Erişilebilirlik

Türkiye Yasadışı Göçte Önemli Kapı


Avrupa Birliği son dönemde yasadışı göçle mücadele konusunda Türkiye üzerindeki baskıyı artırıyor. Baskının en önemli nedeni ise Türkiye’nin Avrupa adresli yasadışı geçişlerde önemli bir kapı konumunda olması. Özellikle Yunanistan, Türkiye’nin yasadışı göçle mücadelede üzerine düşen sorumlulukları gerektiği gibi yerine getirmediği iddiasında.

Türkiye’nin önemli bir geçiş kapısı olduğu Avrupa Birliği’nin dış sınırlarındaki işbirliğinden sorumlu birimi FRONTEX’in 2008 yılına ilişkin yeni yayımlanan raporundaki verilerden de anlaşılıyor. Belgeye göre 2008’de toplam 175 bin yasadışı geçiş tespit edilmiş. FRONTEX verilerine göre 2008’de Avrupa’ya deniz yoluyla yapılan yasadışı geçişlerde 37 bin kişiyle İtalya başı çekiyor. Bu oran aynı zamanda deniz yoluyla yapılan yasadışı geçişlerin yüzde 41’ine denk düşüyor. Yunanistan’ın Türkiye’yle olan deniz sınırında tespit edilen yasadışı geçişlerin sayısı ise 29100. Rapor geçişlerde özellikle Türkiye’ye yakın Yunan adalarının kullanıldığını gösteriyor. Deniz geçişlerinde üçüncü sırada ise İspanya yer alıyor.

Kara sınırlarından yapılan geçişlerde en önemli yoğunluk ise Yunanistan ile Arnavutluk arasında tespit edilmiş. Ancak bu geçişlerin özelliği kısa süreli olmaları ve Yunan topraklarına giren çoğu Arnavut yasadışı göçmenin tekrar kendi ülkesine dönmeleri. Türk-Yunan kara sınırındaki yasadışı geçiş oranı 14500 kişi olarak belirlenmiş. Bu bir önceki yıla oranla yüzde 14’lük bir düşüşü gösteriyor. Avrupa Birliği makamlarına göre bu düşüşün sebebi FRONTEX kapsamında bölgede düzenlenen ve uzun soluklu bir niteliğe sahip olan Poseidon adlı operasyon. Mayıs-Aralık 2008 döneminde düzenlenen bu operasyona toplam 18 Avrupa ülkesi katılmıştı.

Yasadışı göçle mücadelede Türkiye’nin en önemli sıkıntısını Avrupa Birliği’nin geri kabul anlaşması imzalanması konusundaki baskısı oluşturuyor. Ancak Türkiye iki nedenden dolayı bu anlaşmayı imzalamaya yanaşmıyor. Bunlardan ilki yasadışı göçmenlerin geldiği ülkelerle Türkiye arasında bu tür bir anlaşma bulunmaması. İkincisi ise bu anlaşmayı imzalamanın maliyetinin çok yüksek olması. Ankara'nın hesaplarına göre bu anlaşmayı imzalamanın maliyeti 1 milyar Euro seviyesinin üstünde. Türkiye'nin maliyet paylaşımı çağrıları da Brüksel tarafından karşılıksız bırakılıyor.
Bu sıkıntılar şu aşamada Avrupa Birliği tarafından pek dikkate alınıyor gibi gözükmüyor ve genelde fatura Ankara’ya kesiliyor. Her ne kadar Avrupa Birliği Komisyonu’nun Başkan Yardımcısı Jacques Barrot, katılım öncesi fonlardan Türkiye’ye kaynak aktarılarak Ankara’nın sınır kontrollerini etkinleştirmesini sağlamaktan yana tavır koysa da özellikle Yunanistan bu konuyu siyasi malzeme olarak kullanmayı tercih ediyor.

XS
SM
MD
LG