Erişilebilirlik

Halepçe'yi Hatırlamak


16 Mart 1988. İran-Irak savaşı sekizinci yılında öldürücü biçimde devam ediyor. Bu çatışmanın ön cephesinde İran sınırı yakınındaki Irak kenti Halepçe yeralıyordu. Yoğun hava ve topçu bombardımanı 50 bin nüfuslu bu kenti sarstı ve halkını yeraltına saklanmaya zorladı. Akşam çökerken Irak helikopterleri ve savaş uçakları kimyasal bombalar attı. Hayatta kalan Nuri Hama Ali, saldırı sonrası korkunç durumu şöyle anlatıyor: “Birçok kadın ve çocuk ölmeye başladı. Yerden kimyasal bulutlar yükseliyordu. Çok kalındılar. Birçok çocuk yollarda yanyana yerde yatıyordu. Aynı şekilde yaşlılar da öyle. İnsanlar koşuyor, sonra soluk alamaz hale geliyor ve ölüyorlardı.”

5 bin Iraklı Kürt erkek, kadın ve çocuk Saddam Hüseyin rejiminin saldırısında öldü. 10 bini sakat kaldı, kör oldu, kolubacağı koptu ya da ağır yaralandı. Kimyasal saldırılar yiyecek ve su kaynaklarını zehirledi. Sağlık uzmanları Halepçe'den sağ kurtulanların bağırsak kanseri ve solunum hastalıklarına yakalandıklarını ve kadınlar arasında yüksek oranda düşük ve kısırlık belgeledi.

Halepçe saldırısı, bitmek bilmeyen bir savaşın içine düşmüş bir rejimin umutsuz bir eylemi ya da yolunu şaşırması değildi. Tersine, Saddam Hüseyin’in Kuzey Irak’taki kürtleri öldürme ve yerlerinden sürmeyi amaçlayan El-Anfal adlı bir operasyonun parçasıydı. “Kimyager Ali” adıyla bilinen Saddam Hüseyin’in kuzeni Ali Hasan Mecit Irak mahkemesinde katliamdaki rolü nedeniyle “insanlığa karşı suç işlemekten” hüküm giydi. Ölüm cezasına çartırılan Ali Hasan Mecit 25 Ocak 2010’da idam edildi.

İnsan Hakları Gözlem 1994’de yayınladığı raporunda El-Anfal operasyonunun en az 50 bin, belki de 100 bin kişinin ölümüyle sonuçlandığını bildirdi. Halepçe ve El-Anfal, nefret dolu despot bir rejimin yaratabileceği dehşetin öldürücü örnekleridir. Dünya bunu asla unutmamalıdır.

XS
SM
MD
LG