Erişilebilirlik

Brookings'de Türkiye'deki Yerel Seçimler Tartışıldı


Washington’daki düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’nün düzenlediği panelde, Türkiye’de yapılan yerel seçimlerin sonuçları tartışıldı. Katılımcılar sonuçların Türkiye’deki seçmenler arasında derin kutuplaşmayı, özellikle de Türk ve Kürt milliyetçiliğindeki artışı ortaya koyduğunu belirttiler.

Brookings Enstitüsü’ne bağlı Amerika ve Avrupa Merkezi tarafından düzenlenen konferansta, yerel seçimlerin yanı sıra Türk demokrasisinin geleceği tartışıldı. Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyelerinden Soli Özel’e göre, son seçimlerde Türk demokrasisi, 2007 genel seçimlerinde olduğu gibi “olgunluk testini” geçmeyi başardı, ama politikacılar aynı olgunluğu gösteremedi. Demokrasi açısından toplumun sağlıklı bir portre çizdiğini söyleyen Özel, bununla birlikte, ortaya birbirleriyle çok az şey paylaşan seçmen kitleleri çıktığını belirtti. Soli Özel’e göre, toplum içinde giderek artan bu ayrılığın iki çözümü bulunuyor: Birincisi, siyasi partilerin toplumun daha geniş kitlelerine hitap etmesi. İkincisi ise kendi ayakları üzerinde durabilen bir muhalefet partisinin ortaya çıkması. Soli Özel seçimin gerçek galibi olmadığını da söyledi. “Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi seçimi kaybettiyse, kazanan kim?” diye soran Özel, 21’inci Yüzyıl’a uygun bir programına sahip muhalefetin bulunmamasının yarattığı boşluğun, toplumsal kutuplaşmayı arttırdığını kaydetti.

Soli Özel, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı da eleştirdi. Özel Erdoğan’ın Türkiye’nin modern bir ülke olduğu kavramını ve Türk halkının zekasını hafife aldığını savundu.

Soli Özel ayrıca, geçmişte olduğu gibi sağ eğilimli partilerin halka hamilik yaparak, ya da seçim dönemlerinde hizmet götürerek oy kazanamayacağını söyledi ve bunun en iyi örneğinin güney illerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Doğu ve Güneydoğu’da da Demokratik Toplum Partisi’nin kazandığı başarılarla yaşandığını kaydetti.

Uzmanlar Milliyetçi Hareket Partisi’yle Demokratik Toplum Partisi’nde yaşanan oy artışının, hem Türk hem de Kürt milliyetçiliğinin artmasına bağladı.

Brookings Enstitüsü Türkiye Projesi Direktörü Ömer Taşpınar, artan milliyetçilik eğilimlerinin yanı sıra, Türkiye’de toplumsal kutuplaşmanın İslamcı ve Laik kesimler ekseninde de yaşandığını söyledi. Başbakan Erdoğan’ın seçimlerden önce çok yüksek hedefler belirlediğine işaret eden uzman, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin son seçimlerde elde ettiği yüzde 39’luk oy oranının, “normal koşullarda” elde edilen bir oran olduğunu belirtti. Taşpınar, AKP’nin 2007 yılında kazandığı yüzde 47’lik desteğin gerçekte anormal bir durum olduğunu belirtti. Uzman bu anormalliği, 2007 yılında Genelkurmay’dan gönderilen e-muhtıra adıyla bilinen elektronik postayla AKP’yi kapatma girişimine duyulan tepkinin yarattığını söyledi.“Bana sorarsanız bu parti kendi içinde güvensizlik yaşıyor,” diyen Taşpınar, AKP’nin oy beklentileri konusunda çıtayı yükseltmesinin altında kendilerini darbe girişimlerinden uzak tutacağı inancının yattığını savundu. Taşpınar AKP’nin gittikçe daha güvensiz ve daha popülist bir çizgiye kaydığı görüşünde. Ömer Taşpınar, seçimin olumlu yanını, “Umarım ordu, kendisi ya da hukuk sistemi aracılığıyla darbe yapma çabalarının sonuç vermeyeceğini anlamıştır,” sözleriyle değerlendirdi.
Radikal gazetesi

Ankara Temsilcisi Murat Yetkin de özellikle yaşanan ekonomik sorunlardan dolayı Başbakan Erdoğan’ın önünde çok zor iki yıl olduğunu söyledi. Seçim kampanyası döneminde ekonomik krizin yarattığı zararı hafifletme konusunda çok değerli ayların ziyan edildiği söyleyen Murat Yetkin, seçim sonuçlarının belki Başbakan Erdoğan’ın konumunu korumasına yardım edebileceğini, ancak krizin yüksek faturası yüzünden desteğin artmasını beklemediğini belirtti.

İlgili bağlantılar

XS
SM
MD
LG