Erişilebilirlik

Afgan kökenli yazar Nesir Şansab: Afgan hükümeti Üsame bin Ladin yerine halkının refahıyla ilgilenmeli. - 2001-09-20


Amerika’da girişilen terrorist saldırıların baş zanlısı olarak Üsame bin Ladin’in adı tekrar tekrar dile getiriliyor. Üsame bin Ladin ve şu anda Afganistan’ı yöneten Taleban hareketiyle olan ilişkisi konusunda konusunda uzmanlar çeşitli görüşler dile getiriyor.

Amerika’da yaşayan Afgan kökenli yazar Nesir Şansab saldırıların Amerika ve Afganistan da dahil olmak üzere bütün dünya için bir trajedi olduğunu söylüyor. Şansab, bu durumda Afganistan yöneticilerinin, birçoklarının gözünde saldırıların baş sorumlusu olan Üsame bin Ladin konusunda hızla karar vermeleri gerektiğini belirtiyor: “Üsame bin Ladin’in bu olaylarda parmağı varsa Taleban rejiminin kendisini bir an önce uluslararası makamlara teslim etmesi ve bin Ladin’in de yaptığının hesabını vermesi gerekir. Afganistan’ın bu trajediyle bir ilgisinin olması o ülke için son derece üzücü bir durum. Taleban rejimi herşeyden once Afgan halkının refahından sorumlu olduğunu idrak etmeli ve bir tek kişinin adeta bütün Afgan halkını rehin almasına izin vermemelidir.”

Amerikalı yetkililer, New York ve Washington’daki saldırılardan Üsame bin Ladin ve lideri olduğu El Kaide örgütünün sorumlu olduğunu gösteren kanıtların giderek arttığını söylüyorlar. Üsame bin Ladin ve Afganistan’da yaşamasını sağlayan Taleban rejimi ise bunu reddediyor. Ancak Üsame bin Ladin saldırıları desteklediğini söylüyor ve Amerika’ya karşı kutsal savaş açılmasını ve Amerikan kanı dökülmesini istediğini, kaydettiği video bandlarda dile getiriyor. Taleban rejimi Üsame bin Ladin’in kontrol altında tutulduğunu ve susturulduğunu öne sürüyor. Ancak Üsame bin Ladin’in sürekli mülakatlar vermesi ve ziyaretçi kabul etmesi bunun gerçek olmadığını gösteriyor. 1957 yılında Suudi Arabistan’da zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Üsame bin Ladin, Sovyetler Birliği’nin istilasına uğrayan Afganistan’ın kurtuluşu için Afgan Mücahitleriyle yanyana çarpıştı. Ancak Körfez Savaşı sırasında Üsame bin Ladin, Amerikan aleyhtarı bir çizgi benimsedi; Müslümanlık için kutsal yerlerin bulunduğu Suudi Arabistan’da Amerikan askerlerinin sürekli olarak konuşlandırılmasına şiddetle karşı çıktı. O zamandan beri Üsame bin Ladin ve taraftarlarının, geçen hafta yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’ne 1993 yılında bomba yerleştirilmesi ve Doğu Afrika’daki iki başkentte Amerikan büyükelçiliklerinin bombalanması gibi terörist saldırılarla ilgisi olduğu ortaya çıktı.

Ohio Eyalet Üniversitesi’nde Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Direktörü olan Alem Payind, bu son korkunç saldırılarla ilgili olarak sadece Üsame bin Ladin üzerinde durmanın yanlış olduğunu söylüyor: “Ben şahsen, bu eylemin sırf, Afganistan’daki küçük bir grup tarafından yapılmış olabileceğine inanmıyorum. Bunu planlayan ve yapan hücreler, Mısır’da, Cezayir’de, Birleşik Arap Emirlikleri’nde ve Suudi Arabistan’da olabilir. Son derece karmaşık bir iş profesyonelce yapıldı. Bence bunun arkasında Üsame bin Ladin’den daha geniş bir şebeke var ama bin Ladin şu anda şüphelilerin başında geliyor.”

Alem Payind, bu şebekeyi dağıtmanın kolay olmayacağını söylüyor; terörle mücadelenin çok zaman alan, sabırlı olmayı ve başka konular üzerine de eğilmeyi gerektiren bir çaba olduğunu hatırlatıyor. Arap-İsrail çatışmasının da terörizmi körüklediğini söyleyen uzman, bu çatışma kontrol altına alınabilirse terörizmin de kontrol altına alınabileceğini söylüyor: “Bazı iddiaların aksine, terörün kaynağında İslam-Hristiyanlık ya da İslam-Musevilik çatışması değil, Arap-İsrail çatışması yatıyor. Arap-İsrail çatışması devam ettiği sürece her iki tarafta da teröristler olacaktır. Ben, Amerika’daki saldırıların, Orta Doğu’da çözümlenmemiş sorunların bir uzantısı olduğuna inanıyorum.”

Afgan kökenli yazar Nesir Şansab, Üsame bin Ladin’in, Arap-İsrail çatışmasıyla beslendiği görüşüne katılıyor ve haketmese de bin Ladin’in, adaletsizliğe karşı kahramanca mücadele eden bir savaşçı gibi ün kazandığını söylüyor: “Üsame bin Ladin, Araplar arasında Arap dünyasının davalarını destekleyen bir kişi olarak görülüyor. Ve, belki de Filistin-İsrail çatışması nedeniyle kendi durumlarından memnun olmayan bazı zengin Arapların, Üsame bin Ladin’i maddi açıdan desteklediği anlaşılıyor. Parası var, zamanı ve dava uğrunda ölmeye hazır adamları da olduğu sürece bu işleri yapabileceği kesin…”

Afganistan ve Pakistan’da diplomatlık yapmış olan Thomas Green, terörizmin tek bir insandan daha büyük bir sorun olduğunu, Üsame bin Ladin yakalansa bile devam edeceğini söylüyor: “Israil- Filistin sorunu barışçı bir şekilde çözümlense, bir barut fıçısı olmaktan çıksa bile terör örgütleri ve terörist hareket öylesine yayılmış durumda ki dünyanın değişik yerlerinde barış istemeyen ve Taleban damgasını taşıyan gruplara rastlamak mümkün…”

Thomas Green bugün uluslararası terörizmin kendi kendini destekler duruma geldiğini bu sorunla mücadele edebilmek için geniş kaynaklar ve akıllı stratejiler gerektiğini belirtiyor.

XS
SM
MD
LG