Washington Post Başkan Obama’nın, küresel sorunların çözümü için Washington ile Pekin’in işbirliğinin gerekliliğine vurgu yaptığını hatırlatıyor. Ancak gazete, Amerika’nın demokratik olmayan bir ülke işbirliğinin sınırlı olacağını savunuyor:
“Obama’nın Çin ile işbirliği arayışına girmesi gerekli ve doğru bir yaklaşımdır. Ancak ifade özgürlüğünü, dini özgürlükleri ve azınlık haklarını zor kullanarak bastırmaktan çekinmeyen Çin hükümetinin, demokrasi dışı rejimlerle yönetilen diğer ülkelerle yaşanan sorunların çözümünde fazla yardımcı olamayacağını da unutmamak gerekir. Pekin, demokratik anlayışa dayalı bir yaklaşımı kabul etmeyeceği için, Amerika’nın Çin’le yeni uluslararası kriterler üzerinde anlaşması da mümkün görünmüyor. Amerika’nın Çin’i yükselen bir güç olarak tanımak dışında bir seçeneği yok. Ancak bir diktatörlüğün küresel etkinliğe ulaşmasını memnuniyetle karşılamak da hoş bir yaklaşım değil.”
USA Today gelecek ay Danimarka’da yapılacak iklim değişikliği zirvesine değiniyor:
“Amerika’nın tek yanlı olarak alacağı önlemler küresel ısınmayı durdurmaya yetmeyecektir. Bu görüşe göre, Çin ve Hindistan gibi atmosferi en fazla kirleten ülkelerin, hiçbir önlem almadan Washington’un böyle bir adım atması, Amerika’ya zarar verecektir. Ancak bu eleştirilerin mantıki sonucu, hiçbir önlem alınmamasıdır. Dünya liderleri gelecek ay küresel sınmayla mücadele için Kopenhag’da bir araya geldiklerinde, herkesin gözü Amerika’nın üstünde olacak. Elbette, Amerika’nın tek yanlı olarak önlem alması, diğer ülkelerin de bu yolu izleyeceği anlamına gelmez. Ancak Amerika liderliği ele almazsa, diğer ülkelerin hiçbir adım atmayacağı da ortada.”
New York Times Bush döneminde federal yargı sisteminin sağa kaydığını öne sürüyor ve Başkan Obama’yı yargıçların atanması ve onaylanması konusunda işi ağırdan almakla eleştiriyor:
“Obama 4 Kasım’a kadar 26 yargıcın atamasını yaptı, bu yargıçların sadece dört tanesi onaylandı. Oysa Bush’un başkanlığının ilk yılında 65 yargıç atanmış ve 28’i onaylanmıştı. Atanan yargıçların onaylanmasındaki gecikme, tamamen Senato’dan kaynaklanıyor. Senato’daki Cumhuriyetçiler, atamaların onaylanmasını geciktirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Cumhuriyetçilerin bu tavrı, Obama yönetimini yıldırmamalıdır. Sekiz yıllık Bush iktidarının yargıya verdiği zararı giderebilmek için, boşalan her yargıç koltuğunu mümkün olan en iyi isimle doldurmalıdır. Ve bunu yaparken de süreci elden geldiğince hızlandırmalıdır.”
Christian Science Monitor gazetesi Cumhuriyetçi Parti’nin Başkan Yardımcısı adayı Sarah Palin’in, anılarını topladığı kitabıyla yeniden gündeme geldiğini belirtiyor. Gazete Palin’i yapıcı değil tepkisel bir politika tarzı benimsemekle suçluyor:
“Sarah Palin, kamuoyunun yöneticilere duyduğu tepkiyi dile getiren önemli bir siyasi gösterge haline gelmiş durumda. Palin’in Alaska valiliğinden istifa ederek siyasetin dışına çıkması da bu durumu değiştirmiyor. Palin, bir liderden çok, mesaj veren bir figür konumunda. Palin, kendi eyaletindeki Cumhuriyetçi Parti liderlerine yönelttiği sert eleştirilerle ün kazanmıştı. Şimdi bütün ülke çapında hem Cumhuriyetçileri hem de Demokratları hedef alıyor. Ancak bir kitap tanıtımı turu ve ateşli konuşmalar, Palin’i ulusal bir lider konumunda getirmeye yetmez. Bir siyasetçinin başkalarını eleştirerek gelebileceği nokta, ancak bu kadardır.”