Erişilebilirlik

Sarkozy'nin AB Karnesi


Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin, Türkiye’nin dikkatle izlediği 6 aylık Avrupa Birliği dönem başkanlığı görevi bu ay sonunda tamamlıyor. Türkiye karşıtlığı ile bilinen Fransa Cumhurbaşkanı, göreve gelir gelmez kucağında bulduğu İrlanda referandumu, Gürcistan krizi ve son olarak dev finans kirizi nedeniyle Türkiye’nin tam üyelik tartışmalarını gündeme alamadı.

Fransa Cumhurbaşkanı ve Avrupa Birliği dönem başkanı Nicolas Sarkozy Avrupa Parlamentosu önünde yaptığı 6 aylık dönemin bilançosunu içeren konuşmasını, “Ben Avrupa’yı değiştirmek için gelmiştim, ama Avrupa beni değiştirdi” diyerek bitirdi.

Cumhurbaşkanlığına aday olduğu günden itibaren Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri hakkında olumsuz konuştu. Türkiye’nin Avrupalı olmadığını, bu nedenle Avrupa Birliği’ne tam üye olmasına sonuna kadar karşı çıkacağını açıkladı. Sarkozy, Avrupa Birliği dönem başkanı olunca Türkiye 2008 yılının ikinci yarısına deyim yerindeyse yüreği ağzında girdi.

Ancak Sarkozy’nin yönettiği bir Avrupa Birliği, beklendiği kadar da kötü geçmedi. Önce Türkiye’nin üyeliğine karşı denen Akdeniz Birliği’ni “Akdeniz için Birlik” Konferansı adı altında topladı. Akdeniz Birliği, Birlik olmaktan çıkıp bölgesel bir konferans niteliğine bürününce, Türkiye’nin buradan beklediği kötü sonuç çıkmadı. Paris’te 14 Temmuz’da düzenlenen bu konferans, kısa sürede dünyanın bütün liderlerini toplamayı başaran Sarkozy’nin hanesine ilk artı puan olarak geçti.

Dönem başkanlığı yürüttüğü 6 ay boyunca Sarkozy Birliğin yönetim anlayışını radikal biçimde değiştirdi. İşe hızlı koyuldu ama hızını, AB’nin yeni anayasası sayılan Lizbon Anlaşması’nı referandum ile reddeden İrlanda kesti. Böylece Sarkozy’nin kendi önerisi olan Lizbon Anlaşmasını kendi döneminde hayata geçirmesi hayali suya düştü.

Ancak daha sonra şansı yaver gitti ve dünyada krizler birbiri ardına patlak verince, ekonomik kriz ve seçimler nedeniyle zayıflayan Bush yönetimi karşısında güçlü bir AB dönem başkanı olarak uluslararası sahnede baş aktör rölünü üstlendi. Türkiye’yi de kapsayan çalışma takvimi alt üst oldu, bütün randevular değişti, görüşmeler arttı. Amerika, Rusya, Çin, Cezayir, Libya, Abu Dabi, Suudi Arabistan ve dün çıktığı Brezilya gezisine giderek Birlik ile bu stratejik ülkeler arasındaki ilişkileri sağlamlaştırmaya çalıştı.

Her zaman “Düşmanları da iyi yönetmek gerekir” ilkesinden yola çıkan Sarkozy, o güne kadar Fransa’nın görüşmeyi reddettiği Libya lideri Kaddafi’yi, Suriye Devlet Başkanı Başar El Esad’ı, Ortadoğudaki Filistin-İsrail çekişmesinin tarafları Mahmut Abbas ve Ehud Olmert’i, dünyaya meydan okuyup askerlerini Osetya ve Abhazya’dan çekmeyen Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’i, bütün eleştirilere rağmen Paris’e getirdi, olimpiyatlar boyunca dünyanın protesto ettiği Çin’e arka çıktı.

Ağustos ayında Rusya ile Gürcistan krizi patlak verdi. Sarkozy Avrupa Birliği olarak Gürcistan krizini çözdüklerini Avrupa Parlamentosu önündeki son veda konuşması da dahil her platformda tekrarladı.

Bütün bunların üzerine bir de finans krizi vurunca Birliğin gündemi bütünüyle değişti. Avrupa’yı kriz karşısında birlik içinde tutmayı başaran Sarkozy, daha da ileri giderek, Amerika’ya da kendisinin örnek olduğunu savundu.

Sarkozy, krize karşı Amerikan yönetiminin hazırladığı Paluson 1, 2 planının ardından hazırlanan 3’üncü planın AB’nin hazırladığı plandan farklı olmadığını öne sürdü. Son liderler zirvesinde de İklim Parketi’ni tüm AB ülke liderlerine kabul ettirdi ve çeşitli tavizlerle İrlanda’yı Lizbon Anlaşmasını yeniden oylama konusunda ikna etti.

Şimdi Avrupa Birliği tam bir Euroseptik yani Avrupa karşıtı olan Çek Cumhuriyeti tarafından yönetilecek. Fransa’nın Avrupa Birliği yönetimi ile bir dahaki randevusu en erken 1 Ocak 2022. O zamana kadar Sarkozy’nin iktidarda kalıp kalmayacağını kestirmek mümkün değil ama karşılıklı verilen sözler tutulursa Türkiye 2022’de Avrupa Birliği’ne tam üye olarak çoktan girmiş olacak.

XS
SM
MD
LG