Güneydoğu Anadolu’da güvenlik güçlerinin insan haklarını ihlal eden uygulamalarının son günlerde arttığı iddia ediliyor. Bu tür olaylarda uzun bir süre önemli bir azalma kaydedilmişti. Amerika’nın Sesi muhabiri Amberin Zaman, Güneydoğu Anadolu’ya giderek iddiaları araştırdı ve aşağıdaki haberi verdi:
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi başkanı Avukat Osman Baydemir son aylarda ihlallerin hızla arttığını söyledi. Güvenlik güçlerinin sorgulamak istediği iki HADEP yetkilisinin geçen yılın başında Cizre’de ortadan kaybolmasından bu yana ihlallerde artış olduğu iddialar arasında. Gözaltına alma ve işkence gibi ihlallerin daha çok Kürt yanlısı Halkın Demokrasi Partisi-HADEP üyelerini ve Kürtçe eğitim talebinde bulunan öğrencileri hedef aldığı belirtiliyor. Hükümet yetkilileri, Kürtçe eğitim kampanyasını başlatan gençlerin PKK tarafından yönlendirildiğini iddia ediyorlar. Başbakan yardımcısı Devlet Bahçeli’ye göre PKK, bu kampanyayı ayrılıkçı amaçlarla kullanıyor. Kürtçe eğitim kampanyası için dilekçe kampanyasına katılan Dicle Üniversitesi öğrencilerinden Muhammed Taşdemir, attığı imza nedeniyle 4 gün gözaltında tutulduğunu söyledi ve kampanyada PKK bağlantısı olduğu yolundaki iddiaları reddetti. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi başkanı Osman Baydemir ve diğer insan hakları savunucularına göre, son zamanlarda artan baskılar hükümet politikalarında önemli bir değişikliğe işaret ediyor. Birçok insan hakları savunucusuna göre PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra yasadığı örgütün tek taraflı olarak ateşkes ilan etmesi hükümeti, daha ılımlı bir politikaya itti. Bu değişiklik çerçevesinde Ankara’nın, hoşgörülü tavırları nedeniyle halk tarafından takdir edilen yöneticileri bölgeye tayin ettiği de vurgulanıyor. Baydemir, bu dönemde yargısız infazların ve kayıpların önemli ölçüde azaldığını söylüyor. Avukat Osman Baydemir, son dönemde ise hükümetin ılımlı tavrını yeniden katılaştırmasını 11 Eylül terör saldırılarından sonra Türkiye’nin Batılı ülkeler açısından yeniden konumunun güçlenmesiyle açıklıyor. Yetkililer ise bu iddiaları PKK propogandası olarak niteliyor, ve Ekim ayında yapılan anayasal değişikliklere dikkat çekiyorlar. Bu değişiklikler arasında Kürtçe yayın ve eğitim konusundaki bazı kısıtlamaları yumuşatmayı öngören düzenlemeler de yer alıyor.