askerlerinin topraklarına konuçlandırılmasına razı oldu. Ankara Üniversitei Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyelerinden Doğu Ergil, Türk hükümetinin, kamuoyu kaygıları yüzünden Washington’dan, planlarının Türkiye bölümünde indirime gitmesini de istediğine işaret ediyor:

"Ordunun kaygıları dikkate alınarak Amerika’nın isteklerine bazı sınırlamalar kondu. Örneğin, beş üs yerine üçünün ve sadece iki limanın kullanılmasına, 80 bin yerine 20 bin Amerikan askerinin konuçlandırılmasına izin verildi. Fakat sonunda Türkiye, başka seçeneği olmadığı için, Amerikalılara izin verecektir"

Yetkililer Türkiye’den geçişine izin verilen Amerikan asker sayısının on bine kadar inebileceğini söylüyor.

Hükümetin barış isteklerine uygun olarak da Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış Amerikan askerlerinin Türk topraklarında konuçlandırılmasının Saddam Hüseyin’in üzerinde, Birleşmiş Milletler silah denetçileriyle işbirliği yapması konusunda baskı oluşturacağını belirtiyor. Bununla birlikte köşe yazarı Murat Yetkin’e göre, pazarlıklar henüz anlaşmayla sonuçlanmadı ve hala bazı engeller ortaya çıkabilir.

"İki ülkenin askeri yetkilileri arasında devam eden görüşmeler bir anlaşmayla sonuçlanmak üzere. Bu anlaşma Amerikan askerlerinin Türkiye üzerinden kuzey Irak’a girmesi ve Irak topraklarında bir miktar Türk askerinin konuçlandırılmasını içerecek. Fakat bütün bunlara hükümetin ve parlamentonun, olur vermesi lazım."

Başbakan Abdullah Gül Davos toplantıları sırasında, Amerika Dışişleri Bakanı Colin Powell’e, Türk parlamento üyelerinin, Irak’a savaşı dünyanın istediğine ikna olması gerektiğini söyledi ve bu üyelerden çoğunun, son sözü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin söylemesini istediklerini iletti.

Türk hükümeti askeri operasyonu desteklemek için Güvenlik Konseyi’nden ikinci bir karar çıkartılmasında ısrar etti. Gazeteci İlnur Çevik bu konudaki tutumun yeniden gözden geçirildiğini belirtiyor:

Resmi politika şu anda böyle. Fakat Türk yetkililer özel konuşmalarda, “savaş başladığı taktirde biz ne yapabiliriz”, sorusunu soruyor, “fiili bir durum yaratıldığı zaman, karar getirmediniz, diyemeyiz. O zaman da işbirliği yapmaktan başka yol olmayacak” diyor.

Başbakan Gül’ün Adalet ve Kalkınma partisi, parlamentoda üçte iki çoğunluğa sahip olmakla birlikte, dinci bir kökten geliyor. Parti içinde, müslüman bir ülkeye savaş açılması konusunda derin bölünme olduğunu gösteren belirtiler var. Böyle bir ortamda hükümet savaşa girmek için parti üyelerini nasıl ikna edecek? Profesör Doğu Ergil bunun çok güç olmayacağını belirtirken şöyle konuşuyor:

"Önce, “Amerika’nın savaş isteklerini dizginleyemedik”, diyecekler. İkinci olarak da, “Saddam sonrası Irak’ın şekillendirilmesinde söz hakkımızın olması gerekiyordu, aksi taktirde Irak, savaşın kendisiniden de daha tehlikeli hale gelecekti” diyecekler. “Savaş sonrası ortaya çıkacak kargaşı, Türkiye için, şu andaki durumdan daha da tehlikeli olacaktır” denecek, ve halk da bunu kabul edecektir."

Yetkililer, savaşa girse de girmese de Türkiye’nin zarar göreceğini söylüyor. Fakat Türkiye’nin kenarda seyirci kalarak ödeyeceği fiat, savaşa katılmakla ödeyeceğinden çok daha yüksek olacak.

XS
SM
MD
LG