Erişilebilirlik

'Türkiye Gazze Krizi'nde Yapıcı Arabuluculuk Rolünden Uzaklaştı'


İsrail'le Hamas arasında beklenen ateşkes biraz daha gecikecek. Zira İsrail, iki yılı aşkın süredir Hamas'ın elinde tuttuğu İsrail askeri Gilad Şalit'in serbest bırakılmasını ateşkes için bir gereklilik olarak öne sürüyor. Gazze Şeridi ile geçişlerin açılması için de yine Şalit'in salıverilmesi şartı masada. Hamas ise İsrail'in son dakika şartları öne sürerek aslında ateşkesi engellemeye çalıştığını savunuyor.

Bütün bu gelişmeler İsrail-Hamas ateşkesi ve genel anlamda İsrail-Filistin sorununda bir süre daha bir gelişme sağlanamayacağının işaretleri. Üstelik İsrail'de geride bırakılan seçimlerden de tek bir partiyi iktidara tek başına getirecek bir sonuç çıkmadı.

Hükümeti Kurma Görevi Netanyahu'nun

Seçimlerin ardından ‘hükümeti kurma görevi kime verilecek’ sorusu nihayet yanıt buldu. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres görevi Likud lideri Benyamin Netanyahu'ya verdi. Bu durum İsrail’de bir geleneğin de yıkılması anlamına geliyor. Zira geleneksel olarak görev seçimden en çok sandalye ile çıkmayı başaran partiye veriliyordu. Kadima lideri Tzipi Livni seçimde Netahyahu’dan bir sandalye daha fazla çıkarmayı başarmıştı. Ancak Netanyahu, hükümeti kurabilmek için daha fazla partinin desteğini toplayabilecek durumda görünüyor. Hükümetin kurulabilmesi için anayasa gereği yaklaşık 40 günlük bir süre var.

'Koalisyonda kimin olduğu İsrail'in genel politikalarını fazla etkilemez'

Böyle bir ortamda iktidara gelecek koalisyonun beklemede olan İsrail-Filistin sorununa nasıl karşı bir yaklaşım sergileyeceği merak konusu. Washington Enstitüsü Direktörü Robert Satloff, iktidara Livni ya da Netanyahu liderliğinde bir koalisyonun gelmesinin çok büyük bir farklılık yaratmayacağı görüşünde. Satloff, bu farkın ancak İsrail için temel önemdeki toprakların geleceği ve Kudüs konuları müzakere konusu olduğunda görülebileceğini söylüyor.

Satloff şöyle konuşuyor:

"Tzipi Livni ve Benjamin Netanyahu’nun iki farklı partiden olduğu ve bir şekilde farklı felsefeleri olduğu doğru ama şunu da unutmayalım ki 3 yıl öncesine kadar Livni aslında Likud Partisi’nin bir üyesiydi. Kadima ise Ariel Şaron tarafından kurulan bir parti. Felsefi açıdan bakıldığında iki partinin çok farklı görüşleri savunduğunu söyleyemeyiz. Pratikte ise kullandıkları taktikler farklı. Livni Filistinlilerle barış müzakerelerine destek veriyor. Netanyahu da aynı şekilde. Ancak Livni belki nihai bir sonuca varmakta daha başarılı olabilir. Ama Netanyahu ya da Livni, hangisi bu sürecin sonunda başbakan olursa olsun, İsrail’in politikasında büyük bir değişiklik beklemiyorum. Belki daha sonra, yani diplomatik süreç içerisinde İsrail, toprakları ve Kudüs konusunda çok temel politika değişiklikler yapacaksa belki o zaman Livni ve Netanyahu arasında bir fark görebiliriz. Bu süreçte büyük bir farklılık görmüyorum."

Satloff, Amerikan başkanı Barack Obama’nın Ortadoğu politikasının da önceki yönetimlerden büyük bir farklılık göstermeyeceği görüşünde. Ancak Obama’nın George Mitchell gibi deneyimli bir ismi bu sorunun çözümü için görevlendirmiş olmasının mutlaka olumlu bir etkisinin olacağına inanıyor.

Satloff, "Obama yönetiminin Ortadoğu diplomasisinin nasıl şekilleneceğini görebileceğimiz en önemli işaret yönetimin Hamas’a yaklaşımı. Şu ana dek Bush yönetimiyle, hatta son 30 yıldaki tüm yönetimlerle tutarlı bir şekilde hareket ettiğini görüyoruz Obama’nın. Amerika Ortadoğu’daki diplomatik sürece katılmak isteyen tüm taraflara belli şartlar koyuyor. Bunlar çok basit şartlar. Ortadoğu dörtlüsü, BM ve AB’nin de kabul ettiği şartlar. Bunlar arasında İsrail’in meşruiyetinin kabul edilmesi ve amaçlara ulaşmak için terörizmin bir yol olarak kullanılmaması var" diyor.

Ancak Satloff'a göre Obama yönetiminin bu konuya verdiği önemi Mitchell’ı özel temsilciliğine ataması da gösteriyor. Mitchell'ın siyasi anlamda başarılı olabilecek bir müzakereci olduğunu düşünen Satloff "Barışı taraflar yapar. Tavizleri de taraflar verir. Müzakereciler sadece bunu kolaylaştırır" diye hatırlatmayı da unutmuyor.

Satloff'a göre bilindiği anlamda diplomasiye başlamadan önce bile Gazze’de daha ateşkesin sağlanması, silah kaçakçılığının önlenmesi gibi yapılacak çok şey var.

'Türkiye Yapıcı Arabuluculuk Rolüne Geri Dönmeli'

Robert Satloff, İsrail-Filistin sorununda kısa vadede bir çözüm beklemenin gerçekçi olmayacağını vurguluyor. Satloff’a göre Türkiye’nin bölgedeki rolü çok önemli ancak Washington Enstitüsü direktörü, son Gazze krizinde Ankara’nın geleneksel yapıcı arabulucu rolünü terk ettiği görüşünde. Türkiye'nin tarihsel açıdan bölgede çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan uzman, siyasi liderlerin son krizde İsrail’e çok sert eleştiriler yönelttiğini ancak zamanla Türkiye geleneksel yoluna geri dönerek başarılı bir arabulucu rolüne yeniden bürüneceğine inandığını söylüyor.

XS
SM
MD
LG