Cem Özdemir 15 Kasım 2008’de Yeşiller Partisi eşbaşkanlığına seçilerek, Alman siyaset tarihinde yeni bir sayfa açtı. İlk kez ikinci kuşak göçmen kökenli biri Federal Parlamento’da yer alan bir partinin genel başkanlık koltuğuna oturdu. Barack Obama’nın ABD’de yarattığı değişim dalgasını bir nebze de olsa Almanya’ya taşıyan Özdemir, çoğu dışlanmışlık duygusu ve önyargıların beraberinde getirdiği yılmışlık sonucu yaşadıkları Alman toplumuna küskün olan genç Türk göçmenleri için yeni bir umut oldu. Sokaktaki vatandaşın da beklentisi, sosyologlar tarafından 'kayıp kuşak' olarak algılanan Türk gençlerinin Cem Özdemir’in siyasetteki başarısı ile toplumla barışmaları yönünde.
Cem Özdemir partisinin geçen ayki Hessen seçimlerindeki başarılı sonucu sonrasında rahat bir nefes aldı, Özdemir’i önümüzdeki dönemde de yoğun bir seçim maratonu bekliyor. Bunlardan en önemlisi de gelecek Eylül’de yapılacak federal seçimler. Ayrıca çevre sorunları, Yeşiller’in yeni bir siyasi profil arayışı, göçle bağlantılı problemler ve ekonomik kriz, Cem Özdemir’i bekleyen konular. Parti başkanı olarak ilk 100 günü değerlendiren Özdemir, Yeşiller’in ekonomik krizden gerekli sonuçları çıkardığını, herkesin ekonomik başarıdan faydalandığı eski toplumsal sözleşme modelinin artık işlemediğini, bunun yerine ‘iklim, adalet ve özgürlük’ üzerine kurulu yeni bir strateji ile seçimlere hazırlandığı belirtiyor ve bu süreçte AB’nin güçlenmesi gerektiğini savunuyor.
Öte yandan Berlin’in siyasi koridorlarındaki söylentilere göre, gelecek Federal Parlamento seçimlerinden Sosyal Demokrat Parti – Yeşiller koalisyonunun çıkması durumunda Cem Özdemir’in hükümette bakan olarak yer alma olasılığı çok yüksek.
