Bu yıl Başkan Barack Obama, Nobel Barış Ödülü alan 120’nci kişi oldu. Başkan Obama’nın nükleer silahlardan arınmış bir dünya için çalışması, iklim değişikliğiyle mücadele planları, çok yanlı diplomaside ısrarı ve Birleşmiş Milletler’i desteklemesi ve dünyanın dört bir yanında insanlara yeni bir umut vermesi, Nobel Barış Komitesi’ni daha yeni göreve başlayan bir kişiye Barış Ödülü’nü vermeye yönelten nedenler arasındaydı.
Başkan Obama Nobel Barış Ödülü’nü “derin bir şükran ve büyük bir alçakgönüllülükle” kabul etti, iki savaş birden yürüten bir ülkenin başkomutanı iken barış adamı olarak övülmesinin yarattığı çelişkiyi kabul etti.
Başkan Obama “Buraya silahlı çatışmanın ağır bedelini, savaş ile barış arasındaki ilişkinin yarattığı güç sorunları ve savaşın yerini barışın alması yolundaki çabalarımızı bilerek geldim” dedi.
Obama şöyle devam etti: “Bazı zamanlar olur, ülkeler ya tek başlarına ya da başkalarıyla birlikte kuvvete başvurmayı sadece gerekli değil, manevi açıdan haklı da bulurlar. Çünkü sakın hayale kapılmayın, dünyada şer varlığını sürdürüyor. Şiddet karşıtı bir hareket Hitler’in ordularını durduramazdı. Görüşmeler, el-Kaide liderlerini silahlarını bırakmaya ikna edemez. Kuvvetin bazı zamanlarda gerekli olduğunu söylemek, alaycı bir ifade değildir; tarihi gerçeğin kabul edilmesidir, insanın kusurlu yanlarının ve aklın sınırlarının kabul edilmesidir.”
Obama, “Yine de kalıcı ve adil bir barış kurabiliriz. Önce, kuralları çiğneyen bu rejimler hesap vermelidir. İkincisi, eğer insan hakları korunmazsa barış içi boş bir vaat olarak kalır. Üçüncüsü, adil bir barış ekonomik güvenlik ve fırsat eşitliğini kapsamalıdır,” dedi.
Obama şöyle devam etti: “Ülkeler arasında anlaşmalar, güçlü kurumlar, insan haklarına destek, kalkınma için yatırımlar. Şunu kabul etmeliyiz: baskı her zaman bizimle varolacaktır ama yine de adaleti sağlamak için uğraşacağız. Yoksulluğa son vermenin güçlüğünü bileceğiz ama yine de onurlu bir yaşam için mücadele edeceğiz. Savaş olacağını anlayacağız ama yine de barış için çaba harcayacağız. Bunu yapabiliriz, çünkü bu insanlığın ilerleme öyküsüdür; bu tüm dünyanın umududur; ve sorunlarla karşı karşıya olduğumuz şu kritik dönemde dünyada bize düşen görev budur.”