İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü’nün araştırmasına göre, depremzede çocuklar felaketin yolaçtığı ruhsal bozuklukları aştı. Profesör Doktor Aysel Ekşi başkanlığındaki araştırma ekibi, 17 Ağustos depreminden iki ay sonra Adapazarı ve Avcılar bölgesinde olaydan en fazla etkilenen 6 bin 500 çocuk üzerinde dört ay süren bir araştırma başlatmıştı. Bu çocuklardan İstanbul Darüşşafaka Lisesi’nde eğitim gören ve depremden çok ağır etkilenen 167’si üzerinde felaketten 19 ay sonra yenilenen araştırma, çocuk ve gençlerde depremden dolayı ciddi bir ruhsal bozukluk kalmadığı sonucuna vardı.
Profesör Doktor Aysel Ekşi, araştırmanın ikinci aşamasında psikolojik açıdan çok örselenmiş olan göçük altında kalmış, yaralanmış, ailesini ve yakınlarını kaybetmiş 10-16 yaş arasındaki 167 çocuk üzerinde durulduğunu söyledi. Profesör Ekşi’ye göre bu çocukların yüzde 53’ünde travma sonrası stres bozukluğu, yüzde 8’inde ciddi depresyon ve anksiyete bozukluğu görüldü. Çocukların yüzde 39’undysa yaşadıkları ciddi sıkıntılara rağmen ciddi bir ruh sağlığı sorununa rastlanmadı. Araştırmada depresyon oranı erkek çocuklarda daha yüksek çıktı. Profesör Doktor Aysel Ekşi, bunun nedenini, erkek çocukların enkaz kaldırma çalışmalarına katılması, parçalanmış cesetler görmesi ve ceset taşımasıyla açıklıyor.
Araştırma ekibi, üçüncü aşamada deprem bölgesine tekrar giderek ciddi ruhsal bozukuluk tanısı konmuş öğrencilerle Mayıs ve Haziran aylarında yeniden görüştü ve uyku bozuklukları, tedirginlik, yalnız kalamama, korku gibi sorunlar görülmesine rağmen, depremzede çocuklardaki iyileşme oranının son derece yüksek olduğu sonucuna vardı. Bu ilerleme, geride kalan aile üyelerinin inanılmaz desteği ve Darüşşafaka başta olmak üzere bazı yatılı okullardaki rehberlik hizmetlerinin varlığına bağlanıyor. Profesör Aysel Ekşi, Amerika’nın Sesi Radyosu’na yaptığı açıklamada, Türkiye’de ilk yardım bilgisi eksikliğinin giderilmesi gerektiğini vurguladı ve bunun için kurdukları “Bizim Ülke Derneği”nin öğretmenleri bu konuda eğitmeye başladığını, bunun deprem gibi doğal felaketlerde can kaybı ve etkilenmeyi azaltmada son derece önemli olduğunu belirtti.