Washington Post Şili’de depremin başlangıçta sanılandan daha büyük bir
yıkıma neden olduğu belirtiyor. Gazete, yeni seçilen cumhurbaşkanı
Pinera’yı depremin yaralarını sarma konusunda zor bir sınav beklediğini
yazıyor.
“Pinochet diktatörlüğünden sonra seçilen ilk sağcı
politikacı olan milyarder işadamı Pinera, depremin yaralarını sarmak
için “Şili’yi ayağa kaldıralım” adıyla bir proje hazırladı. planın en
önemli boyutu, ülkenin yeniden inşası sürecine özel sektörün de dahil
edilmesi… Şansın da yardımıyla, bu felaket ülkenin altyapısının ve
konutların modernize edilmesini sağlayabilir. Her halükarda, önümüzdeki
süreç ekonomik ve siyasi özgürlükleri savunan yeni nesli Latin
Amerikalı liderlerin öncüsü olarak görülen Pinera açısından ciddi bir
sınav niteliği taşıyor. Pinera’nın bu sınavı başarıyla geçmesi, sadece
Şili için değil bütün bölge için büyük önem taşıyor.”
<!-- IMAGE -->Boston
Globe Şili depremi sonrasında televizyon kanallarının dev dalgaları
görüntülemek amacıyla Havai’den yayın yapmalarını eleştiriyor. Gazete,
böylece Şili’deki asıl felaketin göz ardı edildiğini öne sürüyor.
“Elbette
dalgalar beklendiği gibi dev büyüklükte olmadı. Daha önceki abartılı
hava tahmin raporlarında yaşandığı gibi, yapılan uyarılar kaldırıldı.
Sonuçta Güney Pasifik’te korkulan olmadı. Ancak haber kanallarının
olası bir felaket haberine böylesine hevesle atlamaları, sorumlu
yayıncılık konusunda gereken dersin çıkartılmasına hizmet etmelidir.
Haber kanalları, gerçekleşmeyen bir felaketi ekrana taşımak için
görülmemiş bir çaba harcadılar. Şimdi bu kanalların yapması gereken
şey, doğanın gerçekten büyük bir yıkıma yol açtığı ve gerçek haber
değeri taşıyan Şili’deki felaketle ilgili yayınlara da aynı ölçüde yer
vermektir.”
New York Times Obama’nın seçim kampanyasındaki
vaatlerine rağmen göçmenlik reformu konusunda hala bir adım atmadığını
hatırlatıyor. Gazete, Obama’yı verdiği sözü tutmaya çağırıyor.
“Göçmenler
arasındaki gerginlik ve kızgınlık artıyor. Dini ve ticari örgütler,
ahlaki nedenlerle ve göçmenlerin kayıt dışılıktan kurtulmasının
ekonomiye fayda sağlayacağı gerekçesiyle değişim istiyorlar.
Göçmenlerin çocuklarına yasal statü sağlayacak olan Rüya Yasası’nın
bekleyen genç öğrenciler, hayal kırıklığı yaşıyor. Ülkenin dört bir
yanından değişik gruplar, reform konusunda adım atılması talebiyle bu
ay içinde Washington’a yürümeyi planlıyorlar. Obama, seçim
kampanyasında sıkça dile getirdiği ancak Birliğin Durumu konuşmasında
unuttuğu sözünü yerine getirmelidir. Kaçak göçmenlere Amerikalı olma
şansı tanımalıdır.”
Christian Science Monitor Anayasa
Mahkemesi’nin silah taşıma hakkıyla ilgili önemli bir davayı görüşmeye
başlayacağını bildiriyor. Gazete, verilecek kararın anayasal hakları da
etkileyeceğini vurguluyor.
“Anaya Mahkemesi, tıpkı iki yıl
önce Washington D.C.’deki silah yasağını kaldırdığı gibi Chicago ve
diğer bölgelerdeki silah yasağını da kaldıracak mı? Eğer Anayasa
Mahkemesi böyle bir karar verirse, yerel düzeydeki silah edine
konusundaki düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi gerekecek. Ancak
verilecek karar sadece silah edinme ve taşıma hakkının nerelerde
geçerli olacağını değil, bu hakkın ne kadar geçerli bir hak olduğu
konusunu da belirleyecek. Silah edinme ve taşıma hakkını düzenleyen
anayasanın ikinci maddesi, tıpkı ifade ve din özgürlüğünü düzenleyen
birinci maddesi kadar temel bir hak mıdır? Yoksa bu hak bazı
kısıtlamalara tabi tutulabilir mi? Ateşli silahlarla ifade özgürlüğü
aynı kefeye konmamalıdır. Silahlar insanları öldürebilir, ama sözler
insanları öldürmez.”
2 Mart Amerikan Basınından Özetler
<!-- IMAGE -->