Boston Globe Obama’nın TBMM’de yaptığı konuşmayla, hem İslam alemine
hem de Türkiye’ye önemli mesajlar verdiğini yazıyor. Gazete, bu
konuşmayı yeni bir dönemin başlangıcı olarak niteliyor:
“Obama’nın,
başkan sıfatıyla gittiği ilk Müslüman ülke Türkiye oldu. Türkiye’nin
Batı ile Müslüman dünyası arasındaki köprü işlevi ve dünyanın en
tehlikeli çatışma bölgelerine olan yakınlığı, bu tercihi daha da
anlamlı kıldı. Obama, kendisinin Amerikan politikalarında yaptığı
değişikliklerle, Türkiye’nin tam anlamıyla çoğulcu bir demokrasi haline
gelmesi için atması gereken adımlar arasında bir paralellik kurdu.
Amerika’nın geçmişteki hatalarını dile getirerek, Türk
milletvekillerine basın özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, inanç
özgürlüğü ve azınlık hakları konularında daha fazla çaba harcama
çağrısında bulundu.”
Christian Science Monitor, Obama’nın Mecliste
söylediği “Müslümanlar ile savaşta değiliz” mesajının yeterli olmadığı
görüşünde. Gazete, bu açıklamanın somut adımlarla desteklenmesi
gerektiğini yazıyor:
“Obama, Ankara’da yaptığı konuşmada “kültürler
arasında mutlaka gerginlik olması gerekmediğini” söyledi ve Müslüman
bir nüfusa sahip laik ve demokratik Türkiye’yi de buna örnek gösterdi.
Obama, “farklılıklarıyla bütünlük oluşturmayı” slogan haline getiren
dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi olan Endonezya’yı da örnek
gösterebilirdi. Bu slogan, modern Türkiye’nin kurucusu olan Kemal
Atatürk’e de ilham veren öz yönetim, özgürlük ve bireysel haklar gibi
ilkelerden oluşuyor. Müslüman ülkelerin de aynı noktaya gelmeleri için
kat etmeleri gereken uzun bir mesafe var. Obama, karşılıklı çıkar ve
karşılıklı saygıya dayalı bir biçimde Müslüman ülkelerle yakınlaşma
çabasını sürdürmelidir. Ancak, buradaki “karşılıklı” ifadesi bu çabanın
tek yanlı olamayacağını gösteriyor. Bu süreç, her iki taraf açısından
da sancılı olacak.”
New York Times, Nesrin Azimi’nin Türkiye ile
İran’ı kıyaslayan bir makalesine yer veriyor. Azimi, ikisi de Müslüman
olan Türkiye ve İran arasındaki ciddi farklılıklara dikkat çekiyor:
“Türkiye,
Orta Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan bir bölgede ekonomik bir güç
konumunda. Demokratik, laik ve güç kazanan bir Müslüman ülke olma
imajını diplomatik girişimlerle de sürdürüyor. İslamcı bir partinin
iktidarda olmasına rağmen, laiklik anlayışı derinlere kök salmış
durumda. İran, azınlıklara karşı daha hoşgörülü bir geçmişe sahip,
ancak Türkiye bu konuda da önemli mesafeler kat ediyor. İki ülkedeki
kadınların durumu da iki farklı ideolojiyi yansıtıyor. İranlılar bugün
Türk kardeşlerini kıskançlıkla karışık bir hayranlıkla izliyor.”
USA
Today, Savunma Bakanlığına ayrılan yarım trilyon doları aşkın bütçeye
rağmen, ordunun ciddi sıkıntılar yaşadığına dikkat çekiyor. Gazete,
kriz döneminde askerlerin de kemer sıkması gerektiğini vurguluyor:
“Pentagon,
modern silah sistemlerine para akıtırken, askerlerin hayatını
kurtaracak daha düşük teknoloji ürünlerini nasıl olur da sağlayamaz?
Savunma Bakanı Gates, Amerikan ordusunun bugün yaşadığı gerilla
savaşları ile geleceğin savaşları konusunda yeniden bir tercih
sıralaması yapılacağını söyledi. Bu açıklama, bugün lazım olan kara
birliklerine, özel harekat birliklerine ve teknolojiye daha fazla önem
verileceği anlamına geliyor. Bush, 11 Eylül’den sonra Pentagon’a açık
çek vermişti. Yapılan harcamaların bir kısmı gerekliydi ancak bir kısmı
da gereksiz ve yararsızdı. Şimdi, bu ikisi arasında bir ayrım yapma
zamanıdır.”