Erişilebilirlik

Brüksel AKP ve Türkiye İçin Umutlu - 2002-11-05


İktisadî ve Kalkınma Vakfı’nın Avrupa temsilcisi Dr. Halûk Nuray’a göre, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) tek başına iktidara gelmesi ile Türkiye, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin politikadaki rolü dahil, iç gerginlik sorunlarını çözerek çok kültürlü bir birleşik Avrupa’nın inşası için çaba gösterenlere örnek olma sürecine girmiş bulunuyor.

AKP’nin tek başına iktidar olmasına Türkiye’de kuşkuyla bakanlara karşılık, Brüksel’de kaygı göze çarpmıyor. Türkiye’nin üyeliğini destekleyenler daha da ileri gidiyorlar ve bütünleşme sürecinde olumlu yönde katkı bile yapabileceğini belirtiyorlar.

Türkiye’yi AB’nin simgesel ve idarî başkentinde temsil eden resmi temsilcilikler ile İKV, TÜSİAD gibi sektör kuruluşlarının telefonları durmak bilmedi. Avrupa kurumlarında Türkiye ile ilgilenenler, olup biteni anlamaya çalışıyorlardı. Haluk Nuray görüşmelerinden edindiği izlenimi şöyle anlatıyor:

"Dinci parti diye peşin peşin yapıştırılmış bir yafta, etiket yok. Bir takım politikalarında dinci motifleri kullanabileceğine dair şüpheler var. Türk toplumundaki laik refleksi harekete geçireceği, bir takım gerilimlere yol açabileceği şeklinde şüpheler var, bazı soru işâretleri gibi ama, bunlar çok ön plâna çıkmış ve ağır şüpheler değil. Seçimlerin hemen ertesi günü Türkiye, kendini büyük sıkıntıların, gerilimlerin içinde bulabilirdi korkusu vardı, bunların gerçek olmadığı ortaya çıktı. Türkiye çok önemli bir sınavı başarı ile atlattı. Demokrasi alanındaki bazı eksiklikleri nedeniyle, diğer adaylara göre AB üyeliği sürecinde geri kalmış durumda. Bu eksikliği kapatmakta bu tavır, bu yerleşmişlik, demokrasinin yerleştiği ve sindirildiğinin göstergesi olarak dikkate alınacaktır diye düşünüyorum."

AB’de karar belirleyicilerden bazıları gibi Haluk Nuray da AKP’nin önemli bir misyon üstlenmiş bulunduğuna inanıyor. Başarılı olunursa, Türkiye örnek teşkil edecek ve belki de önümüzdeki yıllarda Avrupa Birliği’nin açık bırakılan kapısından içeri girecek. Ancak bu başarı, bugünden yarına elde edilebilecek kadar kolay bir olay değil. Nuray’a göre yine de yeni dönem başlamış bulunuyor:

"Avrupa’da muhtemelen çok kültürlü olarak görmek isteyenlerin daha ağır bastığı bir yapı var. Bunun giderek bunların daha da artacağını ve güçleneceğini umuyoruz. Türkiye zaten bunu umarak Avrupa’nın içinde yer almak istiyor. Avrupa’nın içinde yer almamıza yardımcı olabilmesi için, önce Türkiye’deki bir takım sorunları çözümüne yardımcı olması lâzım. Bu yeni iktidarın, Türkiye’de uzun yıllardır devam eden devletin, milletiyle küs olduğu bazı alanlar var. Bunların bir kısmı etnik temele dayalı küslükler. Bir kısmı dinî sembolik, başörtüsü ile ilgili, hem dinin devletin içinde olması, Diyanet’in içinde olması, Türkiye’de herkes Sünni değil, Alevi toplumlarına karşı devletin belirli bir pozisyon almış olması anlamında bir takım gerginlikler var. Toplumun bazı kesimleri, devlet tarafından dışlanmış veya karşısına alınmış hissediyor kendisini. Eğer bu küslüğü giderir, bu kendini dışlanmış, geride bırakılmış hisseden kesimleri eğer devlet ile barıştırabilir, toplumun geri kalan kesimleri ile barıştırabilirse, bu örnek, tabiî ki Avrupa Birliği’ne taşınacaktır. Hem bu gerilimin kalkması ile toplum rahatlayacaktır. Daha kolay adımlar atılacaktır, demokrasi ve diğer alanlarda daha ileri gidilecektir, hem de bu örneği Avrupa’nın içine taşıyıp, bu sefer İslâm’ı, bazılarının eksenine oturtmaya çalıştığı Hristiyanlık ile bir arada, aynı topluluk içinde yaşama noktasına getirebilir."

Geçmişte, Atatürk Cumhuriyeti’nin bekçisi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ülkeyi bataklığa sürükleyebilecek olaylar karşısında nasıl bir tavır takındığı sır değil. Bu tavırlar Avrupa’da sürekli eleştiri ve kınama konusu oluyordu. Ama şimdi Brüksel’de, ordunun politik yaşamdan elini artık çekmesini isteyenlerin son günlerde susmayı tercih ettikleri görülüyor. Genişlemeden sorumlu Avrupa Komisyonu üyesi Verheugen bile dün Avrupa Parlamentosu’nun Dışişleri Komisyonu’nda daha önce Türkiye’nin kısa zamanda ve özellikle Kopenhag Zirvesi öncesinde yerine getirmesi gereken üç şarttan biri olarak öne sürdüğü ordunun siyasi yaşamdaki ağırlığı konusuna değinmedi bile. Haluk Nuray, bu konunun da doğal süreci içinde gereken yerine yerleşeceğine inanıyor:

"Tek parti iktidarının olması, siyasi iradenin tek merkezden ortaya konuyor olması yararlı olacaktır. Daha önceki müdahalelerin sebebi siyasi irade noksanlığıydı. Koalisyon hükümetlerinin zayıf noktası da buna itiyordu. Olay olup bittikten sonra geniş halk kesimleri hak veriyordu. 28 şubatta bir örneğini yaşadık. Buradaki standartlara ne zaman yaklaşılacaktır biraz daha zaman gerektiği belli. Siz de hep söylüyorsunuz, Türkiye kritik bir bölgede. Ordunun rolü ve görevi bir süre daha güçlü olmaya devam edecek. Dine dayalı politika endişeleri devam ettikçe ordunun tedirginliği, gözetimi devam edecek ama önemli olan bunun sürtüşme haline gelmemesi. Laik kesimlerde tedirginlik olması normaldir."

Peki Avrupa Birliği’nin suskunluğu bir süre zaman kredisi açacağı şeklinde algılanabilir mi?

"Açmaları gerekir. İyi anlatmak lâzım kendilerine. Zaten dikkat ederseniz son yapılan eleştirilerde bu konu biraz geri düştü. Kapalı kapılar ardında söylüyorlar ama insan hakları, işkence ve hatta ekonomiye geliyorlar sonra bir de asker-sivil ilişkisi var diye söylüyorlar. Ama resmi belgelere falan koymuyorlar. Bu konu AB tarafından biraz geriye itilmeye başlandı. Onlar da gözlüyorlar hem ordudan gelen sinyalleri, hem de sivillerden. Şimdi tek parti yönetimi olmasında da bakacaklardır. Bu alanda zaten bir kredi açılmış gibi geliyordu bana. Şimdi bunun süresini de uzatırlar sanıyorum. Ama bu biraz iki yönlü; bir yandan tek parti yönetimi kuvvetli siyasi irade olarak rahatlatacak bir unsur, öte yandan da eskiden kalma etiket negatif bir unsur AKP’nin tutumları belirleyecek bu alanda neler olacağını."

Türkiye’de, AKP iktidarına kuşkuyla bakanlara karşılık, Brüksel’de umutlu olanların sayısının daha fazla olduğu anlaşılıyor. Ancak, zaten çalkantılı bir bölgede bulunan Türkiye’nin şimdi belki de yepyeni ve huzurlu bir dönemin başlatılmasında rol oynayacak AKP’nin rahat bırakılmayarak bir girdabın içine düşmemesi için sağduyulu Avrupalı ve Türk çevreler temkinli davranıyorlar ve kurulacak hükümete yardımcı olma sözleri veriyorlar.

XS
SM
MD
LG