İsrail’de genel seçimler sonrası Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ile eski Başbakan Benyamin Netanhayu arasında çok az fark olması gözleri İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e çevirdi. Perez’in kime görev vereceği merakla beklenirken Washington’daki uzmanlar yeni başbakan kim olursa olsun Türkiye-İsrail ilişkilerinin darbe aldığı gerçeğinin değişmeyeceği görüşünde.
Washington’daki Ortadoğu uzmanları İsrail seçimlerinden çıkan tek net sonucun sağ partilerin güç kazanması olduğunu savunuyor. Hem Dışişleri Bakanı Tzipi Livni hem de eski Başbakan Benjamin Netanyahu zafer ilan etse de sağ partilerin mecliste daha fazla sandalyeye sahip olması hükümeti kurma görevinin de Netanyahu’ya verilmesi olasılığını arttırıyor.
Amerika’nın önde gelen düşünce kuruluşu Washington Enstitüsü tarafından düzenlenen panelde Ortadoğu uzmanı David Makovsky İsrail’in kaderinin bir kez daha Cumhurbaşkanı Şimon Perez’in elinde olduğunu söyledi. Çünkü en geç Cuma günü kesinleşmesi beklenen seçim sonuçlarının ardından koalisyon kurma görevini kime vereceğine Perez karar verecek.
Şimon Perez böylesi bir karar vermeye hazırlanırken akıllara Perez’le Başbakan Erdoğan arasında yaşanan Davos krizi geliyor. David Makovsky Türkiye-İsrail ilişkilerinin büyük darbe aldığını ancak bunun iki ülkenin ilişkilerinin düzelmeyeceği anlamına gelmediğini söylüyor.
“İki ülkenin de hala bir çok ortak çıkarı var. İlişkiler tamamen bitmiştir demek doğru olmaz” diyen Makovsky Netanyahu iktidara geldiği takdirde Livni’ye kıyasla daha sert bir Türkiye politikası izleyebileceğini söylüyor. Makovsky, Başbakan Ehud Olmert’in Suriye’yle barış görüşmelerinde Türkiye’yi arabulucu olarak kullanmasına başından beri karşı olan Netanyahu’nun göreve gelmesi durumunda Türkiye’nin arabuluculuğunun sona erebileceğini söylüyor.
Aynı toplantıda konuşan Michael Oren’e göre İsrail için Suriye’yle barış yapmak, Hamas’la barış yapmaktan çok daha yakın bir ihtimal. Ancak İsrail halkı bu barışa karşılık Golan tepelerini Suriye’ye geri vermek istemiyor.
Oren’e göre, yapılan kamuoyu araştırmaları, Golan tepelerinden vazgeçmek istemeyen İsrailliler’in sayısının, Doğu Kudüs’ü Filistinliler’e vermek istemeyen İsrailliler’den iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Netanyahu’nun geçmişte de Suriye’yle barış yapma girişiminde bulunduğunu hatırlatan uzmanlar Türkiye’nin bu barış sürecindeki rolünün yaşananlardan sonra ortadan kalkabileceği uyarısında bulunuyor.
Toplantıda tartışılan bir diğer konu da yeni Amerikan yönetiminin İran politikasına İsrail’in engel olmaya çalışıp çalışmayacağıydı. Oren ve Makovsky İsrail’in Amerika’nın İran’la diyalog başlatmasına karşı çıkmayacağını savundu.
