Christian Science Monitor DTP’nin kapatılmasının Kürt sorununda barışçı çözüm umutlarına darbe vurabileceğini yazıyor. Haberde kapatma kararının ardından yaşanan şiddet olaylarının açılım sürecini de zora soktuğu belirtiliyor:
“Hükümetin açıkladığı siyasi reform paketi, onlarca yıldır süren Kürt sorununa askeri değil, sivil bir çözüm bulunacağı yönündeki umutları artırmıştı. Ancak DTP’in kapatılması ve Güneydoğu’da artan gerginlik, yeni reform çabalarının sonuçsuz kalacağı kaygısını da beraberinde getirdi. Gözlemciler, şiddet olaylarının hem Türkler hem de Kürtler arasında milliyetçi duyguları artırabileceğini ve hükümetin Türk ve Kürt milliyetçilerinin arasında kalabileceğini belirtiyor. Ayrıca artan gerginliğin PKK’nın güçlenmesine neden olmasından da kaygı duyuluyor. Uzmanlar, DTP’nin kapatılmasının, ılımlı bir Kürt siyasi hareketinin gelişmesine darbe vuracağı uyarısında da bulunuyorlar.”
Washington Post Kopenhag’daki İklim Zirvesi’nden ciddi bir sonuç beklenmemesi gerektiğini savunuyor. Yapılan yorumda, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki görüş ayrılıklarının giderilemediği vurgulanıyor:
“Gelişmekte olan ülkelerin de karbon emisyonunu gelişmiş ülkeler kadar azaltması beklenemez. Ancak bu ülkelerin verdikleri sözlerin de en az gelişmiş ülkelerin sözleri kadar bağlayıcı olması gerekir. Bu ülkeler de, tıpkı sanayileşmiş ülkeler gibi karbon emisyonlarını raporlamak zorunda olmalıdır; uluslararası denetimi kabul etmelidir. Aksi takdirde, kuralların hiçbir bağlayıcılığı olmayacaktır. Kopenhag’da, ormanların yok edilmesiyle mücadele, kısa vadeli yardımlar ve karbon emisyonlarının azaltılması taahhüdü gibi konularda bir uzlaşma sağlanabilir. Bazı geçici hükümlerin tartışılması daha sonraya bırakılabilir. Ülkeler açısından bir bağlayıcılığı olmayan ve dolayısıyla başarı şansı bulunmayan bir sistem yerine, bu tür bir ara formül çok daha iyi olacaktır.”
New York Times da İklim Zirvesi’nde bir uzlaşma şansının düşük olduğunu vurguluyor. Ancak gazete, zirvede ormanların yok olmasına karşı ciddi önlemler alınabileceğini savunuyor:
“Her yıl yaklaşık 12 milyon dönüm yağmur ormanı yok oluyor. Bu hem atmosferdeki karbondioksit oranının artmasına neden oluyor hem suyun kalitesini düşürüyor, hem de biyolojik çeşitliliğe zarar veriyor. 1996’daki Kyoto görüşmeleri sırasında da zengin ülkelerin, ormanlarını korumaları karşılığında yoksul ülkelere yardım etmeleri önerisi gündeme gelmişti. Ancak çevreci örgütler, zengin ülkelerin sorumluluklarından kaçınmalarına olanak sağlayacağı gerekçesiyle bu öneriye karşı çıkmışlardı. Dünya, bu hatanın bedelini hala ödüyor. Şimdi dünya liderlerinin ormanların yok olmasına karşı adım atmaya hazır olması cesaret verici bir gelişmedir. Ancak yine de bu yeterli değildir.”
Los Angeles Times sağlık reformunun Kongre’den geçmesi için, orijinal taslaktan ciddi tavizler verildiğini hatırlatıyor. Ancak gazete bütün tavizlere rağmen reform taslağının özünün korunduğunu belirtiyor:
“Medyanın sağlık reformu tartışmalarına geniş yer vermesi, verilen tavizlerin büyük bir geri adım olarak algılanmasına neden oldu. Ancak, yapılan değişiklikler tasarının özünü bozacak nitelikte değil. Sağlık reformunun temel unsurları hala yerli yerinde duruyor. Hem Temsilciler Meclisi’ndeki hem de Senato’daki taslaklar, sağlık sistemimizde tarihi bir dönüşüm yaratacak bir içerik taşıyor. Elbette her iki tasarının da bazı eksikleri var, ancak tasarının kanunlaşması yaklaştıkça, bu eksiklikler de önemli ölçüde gideriliyor.”