Erişilebilirlik

Sıcak Dalgası ve Klimalar - 2001-08-13


Geçen hafta Amerika’nın önemli bir bölümünü etkisi altına alan sıcak hava dalgası milyonlarca kişiye hayatı zehir etti. Ülkenin batı kıyısından Atlas Okyanusu kıyılarına kadar geniş bir kesimi etkileyen aşırı sıcaklardan ötürü bir çok kişi öldü. Hayatlarını yitirenlerin çoğu camları kapalı araçlarda bırakılan küçük bebekler ve evlerinde klima cihazı bulunmayan yaşlı insanlardı.

Sıcaklığın 40 dereceyi geçtiği büyük kentlerde klimalı serinleme merkezleri kuruldu, Belediye araçlarından halka içecek su dağıtıldı. Bazı yerlerde klimaların aşırı kullanılması sonucu trafolar yandı, elektrik kesintileri başgösterdi.

Amerikalılar aşırı sıcakların ulusal bir felakete yol açmamasını klima cihazlarının çok yaygın olmasına borçlular. Kapalı bir yerin sıcaklığını mevsimine göre istenilen biçimde ayarlanmasını sağlayan aygıta klima deniliyor. Kökü, İngilizce'de mevsim, hava koşulları anlamına gelen climate kelimesinden... Klima deyip geçmeyin; Bir süre önce yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, Amerikalıların önemli bir bölümü 20. yüzyılın en büyük icatlarından birinin klima cihazı olduğuna inanıyor. Birinci sırada ise otomobil var.

Amerika'nın özellikle güney eyaletlerinde klimasız hayat düşünmek imkansız. Evler, alışveriş merkezleri, sinemalar, kütüphaneler, istisnasız tüm resmi daireler ve işyerlerinde soğutucu sistemi bulunuyor. Öyle ki Amerikalılar için kliması bulunmayan bir dükkan veya mağaza düşünmek bile imkansız. Aynı şekilde, otomobillerin yanısıra belediye otobüslerinde de klima cihazı var.

Yaygın kanının aksine klima cihazlarının ilk kullanım alanı evler değildi. Uzmanlara göre, iç mekanda hava sıcaklığını kontrol etme ihtiyacı ilk kez 20. yüzyılın başlarında tekstil sanayiinde ortaya çıktı. Çünkü güneydeki tekstil fabrikalarında kuru hava ipliklerin kopmasına yolaçıyor, bu da makaraların her seferinde makinaya tekrar bağlanmasını gerektiriyordu. Makarna ve şeker fabrikalarında da ise sıcak ve nemli hava imalatı etkiliyor, ağır zarara sebep oluyordu.

İşadamlarının tek bir isteği vardı: İşyerindeki havayı kontrol edebilmek. Bunun için de dört ayrı işlem gerekiyordu. Rutubet oranı ve ısının istenilen ölçü ve derecede tutulabilmesi, filtrasyon veya hava temizleme sistemi ve bu havanın iç mekana dengeli bir şekilde pompalanabilmesi. İlk klima cihazları 1920'li yıllarda fabrika ve atölyelerde kullanılmaya başlandı. 1925 yılında ise sinemalar soğuk hava tesisatlarının reklamını yapıyordu.

Aşırı sıcak nedeniyle yaz aylarında kapılarını kapatan sinema salonları artık bütün yıl açık kalabiliyordu. Halkın klimalı yerlere gösterdiği ilgi özel sektörün gözünden kaçmamıştı. Sinemaları, alışveriş merkezleri, onları ise büro ve diğer işyerleri izledi. İlk klima sistemleri hem büyüktü hem de pahalı. Küçük klimaların geliştirilmesi ve evlerde demirbaş haline gelmesi İkinci Dünya savaşından sonra başladı. 60lı yıllardan buyana ise, yeni yapılan konutlarda, klimaya aksesuar değil standart tesisat olarak bakılıyor.

Klimanın giderek yaygınlaşması Amerika'da demografik değişikliklere yolaçtı. Miami, Houston, Phoenix, Dallas ve Atlanta gibi boğucu sıcağıyla ünlü güney kentlerine kuzeyden müthiş bir akın başladı. Kısa bir süre içinde bu kentlerin nüfusu birkaç misli arttı. Klima, Amerikalıların işyeri, evdeki yaşamlarını, hatta karı-koca ilişkilerini bile değiştirdi. Araştırmalar, soğuk hava tesisatının yaygınlaşmasını izleyen yıllarda Nisan ve Mayıs ayındaki doğumların birkaç misli arttığını gösteriyor. Washington’daki Ulusal Sanayi Müzesi’nde 50'li yıllardan kalma klima cihazlarını görmek ve o zamankı televizyon reklamlarını da izlemek mümkün. Reklamlardan birinde, ev hanımlarının ağır işler içini akşam serinliğini beklemelerine gerek kalmadığı, örneğin gündüz bile ütü yapabilecekleri belirtiliyor. Bir hanım, artık ihtiyaçları olmadığı için yazlık evlerini sattıklarını söylüyor.

Sosyologlara göre klima Amerikalıların yaşam tarzını olumsuz yönde de etkiledi. Yaz ayları komşu ziyaretleri azaldı, çocuklar dışarı çıkmaz oldu. 60 ve 70'lı yıllarda inşa edilen apartman ve işhanlarının, klima ihtiyaç göstermediği gerekçesiyle, pencereleri bile açılmıyor. Milyonlarca insan klimaya esir olmuş durumda. Ancak son yıllarda yavaş yavaş eski günlere dönüş isteği gözleniyor. Mahalleler, sokaklar daha bir canlı. Daha bir hareketli.

XS
SM
MD
LG