Wall Street Journal Türkiye’de video paylaşım sitesi Youtube’a erişimin
yasaklanmasını eleştiren bir makaleye yer veriyor. Makaleyi kaleme alan
Cyberdissidents.org adlı sitenin müdürü David Keyes, şu görüşleri
savunuyor:
“ Youtube’un yasaklanması, derin bir güvensizliğin
göstergesidir ve en temel insan haklarından birinin çiğnenmesidir.
Günümüz dünyasında artık her internet sitesini kapatmak veya her
muhalifi cezalandırmak imkânsızdır. Avrupa Birliği, İstanbul’u bu yılın
Avrupa kültür başkenti ilan etti. Bu, Türkiye’ye kültürel alandaki
gelişimini bütün dünyaya gösterme imkanı veriyor. Ancak yurttaşlarının
youtube’a erişimini engellemenin kültürle de Avrupalılıkla da bir
ilgisi olamaz. Bu yasak kaldırılıncaya kadar kültür başkenti unvanı da
askıya alınmalıdır. Bir ülkenin gücü, hakaretleri yasaklama kapasitesi
ile değil, muhalefete ve eleştiriye ne kadar yaşama hakkı tanıdığı ile
doğru orantılıdır.”
Washington Post anayasa mahkemesinin
şirketlere seçim kampanyalarına kendilerini açıklamadan katılma imkânı
tanıdığını hatırlatıyor. Gazete, şirketlerin siyasetle ilişkisinde
şeffaflık sağlanmasını istiyor:
“Anayasa Mahkemesi’nin aldığı
kararın en tehlikeli boyutu, şirketlere seçim kampanyaları sırasında
isimlerini açıklamadan para harcama fırsatı vermesidir. Senatör Charles
Schumer ile Temsilciler Meclisi üyesi Chris Van Hollen’in hazırladığı
yasa teklifi bu sorunu çözmeyi amaçlıyor. Teklife göre, bir adayın
lehinde veya aleyhinde ilan veren gruplar kendilerine bağış yapanları
Federal Seçim Koisyonuna bildirecekler ve en büyük beş bağışçıyı da
ilanda belirtecekler. Ayrıca şirketler, bu tür harcamalarını 24 saat
içinde şirketin internet sitesi üzerinden hissedarlara bildirecekler.
Eğer şirketler siyasete doğrudan dahil olacaklarsa, böyle bir şeffaflık
da kaçınılmazdır.”
Los Angeles Times başkan yardımcısı Joe Biden
ile eski başkan yardımcısı Dick Cheney arasındaki tartışmayı
değerlendiriyor. Gazete, Obma yönetimine teröristlerin yargılanması
konusunda geri adım atmaması çağrısında bulunuyor:
“Biden’ın,
Halit Şeyh Muhammed ve diğer 11 Eylül sanıklarının askeri mahkeme
yerine federal mahkemede yargılanması kararını gözden
geçirebileceklerini ima etmesi rahatsızlık vericiydi. Bu konuda geri
adım atılması çok yanlış olur. Bunun tek nedeni askeri mahkemelerin
doğası gereği adil olmaması değildir. Sanıkların sivil mahkemede
yargılanması hem daha etkili olacaktır hem de Amerika’nın düşmanlarına
bile hukuk kuralları çerçevesinde davrandığını gösterecektir. Sivil bir
yargılama, Amerika’ya bir başka savaş alanında, dünya kamuoyunun
gözünde, önemli bir zafer kazandıracaktır.”
USA Today otistik
olacakları korkusuyla çocuklarını aşılatmayan ailelerin sayısının
arttığını belirtiyor. Gazete, bu yüzden kızamık gibi bazı hastalıkların
yeniden yaygınlaştığını kaydediyor:
“Son domuz gribi salgını
esnasında aşı yaptırmayanların beşte biri, aşının zararlı olduğu
gerekçesiyle bu kararı aldıklarını belirtiyorlar. Ancak kızamık gibi
hastalıklar, kapıda bekliyorlar. Hastalığı taşıyan yolcular Amerika’ya
rahatça girip aşılanmamış çocuklara da hastalık bulaştırabiliyorlar.
Amerika’da çocukların aşılanma oranı hala % 92’de olsa da, çocuklarını
aşılatmayan ailelerin sayısı artıyor. Tarihe karıştığı sanılan
hastalıklar pusuda bekliyor ve bu hastalıklara karşı en etkili
silahımız aşılardır. Babalarımız ve dedelerimiz bu gerçeği hastalanan
çocuklarını kaybederek öğrenmişti. Eğer yeni nesil de aynı acı deneyimi
yaşamak zorunda kalırsa bu büyük bir trajedi olur.”