Erişilebilirlik

28 Ocak Amerikan Basınından Özetler


Christian Science Monitor eski Fransa Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine'le yapılan bir röportaja yer veriyor. Verdine, "Avrupa Birliği Türkiye'yi kaybetti mi?" sorusunu şöyle cevaplıyor:

"Türkiye'ye adaylık statüsünü tanırken yanlış yaptığımızı ve her şeye baştan başlamamız gerektiğini söyleyemeyiz. Türkiye'ye, stratejik ve ekonomik açıdan önemli bir partner olmasına rağmen, tıpkı Fas gibi, Avrupa'ya ait olmadığını çok daha önce söylemeliydik. Ama artık üyelik müzakereleri başladığına göre, yapay gerekçelerle bu müzakereleri çıkmaza sokamayız. Sarkozy'nin dile getirdiği Türkiye'nin Avrupa'ya ait olmadığı görüşü, Fransa ve Avrupa sağında bir yankı uyandırıyor. Ancak bu görüş Avrupalı liderlerin küçük bir kısmı tarafından paylaşılıyor ve siyasi açıdan uygulanabilir bir düşünce değil. Eğer müzakereler başarısızlıkla sonuçlanırsa, Türkiye'yi kaybedeceğimizi sanmıyorum. Türkiye'nin stratejik çıkarı herkesle, Amerika'yla, Avrupa'yla, Orta Asya'yla ve Arap dünyasıyla ilişkilerini geliştirmektir. Üye olup olmaması bunu değiştirmez."

Wall Street Journal Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokolün onaylanmasının riske girdiğini yazıyor. Gazete, bu iddiasını Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e dayandırıyor:

"Ermenistan, Ekim ayında imzalanan protokolün onaylanması için acele ederken, Türkiye daha geniş bir zaman diliminden bahsediyor. Aliyev de, Ermenistan'ın işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmediği sürece Türkiye'nin protokolü onaylamayacağından emin olduğunu söyleyerek, protokolün geleceğine ilişkin kuşkuları artırdı. Aliyev, Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu toplantıları sırasında Wall Street Journal'e konuşan Aliyev, "işgal altındaki bölgelerin kurtarılması için ilk adımın Ermenistan tarafından atılması konusunda bölgede bir görüş birliği var" dedi. Geçmişte Türkiye'nin tavrını sert bir biçimde eleştiren Aliyev, Ankara'nın Konya yaklaşımının kendisini tamamen tatmin ettiğini söyledi."

New York Times başkan Obama'nın Birliğin Durumu konuşmasında ekonomiye ağırlık vermesini doğal buluyor. Gazete, Obama'nın performansını ise şu sözlerle değerlendiriyor:

"Obama, ilk Birliğin Durumu konuşmasında neler öğrendiğini ve önümüzdeki üç yılda ülkeyi nasıl yöneteceğini anlattı. İstihdam yaratılması ve finans sisteminde reform konularını öne çıkarması son derece doğru bir tercihti. Obama, Washington'un siyasi ayak oyunlarının, kendi yanlışlarının veya sağlık reformunu tehlikeye sokan Massachusetts seçiminin kendisini yıldırmayacağını söyledi. Obama'nın engelleyici tutumları nedeniyle Cumhuriyetçilere yüklenmesi ve kendi partisini elinde bulundurduğu çoğunluğun gücünü kullanmak yerine sağlamcı bir tavır izlemekle suçlaması güven vericiydi. Başkanın yaptığı konuşma ne kadar iyi bir hatip olduğunu, geniş vizyonuyla ve açık sözlülüğüyle dinleyenlere ilham verebildiğini bir kez daha hatırlattı."

Christian Science Monitor Obama'nın Birliğin Durumu konuşmasında istihdam yaratılmasıyla ilgili açıklamalarını mercek altına alıyor. Gazete, yaklaşan Kongre seçiminin de istihdam konusunu ön plana çıkarttığını vurguluyor:

"Birliğin durumu konuşması, başkanın önündeki en önemli görevin istihdam yaratmak olduğunu ortaya koydu. Şimdiye kadar sağlık reformu ve diğer uzun vadeli projelere öncelik veren Obama, artık önceliği ekonomik büyümeye vermesi gerektiğini kabullenmelidir. Elbette ki, daha iyi bir eğitim, temiz enerji, mesleki kurslar gibi uzun vadeli politikalar da gündemde yer almalıdır. Ancak, Beyaz Saray'da bir yılını dolduran Obama artık siyasi sermayesini daha dikkatli kullanmalı ve hızla istihdam yaratma konusunda eğilmelidir. Başkan, küçük işletmelere vergi kolaylığı sağlanması konusunda birkaç hafta içinde düzenleme yapılması için Kongre'ye baskı uygulamalıdır."

XS
SM
MD
LG