Yeni Başkan Barack Obama’nın eski rakibi Hillary Clinton’ı Dışişleri Bakanlığı’na ataması genelde olumlu karşılandı. Ancak uzmanlar bu atamanın hem olumlu hem de riskli yanları olduğunu söylüyor.
Ulusal güvenlik ekibini açıklayan Obama kendisiyle aynı temel görüşlere sahip kişileri seçtiğini, ancak bu kişilerin kendisiyle tartışmaktan kaçınmayacağını söyledi. Yeni başkan, dış politika konusunda son kararı kendisinin vereceğini de vurguladı.
"Güçlü karakter ve görüşlere sahip kişileri severim. Bence en iyi kararlar böyle alınır. Ancak şu da bilinmeli ki son kararı başkan olarak ben vereceğim. Ekibimin taşıdığı vizyonun sorumluluğu bana ait olacak. Ve ekibimden bir karar verildikten sonra o kararın uygulanmasını bekleyeceğim. Eski Başkan Harry Truman’ın da dediği gibi yönetimin hesabı benden sorulacak."
Hillary Clinton senatörlükten vazgeçip dışişleri bakanlığı görevini kabul etme kararının kolay olmadığını belirtti. Ancak Clinton sonunda kendisini zorlayacak bir iş istediğine karar verdiğini söyledi.
"Başkan Kennedy bir keresinde karşı karşıya olduğumuz tehditlerle yüzleşmenin kendisi için yüzyılın en büyük macerası olduğunu söylemişti. Bu yüzyılın heyecanlı ve zorlu macerasında yeni başkana katılmaktan onur duyuyorum."
Birçok uzman Obama’nın Clinton’ı dışişleri bakanlığına getirmesinin iyi bir karar olduğunu söylüyor. Muhafazakar eğilimli American Enterprise Enstitüsü uzmanlarından Norman Ornstein da bu görüşte.
"Başkan adına konuşacak ve aynı zamanda uluslararası alanda tanınan bir dışişleri bakanı atamak çok olumlu bir adım. Hillary Rodham Clinton bu özellikleri taşıyor."
Bazı uzmanlar başkanlık ön seçimlerinde kıyasıya mücadele eden iki eski rakip arasında sürtüşme çıkabileceğini düşünüyor. George Mason Üniversitesi uzmanlarından James Pfiffner açıklıyor.
"Olumlu yanları, Clinton’ın deneyimi ve geçmişi. Bütün dünyayı gezdi. Büyük deneyimi var. Dünyadaki imajı da çok olumlu. Olumsuz yanıysa çok bağımsız bir politikacı olması. Bu da çatışmaya yolaçabilir."
Teksas Üniversitesi’nden Profesör Bruce Buchanan Clinton’ın dışişleri bakanlığının cesur ancak riskli bir adım olduğunu düşünüyor.
"Eğer yürütebilirse harika bir karar. Ancak zorluk derecesi de dikkatli olmamızı gerektiriyor."
Profesör Buchanan Senatör Clinton’ın kendisini yeni başkana adama kararlılığını sorguluyor. Ancak Buchanan’a göre Clinton’ın atanması yeni yönetimde birleştirici bir etki yapabilir.
"Herşey yolunda giderse Obama yanına çok yetenekli bir ismi almış olmakla kalmayacak, Demokrat Parti’yi de birleştirmiş olacak ki bu Clintonlar’ı işin içine katmadan gerçekleştirilemezdi."
Geçmişte de bazı başkanlar dışişleri bakanlarıyla çok iyi ilişki kurmuştu. Başkan Richard Nixon ve Henry Kissinger’la baba Bush’la James Baker buna örnek gösterilebilir. Barack Obama ve Hillary Clinton siyasi rakip olarak uzun bir ilişkiye sahip ancak Rutgers Üniversitesi uzmanlarından Ross Baker bu durumun değişebileceğini söylüyor.
"Bence Hillary Clinton uyumlu bir insan. Bir kişinin patron olması gerektiğini o kişinin de başkanın kendisi olacağını biliyor. Dışişleri Bakanı olarak yapacağı icraatlarda Başkan’la uyum içinde olacaktır."
Rakiplerin başkan ve dışişleri bakanı olarak çalışması Amerikan tarihinde çok yaygın olmasa da ilk değil. Başkan John Quincy Adams, Abraham Lincoln ve Benjamin Harrison da eski rakiplerini dışişleri bakanlığına atamıştı.
